Libya’nın isyancı lideri Halife Hafter’in ikinci bir darbe yaparak, kendisini ülkenin tek hakimi olarak ilan etmesinin arkasında, Türkiye ile BM’nin tanıdığı Feyiz es Serrac yönetimindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanmış deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırasına karşı çıkan Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin olduğu değerlendiriliyor. Uzmanlar, Hafter’in bu hamlesinin Libya’yı bölebileceği, bu durumda anlaşmanın geçerliliğinin ortadan kalkabileceği uyarısında bulurken, Dışişleri Bakanlığı da dün yaptığı yazılı açıklamayla, uluslararası topluma “Daha fazla gecikmeden Hafter’e gereken karşılığı verin” çağrısı yaptı. Uzmanların gelişmelerle ilgili görüşleri özetle şöyle:
Uluç Özülker (Emekli Büyükelçi): Türkiye’nin, BM’nin tanıdığı Serrac yönetimine eğitim ve istihbarat alanında sağladığı destekler sonrası Libya’da bir güç dengesi oluştu. Daha önce Hafter’in yanında yer alan aşiretler Türkiye’nin desteğini alan Serrac’ın kazanımlarını görünce saf değiştirdiler. Hafter bu ilerleyişi görünce, tüm dünya ve uluslararası kuruluşlar koronavirüsle mücadeleye odaklanırken, bir oldubitti hamlesi yapmak istedi. Ancak kendisinin Libya’nın yönetiminden sorumlu tek meşru kişi olabilmesi için BM Güvenlik Konseyi kararı gerekiyor. Bu da şu anda mümkün değil. Libya’nın kendi iç meselesini tek başına çözmesi de mümkün görünmüyor. Türkiye ve Katar olduğu sürece Hafter’in Libya’ya tek başına hakim olması imkansız. Bu da ülkeyi ileride doğu ve batı diye bölünmeye kadar götürebilir ki, Türkiye çıkarları için buna izin vermemelidir.
Abdullah Ağar (Güvenlik Uzmanı): Türkiye ile Serrac yönetimi arasında yapılan mutabakat muhtırasından en çok hangi ülkeler rahatsız buna bakmak lazım. En çok rahatsız olan ülkeler Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri. Bu hamle sonrası, Hafter’i meşru yönetim olarak tanımaya başlayıp, Libya’nın bölünmesinin yolunu açabilirler. Bu durumda Türkiye ile Serrac yönetimi arasındaki anlaşmanın ortadan kalkma riski ortaya çıkar. Bu tuzağa karşı her zaman uyanık olmamamız lazım. Diğer taraftan şimdiye kadar Hafter’e destek veren ülkelerin de bu oldubittiye karşı çıktıklarını açıklamaları, BM’nin tanıdığı Serrac yönetimi açısından artı bir değerdir diye düşünüyorum.
Nihat Ali Özcan (TOBB ETÜ Üniversitesi Öğretim Üyesi): Hafter’in meşruiyet aradığı bir gerçek. Bu hamlesiyle daha önce iç savaşın tarafıyken şimdi siyasi pozisyonunu değiştiriyor ve ‘tüm Libya’nın tek meşru lideri benim’ demeye getiriyor. Destekçi ülkelerinden birileri bu yönde akıl vermiştir. Kendisini resmi yönetimin sahibi olduğunu ilan ederek, Serrac’ın son dönemdeki kazanımlarını elinden almak istiyor.
TÜRK DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: ULUSLARARASI TOPLUM GEREKEN KARŞILIĞI VERMELİ
Dışişleri Bakanlığı, Libya’nın doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri Halife Hafter’in kendisini tek taraflı olarak ‘devlet başkanı’ ilan etmesine tepki gösterdi. Açıklamada, “Libya’da bir cunta rejimi kurma niyeti olduğu konusunda artık herhangi bir şüphe bulunmayan bu şahsa uluslararası toplumun daha fazla gecikmeden gereken karşılığı vermesi gerekmektedir. Demokrasi havariliği yapan bazı ülkeler dahil, kendisine destek verenlerin Libya halkının gözünde onun yaptıklarına ortak olacakları da unutulmamalıdır” dendi. Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Libya halkını desteklemeyi sürdüreceği belirtildi.