Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde 3 yıl önce görevdeki 2 polise ‘taciz’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlamasında bulunan H.S.G. , dava sürecinde suçlamasını geri aldı ancak polisler hapse mahkum edilip, meslekten atıldı.
Cezanın Yargıtay yolu kapandı
Vicdan azabı çeken H.S.G., mahkemeye yazılı ifade vererek, polis memurlarına iftira attığını öne sürdü. Ancak bu dilekçeyi dikkate almayan mahkeme, S.P’yi ‘taciz’den 2.5 yıl, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan da 2.5 yıl olmak üzere toplam 5 yıl, A.İ.’yi de ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan 2,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Karar sonrası iki polis memuru meslekten atıldı. Kararları Bölge Adliye Mahkemesi onadı ve S.P.’nin ‘taciz’den aldığı 2,5 yıl hapis cezası için Yargıtay yolunu kapattı. S.P. ve A.İ., ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan aldıkları cezayı Yargıtay’a taşıdı.
‘Polislere tuzak hazırladık’
Dava sonrasında DHA muhabiri ile görüşen H.S.G. ve Y.P., süreci anlattı. 2017 yılında 17 yaşındayken Alanya’da ailesiyle tartıştıktan sonra evi terk ettiğini söyleyen H.S.G., şöyle konuştu:
“Antalya’da internetten M.G. ile tanıştım ve ona sığındım. Bir süre sevgili hayatı yaşadıktan sonra beni para karşılığı ilişkiye zorladı. Tehditlerden dolayı sesimi çıkartamadım. Çünkü gidecek bir ailem yoktu. 100. Yıl Bulvarı üzerinde çalışırken polisler bizi çok sık alıyordu. Para kazanmamıza engel oluyorlardı. M.G., polislerin başına bir çorap örmemizi istedi. Onlara tuzak hazırladık. Bir ekip aracı yanımda durdu ve araçlarına bindim. M.G. benim telefonuma bir program yüklemişti ve uzaktan bağlantı ile konuşmalarımızı kaydetmeye başladı. Bana ne dediyse polis aracında onları yaptım. Polisleri baştan çıkarmak için elimden geleni yaptım. Ama onlar oralı olmadı. Sadece konuştuk. Sonrasında bir anons geldi ve polisler beni bırakarak gitti. Ardından M.G., bu ses kayıtlarını özel bir programla montajlayarak bana verdi. Beni tehditle polis merkezine gönderdi ve sürücü koltuğunda oturan polisin bana dokunduğunu söylememi isteyerek, ‘taciz’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlamasında bulundum. Polislere iftira attım” dedi.
Sonradan isimlerinin S.P. ve A.İ. olduğunu öğrendiği iki polis memuru hakkında dava açıldığını sözlerine ekleyen H.S.G., “Duruşmalarda S.P. isimli polisin verem, eşinin de beyin kanaması geçirerek yüzde 70 engelli olduğunu, küçük kızının da panik atak hastalığına yakalandığını öğrendiğimde vicdan azabı çektim. Özellikle S.P.’nin hiç ama hiçbir suçu yoktu. Boşu boşuna 5 yıl hapis cezası aldı. Mahkemeye dilekçe vererek her şeyi itiraf ettim, ama beni dinleyen olmadı” diye konuştu.
‘Benim ve çocuğumun üzerine bu yükü yüklemeyin’
Ortada taciz olmadığını anlatan H.S.G., konuşmasını şöyle sürdürdü:
S.P.’nin eşi Y.P. ise eşinin sicili temiz, 20 yıl polis memurluğu yaptığını belirterek, şöyle konuştu:
S.P.’nin avukatı ise müvekkilinin 2,5 yıllık cezadan dolayı cezaevine gireceğini, Yargıtay’ın ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan vereceği cezanın da müvekkilinin yatacağı süreyi uzatabileceğini söyledi. S.P’nin ‘taciz’den aldığı cezadan dolayı cezaevine girmesi bekleniyor.