Spor Arena / İsmail ER – Beşiktaş’ın futbolcusu, kaptanı, yardımcı antrenörü, teknik yöneticisi ve sportif yöneticisi… Bütün bu sıfatları bünyesinde bulunduran Tayfur Havutçu herkesin bildiği üzere siyah beyazlı takımın merhum onursal lideri Süleyman Seba’nın yeğeni. Fakat dayısının lider olması sanılan tersine Kartal’ın kapılarını sonuna kadar açmadı. Tersine Beşiktaş ile buluşmasının gecikmesine de neden oldu. Korona günlerinde ailesiyle birlikte ‘evde kal’an 50 yaşındaki teknik adam, Hürriyet’in sorularını yanıtlarken hem biraz nostalji yaptık hem de salgın sonrasını konuştuk…
Bedellerine sahip çıkmaya çalışıyorum
– Merhum Süleyman Seba’nın yeğeni olmak size avantaj getirdi mi?
Merhum Onursal Liderimiz Süleyman Seba’nın yeğeni olmak bir insanın sahip olacağı en büyük onur ve gururlardan biri. Lakin üstünüzdeki yükü ve tartısı da çok büyük. Hayatım boyunca Süleyman Seba’ya aileme ve bedellerine sahip çıkmak ismine çok çabaladığıma ve buna uygun bir hayat sürdürdüğümü düşünmekteyim. Vaktinde birinci transferimi 17 yaşında iken idare çok istemesine karşın Süleyman Seba’ya akrabalığımızdan ötürü Türkiye’de kendimi ispatlamadan veto etmiş olmasını büyük bir keyifle ve gururla her vakit anlatırım. Zira o gün beni çok düşündüğü için gruba almamış olan çok kıymetli aile büyüğüm sayın Süleyman Seba’nın bugün bulunduğum yere gelmemde katkısı büyüktür
Dostum Sergen’e itimadım tam
– Ahmet Işık Çebi, “Sergen Yalçın’la öze dönüş projesi başlattık. Topluluğumuzun evlatları yanlışsız yerde olmalı” dedi. Bu manada size teklif gelirse kabul eder misiniz?
Daha evvel de değişik vazifelerde bulunduğum grubumda alışılmış ki misyon almak her vakit gurur vericidir. Beşiktaş benim yuvam.
– Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’a gelmesini nasıl buldunuz. Başarılı olur mu?
Sergen Hoca birlikte oynadığım çok paha verdiğim dostumdur. Futbol bilgisine ve hocalığına inancım tam. Taraftarların dayanağı ile başarılı olup uzun müddet Beşiktaş topluluğuna hizmet edeceğine inanıyorum.
Ulusal başarıda Lucescu’nun katkısı yadsınamaz
– Ulusal Takım’da Lucescu ile çalışmak nasıl bir tecrübeydi? Size neler kattı?
Hem oyuncu hem de teknik yönetici olarak Lucescu ile çalışma fırsatı buldum. Kendisinden çok şey öğrendim. Saha içindeki denetimi, futbolcu ile bağlantısı… Çok donanımlı, inanılmaz bir güce sahip. Oyuncularıyla çok yeterli diyaloğu olan bir teknik adam.
– Luce oyuncu seçiminde sizlere danışır mıydı?
Vazifeye başladığında kimi bölümlerde ön yargı vardı. Gelme sebebi esasen yeni bir yapılanma içindi. Birçok yeni oyuncuya bilhassa gençlere talih verdi. Teknik grupta bulunan tüm hocalardan fikirlerini tek tek alır, son kararı kendisi verir. Ulusal Takım’da her devirde oyuncu seçimleri tartışılmıştır
– Ulusal başarıda Luce’nin hissesi var mı?
Katiyetle. O ekibin nasıl kurulduğunu, nasıl gayret harcandığını en uygun bilenlerden biri olduğum için Lucescu’nun yadsınamaz bir katkısı olduğunu söyleyebilirim. Birçok genç bedellerin Ulusal Takım’a katılmasını ve gelişim göstermesini sağlamıştır. Daha sonra misyonu devralan Şenol Hoca da üstüne koyarak devam etmiştir.
Birtakım şeyleri değiştirmek mümkün değildi
– Kasımpaşa’da vazife müddetiniz neden kısa sürdü?
Kasımpaşa’da birinci 2 maç Beşiktaş ve Rize’ye karşı tam ekip çıktık. Daha sonra birinci yarının bitimine kadar sakatlıklar ve cezalı oyuncular yüzünden kahır yaşadık. Devre ortası idarenin aldığı kararla yapılanmaya gidildi. Birçok oyuncu ile yollar ayrıldı. Bize söylenen kampa kadar yeni oyuncuların katılacağı tarafındaydı. Maalesef bu gerçekleşmedi. Kamp devrini genç oyuncularla destekli formda geçirdik. Devre ortası transfer kolay olmuyor.
Kamp sonrası Alanya kupa ve Trabzon maçlarını da gençlerle oynadık. Bu süreçte yarışın içinde olmak ve de yeni takım oluşturmak zorunda kaldık. Trabzon maçından bir gün evvel transfer olan oyuncuya misyon verdik. Bu maçtan sonra ne kadar istesem de kimi şeylerin değiştirmenin mümkün olmadığını gördüğümden ötürü ayrılmayı hakikat buldum.
– Futbol ömrünüzde en üzüldüğünüz müsabaka…
1999-2000 döneminde konutumuzda Galatasaray’a karşı oynadığımız ve 1-1 sonuçlanan, Fevzi’nin şanssız bir gol yediği müsabaka. O yıl çok düzgün seri yakalamış ve şampiyon olacağımıza çok inanmıştık.
– Quaresma nasıl bir oyuncu?
Quaresma yaşıtlarına nazaran çok fit. Yeterli profesyonel, eğitimi ve öğretici deneyimli. Sakatlık geçirdi. Lakin toparlar. Futbolu zekası ile oynuyor.
– Birlikte oynadığınız en düzgün 11?
CordobaKaan Dobra, Ronaldo, Zago, Münch- Kleberson, Gunti, Sergen, Tümer- Nihat, Amokachi
– Türkiye’den yerli futbolcu 11’i?
Uğurcan, Gökhan, Hüseyin, Serdar, Caner- Mahmut, Mert Hakan, İrfan Can- Abdülkadir Ömür, Emre Kılınç, Burak.
– Türkiye’den yabancı futbolcu 11’i:
Muslera- Caiçara, Welinton, Vida, Novak- Atiba, Sosa, Kruse- Visca, Nwakaeme, Sörloth.
– Futbol hayatında unutamadığın maçlar…
Beşiktaş’ın 100. yıl şampiyonluğu ve 2002 Dünya 3.’sü olduğumuz anları unutamam.