Belgeseller, belki de izleyici üzerisindeki etkisi en güçlü olan türlerden biri. Başka hayatlarda, coğrafyalarda olan gerçekler bir şekilde insana dokunmayı ve hatta yer yer derinden sarsmayı başarıyor.
30 yaşına gelmeden izlemeniz gereken büyüleyici belgeselleri sizler için derledik. Bu derlemede en çok bilinen klasik belgesellerden ziyade birbirinden farklı konuları işleyen daha spesifik ve türünün önde gelenlerini seçmeye çalıştık. Severek izlemeniz dileğiyle…
Not: Film açıklamaları beyazperde.com’dan alınmıştır.
1. Hoop Dreams (1994)
2. I Am Not Your Negro (2016)
I Am Not Your Negro – IMDb 7.9
Yazar James Baldwin, bitmemiş romanı “Remember This House” ile modern Amerika’daki ırk hikayesini anlatıyor. Raoul Peck’in yönettiği belgeseli James Baldwin, Harry Belafonte, Marlon Brando, George W. Bush, Dick Cavett, Ray Charles, Gary Cooper, Joan Crawford, Tony Curtis, Doris Day, Bob Dylan, Shumerria Harris ve Audrey Hepburn gibi birbirinden ünlü isimler arşiv görüntüleri ile yer alıyor. Samuel L. Jackson’ın seslendirdiği film ayrıca 2017 Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar adayı idi.
3. Man on Wire (2008)
Man on Wire – IMDb 7.7
Fransız ip cambazı Philippe Petit ip üzerindeki başarılarına bir yenisini eklemek ister. Yeni yapılan İkiz Kulelerin arasına ip gererek üzerinde yürümeyi kafasına koyar. Fakat bunu illegal olarak gerçekleştirmek zorundadır. 1974 yılında sevgilisi ve arkadaşlarının desteği ile bu hayalini gerçekleştirir. Artık o bir kahraman ve medyatik bir suçludur.
4. The Act of Killing (2012)
The Act of Killing – IMDb 8.2
Endonezya’da yaşayan Anwar, 1960’lı yılların başında arkadaşlarıyla karaborsada küçük bir sinema çetesi kurmuştuk bir gençtir. Ne zamanki 1965’te ülkede askeri darbe gerçekleşir, kendi halindeki bu küçük çete bir anda aşırı sağcı bir ölüm makinesine dönüşür. Komünist olarak ‘damgalanan’ yüzlerce entelektüel insan ve Çinli azınlık, bu grubun darbecilerin desteği ile gerçekleştirdiği katliamlarda hayatını kaybeder. Aradan onlarca yıl geçer, ölen öldüğü ile kalır ve lider Anwar konfor ve huzur içerisinde hayatını sürdürmektedir…
Sinemacı Joshua Oppenheimer’ın yaşanan katliam hakkında bir belgesel yapmak için bölgeye gittiğinde, karşılaştığı bu insanlar nedeniyle şok yaşar. Zira 45 yıl sonra Anwar ve çevresindekiler yaşananları büyük bir soğukkanlılıkla, olayların geçtiği bölgelerde birebir anlatmaktadırlar. Üstelik büyük bir gururla…
5. Amy (2015)
Amy – IMDb 7.8
2011 yılının Temmuz ayında henüz 27 yaşındayken hayata veda eden, müzik alanında yüzyılın gördüğü en önemli yeteneklerden biri olarak kabul edilen Amy Winehouse’un hayatını beyazperdeye yansıtan film, ünlü müzisyenin kendi anlatımı eşliğinde, daha önce görülmemiş arşiv görüntülerini izleyiciyle buluşturacak. Aynı zamanda Winehouse’un daha önce duyulmamış şarkılarını da gün yüzüne çıkaran belgeselin yönetmenliğini 2010 tarihli Senna belgeseliyle büyük ses getiren yönetmen Asif Kapadia üstleniyor.
6. Paris Is Burning (1990)
Paris Is Burning – IMDb 8.2
1980’li yıllardaki New York’taki uyuşturucu trafiğini ön plana alan yapım; bir grup kafadarın yaşam biçimini sunuyor. 80’li yılların sıcaklığını barındıran filmin yönetmen koltuğuna ise; ilk yönetmenlik deneyimini belgesel sinema üzerine yapan Jennie Livingston üstleniyor.
7. Life Itself (2014)
Life Itself – IMDb 7.8
Birçok insana göre Roger Ebert, Amerika’nın en etkili sinema eleştirmenlerinidir. Dünyanın da en tanınmış sinema yazarlarından biri olan Ebert, 4 Nisan 2013 tarihinde, uzun zamandır savaştığı kansere yenik düşüp hayata veda etti. Chicago Sun-Times’da sürdürdüğü 45 yıllık yazarlık ve televizyonda Gene Siskel ile yürüttüğü programcılık kariyerlerininin yanı sıra Pulitzer Ödülü sahibi de olan Ebert, 2011 yılında otobiyografisi ‘Life Itself’i yayınlamıştı. Sinema eleştirmenliği kariyerine 25 yaşında başlayan, film eleştirmenliğinin ciddiye alınması ve kurumsallaşmasında öncülük eden Ebert; bütün eleştirmenlerin kullanacağı bir yöntem olacak yıldız sisteminin de yaratıcılığını üstlenen isim olmuştur.
8. The Arbor (2010)
The Arbor – IMDb 7.3
29 yaşında ölen İngiliz oyun yazarı Andrea Dunbar ile öldüğü sırada 10 yaşında olan kızı Lorraine arasındaki ilişkiyi izleyen Arbor, Dunbar’ın çocukları Lorraine ve Lisa’nın farklı şekilde hatırladıkları ortak yangın hatıraları ile başlıyor.
Yönetmen Clio Barnard, bu gerçek hikayeden yola çıkarak farklı bir kurgu deneyerek yarattığı Arbor filminde, 2 yıl boyunca röportajlarını yaptığı Dunbar’ın ailesi ve komşularının ses kayıtlarını, gerçek oyuncuların eşzamanlı dudak hareketleri üzerine montajlayarak senaryoyu oluşturur.
9. Stories We Tell (2012)
Stories We Tell – IMDb 7.5
Hikaye anlatıcılığının sona erdiğini söyleyenlere bu filmi izlemelerini söyleyin! Filmin yönetmenliğini aynı zaman da dedektifliğini yapan Sarah Polley, kendi ailesini sorguya çekiyor. Geçmişin içinde hatırladıklarının arasında kayboluyor. Bir süre sonra aile sırları herbirinin farklı bakış açısıyla gözler önüne seriliyor. Duyduklarımız bizi bambaşka yönlere taşıyor. Oldukça yaratıcı ve etkileyici bir belgesel olduğunu söyleyebileceğimiz hikaye de yepyeni bir bakış açısıyla karşı karşıya geliyoruz. Polley, özünde oldukça kişisel bir meseleden yola çıkıyor ama bunu kendi hikâyelerimizin bizi birey ve aile olma yönünde nasıl şekillendirdiğini araştıran büyüleyici bir yolculuğa dönüştürüyor.
10. Searching for Sugar Man (2012)
Searching for Sugar Man – IMDb 8.2
70’li yılların başlarında farkında olmadan bir müzik efsanesine dönülen Detroitli bir yerel müzisyenin hikayesini ele alan belgesel, Sixto Rodriguez’in efsaneleşme ve ortadan kaybolma sürecini işliyor. Rodriguez, kısa süreli amatör kariyeri boyunca iki adet satmayan albüm kaydeder ve ilk albümün ardından Güney Afrika’da bir efsaneye dönüşür. İlk albümün ardından bir araya gelen iki Güney Afrikalı hayranı, bu kıtada neredeyse John Lennon’a dönüşen bu müzisyenin peşine düşerler. İşin ilginç yanı ise Rodriguez’in bu şöhretten haberi olmamasıdır.
Önerileri aldık. Peki izlerken ne yiyeceğiz? Sen de film – dizi keyfini Ruffles ile taçlandır, ekran başında olduğun her andan keyif al.
Aç bi’ film Ruffles’la dalgana bak!