Dünyada yapay et konusunda çalışmalar hızlanırken, Türkiye’de de bu yönde adımlar atılmaya başladı. Şu anda çok pahalı olan yapay ette, fiyatı düşürebilecek bir çalışma ise Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Akçalı ve ekibi tarafından yapıldı. Akçalı, “Geliştirdiğimiz tekniği korumak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde patent başvurusunda bulunduk” dedi.
Yapay etli hamburgerin fiyatı 2013 yılında 330 bin dolarken, şu anda 3 bin dolar
Hürriyet’ten Meltem Özgenç ve İdris Emen’in haberine göre, Türkiye’den de Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Akçalı ve ekibi, kök hücreden et üretiminin mali açıdan karşılanabilir hale gelmesi yaptığı çalışmalarda belli bir noktaya geldi. Hücre kökenli et üretimi konusunda bilgi veren Prof. Dr. Can Akçalı, “Kök hücreden kas hücresi elde edilmesinin mekanizması ve yöntemleri uzun yıllardan beri biliniyor. Bunun için kas kök hücresi, başlangıç materyali olarak biyopsilerden elde ediliyor ve kas hücresine dönüştürülüyor. Bitkisel kökenli et üretiminden farklı olarak bu yöntemle elde edilen et, biyolojik yönden gerçek et oluyor. Her ne kadar bilinen bir işlem olmasına rağmen, bunun elde edilmesi çok pahalı olduğundan, tüketiciye henüz ulaşamıyor. 2013 yılında Hollanda’da ilk yapıldığında bir kilogram hamburgerin fiyatı 330 bin dolardı. Teknolojideki gelişmeler ile günümüzde maliyet yaklaşık 2 bin 500-3 bin dolar civarına düşmesine rağmen halen bu haliyle yine tüketiciye ulaşması zor” diye konuştu.
ABD’de patent başvurusu yapıldı
Yüksek fiyatın nedeninin, bu hücrelerin büyütülmesi sırasında kullanılan büyüme faktörlerinin, anne karnından çıkarılarak elde edilen buzağı serumunun (FBS) fiyatının çok yüksek olmasından kaynakladığını belirten Akçalı, “Ankara Üniversitesi Teknokent’de kurmuş olduğumuz laboratuvarımızda biz bu fiyatı düşürmeye, buzağı serumuna alternatif çok daha ucuz çözümler oluşturmaya çalışıyoruz. Günümüzde litresi yaklaşık 400 dolar olan buzağı serumuna alternatif olarak geliştirdiğimiz solüsyonumuzu 5-10 dolara elde edebiliyoruz. Bu kapsamda geliştirdiğimiz tekniği korumak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde patent başvurusunda bulunduk. Biftek adını verdiğimiz bu solüsyonun, tamamen doğal şartlarda oluşturulmuş olması ve hiçbir genetik modifikasyon yapılmamış olması, gelecekte kullanım umutlarını artırıyor” dedi.
Dünyada şu anda 80’e yakın firma laboratuvar ortamında yapay et üretimi için çalışma yürütüyor. Ankara Üniversitesi Teknokent’te yapay et üretim çalışmaları yürüten şirketin CEO’su Kerem Erikçi de konu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Laboratuvar ortamında yapay et üretmek için gelişmiş bazı ülkelerde girişimler olduğunu söyleyen Erikçi, “Şu anda İsrail, Amerika, Singapur ve Hollanda gibi ülkelerde bulunan yaklaşık 80 firma yapay et çalışmaları yürütüyor. Biz de yapay et çalışmalarında yer almak için 2018’de firmamızı kurduk. Asıl planımız eti oluşturan solüsyonu ucuz bir şekilde üretip dünyadaki diğer firmalara satmak. Bunun yanında istersek et ihtiyacımızı karşılamak için yapay et de üretebiliriz” dedi.
Gates de yapay eti önerdi
‘İklim Felaketi Nasıl Önlenir’ adlı yeni kitabının tanıtımı sırasında konuşan dünyanın en zengin insanlarından biri olan Microsoft’un kurucusu Bill Gates de, küresel ısınmadaki payından dolayı gelişmiş ülkelerin hayvan yetiştiriciliğini bırakıp yapay et tüketimine geçmesi gerektiğini söyledi. Gates’in yapay et ile ilgili önerisi tartışma konusu oldu.
İnsanların farklı gıda üretimleri üzerinde kafa yormaya başladığını dile getiren Prof. Dr. Can Akçalı, “Örneğin bunlardan biri bitkisel kökenli et üretimi. Bitkisel içeriklerin karıştırılmasıyla et tadına, dokusuna ve kokusuna yakın alternatif ürünler elde edilebiliyor. Şu anda bu bitkisel kökenli et üretimi, global et piyasasının yüzde 4.5’ini kapsıyor. Amerika ve İsveç gibi zengin ülkelerde fast food zincirleri, bitkisel kökenli hamburgerlerini tüketicilere sunuyor. Zincir firmalar Türkiye’de de bu hamburgerleri satmaya başladı” dedi.
‘Bir kilogram kırmızı et için 15 ton su harcanıyor’
Ankara Üniversitesi Teknokent’de bir start-up firması kurarak yapay et konusunda çalışmalarını sürdüren Akçalı, Hürriyet’e geleneksel hayvancılık konusunda şunları söyledi:
-Bir kilogram kırmızı et için 15 ton su harcanıyor.
-Bir kilogram et için hayvanların beslenmesi ve barınması için 178 metrekare araziye ihtiyaç duyuluyor.
-Petrolle çalışan vasıtaların ürettiği karbon izinin yaklaşık yüzde 25’i kadar metan gazını, sadece büyükbaş hayvanlar üretiyorlar.
-Bir kilogram et üretimi için 300 kilogram CO2 (karbondioksit) salınımı gerçekleşiyor
-İklim değişikliği konusunda da ciddi bir etkisi bulunuyor.
-Hayvanlar, ticari kaygılar nedeniyle, hasta olmadan birçok antibiyotiğe maruz kalıyor.
-Yapılan çalışmalar antibiyotik dirençlerinin hayvanlardan yediğimiz etlerden geçtiğini ortaya koyuyor. Hayvan refahı konusunda da önemli sorunları var.
2030’da pazarın yüzde 10’una yapay et hakim olacak
Yapay etin 2030’da dünya et piyasasının yüzde 10’unu oluşturacağını söyleyen Kerem Erikçi, sözlerine şöyle devam etti: “Üretim maliyetleri düştükçe yapay etin yaygınlaşacağını düşünüyoruz. Yapay etin 2025’de piyasaya sürüleceği tahmin ediliyor. 2030’da yapay etin dünya et piyasasının yüzde 10’unu oluşturması bekleniyor. Yapay et üretimi sayesinde insanlar daha önce hiç yemedikleri et türlerini yiyebilecekler. Örneğin daha önce yiyemedikleri geyik etini yiyebilecekler.”
Yapay et hakkında Gıda Mühendisleri Derneği Teşkilat Komisyon Başkanı Gıda Mühendisi Fatih Efe şunları söyledi: