Sultan II. Mehmed’in adı İstanbul ile özdeşleşmiştir, kendisinin çocukluğu sırasında kullandığı tahmin edilen bu defter ise, bizlere padişah hakkında farklı bir bakış açısı sunuyor.
Osmanlı şehzadelerinin 17. asra kadar teoriden daha çok pratiğe dayalı bir şekilde yetiştirildiği bilinmektedir.
Burada konumuz olan II. Mehmed’in defteri ise, yüksek ihtimalle onun sancağa yollanmadan önceki çocukluk dönemine aittir.
Zira defterde açıkça görüldüğü üzere Arapça, Yunanca ve Latince harfler çalışılmıştır. Bununla birlikte çizilen insan ve hayvan figürleri ise çok da küçük yaştaki bir çocuğun yapamayacağı ustalıktadır. Dolayısıyla eğer bütün çizimler Şehzade Mehmed’e aitse, bunlar kendisinin okuma yazmayı yeni öğrendiği bir yaşa ait olmalıdır.
Defter ilk defa, Topkapı Sarayı Arşivinde tarih araştırmaları yaparken Süheyl Ünver’in dikkatini çekti.
Uzun süre boyunca defter hakkında somut bilgilere ulaşmaya çalışan Ünver, 1961 yılında yazdığı Fatih’in Çocukluk Defteri adlı kitabıyla bu ilginç defteri tanıtmış ve yazıların Fatih Sultan Mehmed’e ait olabileceğine hükmetti.
Cildinin orijinal olmadığı ve bir tamir sırasında takıldığı anlaşılan bu defterin, Topkapı Sarayında bulunmadan bir süre önce Yıldız Kütüphanesinde muhafaza edildiği biliniyor.
Bu sebeple Yıldız Sarayı ile adı özdeşleşen padişah II. Abdülhamid’e istinaden, kendisinin bu defteri ciltlettirip özenle muhafaza ettirdiği iddiaları ortaya atıldı. Oysa bu görüşü kuvvetlendirecek argümanlar ileri sürülemedi.
Fatih Sultan Mehmed’e ait olduğu fikrini doğuran unsur ise defterin içerisinde çizilmiş olan tuğralar!
Bazıları yarım çizilmiş olan tuğralardan açıkça Mehmed b. Murad Han namı okunmaktadır. Dolayısıyla padişah adayı olan Şehzade Mehmed’in, ileride kullanacağı tuğralarını çizdiği tahmin olunmuştur.
Süheyl Ünver kağıt cinsinden yola çıkarak, defterin II. Murad dönemine ait olabileceği görüşünü ileri sürüyor.
Fakat, başka hiçbir kaynak veya belgeyle desteklenememesi ve defterin içerisinde de çok az bilginin bulunması, ileri sürülen tezlerin kuvvetlendirilmesini fazlaca zorlaştırıyor.
Eldeki verilerle kesin ve tartışmasız bir hüküm vermek neredeyse imkansız.
Defter hakkında birçok ihtimal aynı anda mevcut olabilir. Bir kısmı gerçekten Şehzade Mehmed tarafından yazılmış, bir kısmı ise başka birisi tarafından çizilmiş olabileceği gibi; tamamen şehzadeye ait olabilir veya yazılar hiç alakası olmayan birisinin kaleminden çıkmış da olabilir.
Netice itibarıyla ”Fatih Sultan Mehmed’in Çocukluk Defteri” olduğu söylenen bu gizemli ve ilginç belgenin hikayesi bundan ibarettir.
Gelecekte tarihi veriler ışığında bu gizemli defterin etrafındaki soru işaretleri aydınlanır mı bilinmez. Fakat şimdiki günde bu defterin tarihteki soru işaretleri çuvalına koyulduğunu söylemek, zannederiz ki yanlış bir benzetme olmayacaktır.