Kendinizi en çok hangi yaşta mutlu hissettiniz? 12 yaşında sokakta oynadığınız zamanlar mı? Yoksa (tabi o yaşları geçtiyseniz) 20’li yaşlarda tüm dünyanın avucunuzun içinde olduğunu düşündüğünüz, geleceğe dair bitmek bilmeyen hayaller kurduğunuz yaşlar mı?
Psikolog Clare Mehta, “Hayatın geri kalanında bir yaş olsaydınız, bu ne olurdu?” sorusunun cevabını bulmak için geniş katılımlı bir anket ve yüz yüze görüşmeler yapmış. Gençliği idealize eden Batı kültürünün cevabının 20’li yaşlar olacağını tahmin etmişler. Ancak çıkan sonuç 36. O yaşı geçmiş biri olarak bunun çok da yanlış olmadığını söyleyebilirim.
Mehta, son dört yıldır, insanların 30’lu ve 40’lı yaşlarının başındaki deneyimlerini incelediğini söylüyor. Yaşamın bu dönemi zorluklarla dolu olsa da çoğu kişinin düşündüğünün aksine bu stresli yaşların ödülü ‘mutluluk!’
Ekip bu yaşları ‘yerleşik yetişkinlik’ olarak tanımlıyor. Genellikle bu yaşlar kariyer, evlilik, çocuk yetiştirme telaşı içinde geçiyor. Kariyerlerinde ilerlerken, aynı zamanda çocuklara da bakmak, bazen de yaşlanan ebeveynlerle ilgilenmek yoğun bir çaba ve stres kaynağı olabiliyor.
Ekibin araştırmasına göre stres kaynağı olan pek çok şey, aynı zamanda 30’lu yaşlarındakilerin neşe kaynağı. Hatta bazıları o yaşlarda ‘çılgınca’ mutlu olduğunu söylüyor.
Veriler daha yakından incelendiğinde insanların neden 36 yaşında kalmak istedikleri de netleşmeye başlamış. 20’li yaşlarda başlayan mücadele sonunda kariyerde gelinen nokta tatmin ettiğinde, sağlıklı ilişkiler kurulduğunda ve genel yaşam tecrübesi biriktiğinde kendini hayatının zirvesinde hissedenlerin sayısı da artıyor.
50 ve üzeri yaştaki insanlara “Hangi yaşa dönmek istersiniz?” sorusu sorulduğunda 20’li yaşlarında olmak istediğini söyleyenlerin sayısı çok az.
Mutluluk genlerimde var!
Madem evlerde kapalıyız, madem bugün cumartesi ‘mutluluk’tan devam edelim. Oxford Üniversitesi’nde yapılan yeni zamanlı bir çalışmada mutluluğun genetikle bir bağlantısı olduğu keşfedilmiş.
British Columbia Üniversitesi’nde 13 bin kişiyle yapılan bir çalışmada ise mutluluğun, depresyon riskinden kronik ağrıya pek çok hastalığı etkilediği belirlenmiş. Mutluluk, daha fazla mutluluğu getirirken bu insanlar amaçlarına ulaşmada daha başarılı oluyor.
Illinois Üniversitesi de mutluluğun gizemini merak etmiş. Tam 40 yıl boyunca 5 bin kişiyi izlemiş. En mutlu olanların daha sağlıklı olduğu ve daha uzun yaşadıkları belirlenmiş.
Mutluluk iş yaşamını da etkiler mi? Kansas Eyalet Üniversitesi araştırmacılarına göre bu sorunun cevabı “evet.” Araştırmacılar mutlu kişilerin daha doğru kararlar verdiğini, performanslarının daha yüksek olduğunu ortaya koymuş. Mutluluğun kariyer üzerindeki etkisi yaşa, cinsiyete, etnik kökene, eğitim düzeyine bakılmaksızın aynı!
Mutluluğun iş yaşamına olumlu etkisi California Riverside Üniversitesi tarafından da test edilip onaylanmış. Pozitif ruh halinde olanlar hedeflerine doğru daha büyük bir şevkle çalışıyor, yeni şeyler öğrenme ve kendilerini geliştirme konusunda daha istekliler. Bütün bunlara ek olarak kendilerine güvenleri daha yüksek… İyimserlikleri ve enerjileri mutlu insanları daha sempatik gösterdiği için işverenler de bu karakterdeki çalışanları tercih edebiliyor.
Leicester Üniversitesi’ndeki araştırmacıların en mutlu insanlara sahip ülkelerin en yüksek sağlık, refah ve eğitim düzeyine sahip olduğunu belirlemeleri ise pek sürpriz değil. Hatırlarsanız Mart ayında da Birleşmiş Milletler’in 2021 yılı Dünya Mutluluk Raporu yayınlanmıştı. En mutlu ülkeler listesinde eğitim, refah seviyesi, özgürlük kriterleri baz alınmış, Finlandiya son üç yılda olduğu gibi zirveye oynamıştı. Unutanlar için Türkiye’nin 11 basamak gerileyerek 104’üncü sıraya indiğini tekrar edelim.
Son olarak meşhur Harvard Üniversitesi araştırmasına değinmekte yarar var. 1938 yılından beri devam eden araştırmada 724 erkeğin hayatı incelendi. Şimdi de bu deneklerin sayısı 2000’den fazla çocuğu takip ediliyor.
On binlerce sayfalık raporlardan, binlerce saatlik videolardan çıkan sonuç ‘mutluluk’ zenginlik ya da şöhretle ilgili değil. En net mesaj şu: İyi ilişkiler insanları daha mutlu ediyor, daha sağlıklı tutuyor.
Araştırmacılar denekleri 80’li yaşları boyunca da izlediğinden geçmişe dönüp orta yaşlı hallerini değerlendirmek, kimlerin mutlu ve sağlıklı olup kimlerin olmayacağını tahmin edebilmek de mümkün olmuş. Bu kişilerin 50’li yaşlarında oldukları zamanlardaki bilgiler bir araya getirildiğinde nasıl yaşlanacaklarını gösteren unsurlar tansiyonları, kolesterol seviyeleri değil ilişkilerinden ne kadar memnuniyet duyduklarıydı.
İyi ilişkiler sadece vücudu değil beyni de koruyor. 80’li yaşlarında ilişkisinde eşine güven duyanların hafızaları diğerlerine göre daha kuvvetli.
Tüm bu araştırmalar ışığında sadece paranın mutluluk getirmeyeceği züğürt tesellesi değilmiş gibi geliyor.
Kovid-19 pandemisinin pek bilinmeyen süper starı
Çin’de doğdu, 7 yaşında ailesiyle birlikte ABD’ye geldi. Kaliforniya’da, Silikon Vadisi’nin dibindeki Palo Alto’da büyüdü. 27 yaşındaki Youyang Gu, bilgisayar mühendisliği, veri bilimi ve matematik dallarını bitirdi, ardından MIT’de yüksek lisans yaptı.
Bu, aslında finans analizleri yapan bir veri bilimci olarak çalışıyordu. Pandemiden hemen önce sporla ilgili analiz çalışmaları yapıyordu. ABD’de spor karşılaşmalarına pandemi nedeniyle ara verildiğinde Gu’nun aklına başka bir fikir geldi; Kovid-19 ile tahminler yapmak! Bir hafta içinde makine öğrenimi modeli yaptı ve bir internet sitesi kurarak ABD’de 50 eyalet ve 71 ülke için Kovid-19 ölüm tahminlerini yayınladı. Siteyi kurduğu ilk dönemde sayısız bilim insanı ve gazeteciye modelini anlatan e mail’ler yolladı ama hiçbir geri dönüş alamadı. Projeden vazgeçmeyi düşündü ve kendisine iki hafta daha süre tanıdı. İsabetli tahminler yapıp bunları sosyal medyasından yayınladı. Nisan ayında dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Milyonlarca kişi her gün Gu’nun internet sitesini ziyaret etmeye başladı. Gu “Bulaşıcı hastalık modellemesinde hiçbir tecrübem yoktu. Ancak temelde istatistiksel modellemeleri kullanabileceğimi biliyordum” diyor.
Genç veri bilimcinin modeli makine öğrenimi SEIR modeli olarak bilinen matematiksel bir bulaşıcı hastalık simülatörü ile birleştirdi. SEIR modeli girdi olarak vakaları, yeni vakaların hızını, ölüm sayılarını, hastaneye yatış hızı ve sürelerini, hastalara yapılan müdahalelerin etkinliği gibi tahminleri kullanan bir model.
Türkiye’deki ölüm sayısını da doğru tahmin etti
Gu’nun oluşturduğu modeldeki tahminleri hayli isabetliydi. 3 Mayıs 2020’de çıktığı bir televizyon programında ABD’nin 5 Mayıs’ta 70 bin, 11 Mayıs’ta 80 bin, 18 Mayıs’ta 90 bin ve 27 Mayıs’ta 100 bin ölümün olacağı tahmininde bulundu. Bu dört tarihte de çok minik farklarla doğru sayılara ulaştı. 6 Ekim 2020 tarihinde /covid19-projections.com sitesinde Türkiye’de 1 Kasım 2020 tarihinde toplam ölüm sayısının 10 bin 478 tahmininde bulundu. 1 Kasım’da açıklanan toplam ölüm sayısı 10 bin 326’ydı.
Youyang Gu, 2021 Mart başında tahmin yapmayı durdurdu. Hala verileri takip ediyor, aşı uygulamaları, mutasyonlar ve gelebilecek yeni dalgalarla ilgili araştırma ve analizler yapıyor. Rahatsız edici, endişe verici yeni bilgilere ulaşırsa da açıklayacakmış. Gu’nun güncel veri analizlerine göre 2021 yılında dünya genelinde sürü bağışıklığına ulaşmak zor!
Dünya Sağlık Örgütü’nün teknik danışma ekibinde yer alan Gu’nun modeli CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi) tarafından da kullanılıyor. Ancak Gu bu çalışmalarla ilgili bir fon almıyor, bağımsız bir araştırmacı olarak bağışlarla çalışmalarına devam ediyor.
Bilimsel çevrelerde pandeminin süper starlarından biri olarak görülen Youyang Gu’nun ABD için son öngörüleri ise şöyle:
n Aşı olmak isteyen her yetişkin Haziran 2021’e kadar aşı olabilecek.
n ABD 2021 yazında sürü bağışıklığına yakın olacak.
n Sürü bağışıklığı için gereken sayının kabaca yarısına aşıyla, diğer yarısına enfeksiyonla ulaşılacak.
n Yeni enfeksiyonların en erken 2022’ye kadar sıfırlanması mümkün olamayacak.