“Sadece bir tarafa, yani oyunculara yüklenerek çözüm üretemeyiz. Bu tür olağanüstü durumlarda herkes kaybı paylaşmalı. Türkiye’de futbol adına bir düzen yok. Kulüplerin felsefesi, vizyonu da yok. başarı, sadece maç ve kupa kazanmak değildir. Biz sadece kazanmanın peşindeyiz. Bu kadar baskı altındaki hakemlerden sağlıklı karar vermelerini beklemek hayâlciliktir.”
Hamza Hamzaoğlu, futbolculuğunda 5 yıl forma giydiği Galatasaray’da teknik direktörlük yapma gururunu yaşadı. Takıma 3 kupa birden kazandırdı ve 4. yıldızı taktırdı. Halen Gençlerbirliği’nin başında yer alan Hamzaoğlu ile telefonla röportaj yapıp, hem dünü hem de bugünü konuştuk…
Koronavirüs nedeniyle ara verilen ligler için ne düşünüyorsunuz, tamamlanmalı mı?
Bu sezonu tamamlamalıyız. Bir ay sonra her şey düzelir diye tahmin ediyorum. Zaten ligde 8 hafta kaldı. Bu da ligi 1-1.5 ayda tamamlayabileceğimizi gösteriyor.
Şampiyonluktan daha önemli değerler var
Liglerin bu şekilde tescili birçok ülkede konuşuluyor, bunun için neler söylersiniz?
Bu, adil bir karar olmaz. Oynanmamış 8’er maç ve ortada her takımın alabileceği 24 puan var.
Barcelona ve Juventus gibi Avrupa devleri dahi futbolcu maaşlarında indirime gidiyor. Türkiye’de de böyle bir şey yapılmalı mı?
Koronavirüs krizinden herkes etkilendi. Kulüpler de, federasyonlar da, futbolcular da, teknik adamlar da herkes payına düşeni almak zorunda. Sadece bir tarafa, futbolculara yüklenerek çözüm üretemeyiz. Herkes nasıl ki kazancı paylaşıyorsa, bu tür olağanüstü durumlarda kaybı da paylaşmalı.
Türkiye’de futbolcuya dayalı bir düzen mi var?
Aslına bakarsanız Türkiye’de futbol adına bir düzen yok. Kulüplerin felsefesi, hedefi, vizyonu yok. Biz başarıyı sadece maç kazanmak ve sıralamadaki yer olarak değerlendiriyoruz. Halbuki başka unsurlar var. Oyuncu yetiştirmek, kulübü ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde tutabilmek, gelirlerini artırmak ve daha ileriye götürmek gibi. Bunların hepsi benim için şampiyonluktan önemli değerler.
Hakemlere bazen kızıyorum; yapmayın
Siz büyük kulüpte de çalıştınız, Anadolu kulüplerinde de… Hakemlerin kararları takımın ismine göre değişiyor mu?
‘Yüzde 100 değişiyor’ dersem, yanlış yapmış olurum. Kimseyi suçlamak istemiyorum fakat şunu çok net gördüm; bazı hakemler basındaki yazılardan, taraftar baskısından ve kulüplerin büyüklüğünden etkilenerek bazı kulüplere karşı daha farklı kararlar verebiliyor. Çünkü ülkemizde öyle bir durumdayız ki; sürekli hakemler üzerinden bir kazanç elde etmeye çalışıyoruz. Sıkıntı burada. Biz adaletli oyun ya da futbolun güzel tarafı peşinde değiliz, sadece kazanmanın peşindeyiz. Adaletin peşinde olsak, hakemler baskı altına alınmayacakları için daha rahat, objektif ve sağlıklı kararlar verirler. Ama sürekli baskı altındalar. Bu yüzden sağlıklı kararlar vermelerini beklemek hayâlcilik olur.
Kısacası birçok kulüp başarısızlığını örtmek adına hakemlere yükleniyor…
Kesinlikle… Zaman zaman biz de yaptık. Ama ben sadece art niyet hissettiğim zaman tepki gösteriyorum. Hakemlere kızgınlığımın sebebi şu; yapmayın! Siz adil olun, gördüğünüzü verin. Siz adil olduğunuza inanıyorsanız, gerekirse mesleğinizi bırakma pahasına bile olsa o karardan dönmeyin, verin o kararı.
G.SARAY’DA KALMAK iÇiN ÖZEL BiR ÇABA iÇiNDE OLMADIM
“Hep doğru bildiğimi yaptım. G.Saray’da iken Umut Bulut’u ve Sabri’yi savundum. Bugün olsa yine aynı şeyi yapar, onları korurdum
Galatasaray’da 3 kupa kazandınız. ‘Hamza Hamzaoğlu daha farklı yerlerde olabilirdi’ görüşüne katılır mısınız?
Olabilirdim. Ama sonuçta benim tercihimdi. Çokta memnunum. Galatasaray’dan o gün ayrılmama pek anlam veremedim ama sorun değil. Başkan ‘Hocam yolları ayırma kararı aldık’ dedi, ben de ‘Hayırlısı olsun’ dedim. Sadece bu kadar. Kalmak için özel bir çaba içinde olmadım. Bugün Gençlerbirliği’nde çalışıyorum ve çok mutluyum. Bu kulübü tanıdığım için umutlandım. Hiçbir yerden destek almadan, tüm sorumluluklarını yerine getiren ve gerçekten bunu titizlikle sürdüren bir camia. Ben hem Murat Cavcav başkanı tebrik ediyorum hem de böyle bir eser bıraktığı için rahmetli İlhan Cavcav başkanı
RAPOR iSTEDiLER, VERMEDiM
Peki G.Saray’dan ayrılma sebebiniz hiç vazgeçmediğiniz doğruluğunuz olabilir mi? Siz o dönem çok eleştirilen Sabri ve Umut Bulut’u savundunuz her zaman…
Olabilir tabii. Umut’u ve Sabri’yi savundum. Astana maçından sonra rapor istediler, vermek istemedim. Ben doğru bildiğimi yaptım. Bugün olsa yine aynısını yapar, oyuncularımı korurdum. Çünkü onlarla bu mücadeleyi veriyoruz.
JURGEN KLOPP GUARDIOLA’DAN BiR ADIM ÖNDE
Jürgen Klopp mu, Pep Guardiola mı?
İkisinin de futbolda devrim yaptıklarını düşünüyorum. Benim futbol anlayışım aslında Klopp ile Guardiola karışımı. Ama bunu her kulüpte yakalama şansınız yok. İkisi de çok başarılı ancak Klopp’un bir adım önde düşünüyorum.
İkisinden birini alacak olsanız hangisini alırdınız; Messi mi, Ronaldo mu?
İkisini de almaya çalışırdım. Birinden birini tercih etmek zor. Biri salt yetenek ve oyun zekası. Diğeri çalışarak neler yapılacağına örnek!
ÇOCUKKEN F.BAHÇELi’YDiM, iNKAR MI EDEYiM!
G.Saray’ı yeniden çalıştırmak gibi bir hedefiniz var mı?
Tabii ki… Ben G.Saraylı’yım. Çocukluğumda F.Bahçeli olduğumu ve bugün de G.Saraylı olduğumu hiç saklamadım. İnsanlar hep ‘Çocukken Fenerbahçeli olduğunu söyleme’ diyor. Niye söylemeyeyim? İnsanlar maalesef bu tür küçük şeylerin peşinde. Aslımı mı inkar edeyim? Neden hep politik davranmak zorunda bırakılıyoruz?