2020 itibariyle L’Oréal ham maddelerinin %80’i kolayca biyolojik olarak parçalanabilir, %59’u yenilenebilir, %34’ü ise doğal veya doğal kaynaklı hale getirildi. Ayrıca L’Oréal formüllerinde kullanılan bileşenlerin %29’u Yeşil Kimya prensiplerine göre geliştirildi. 2030’a kadar ürün içeriklerinin %95’i biyolojik kaynaklardan, bol minerallerden veya döngüsel işlemlerden elde edilecek ve formüllerin %100’ü su ortamına saygılı olacak.
Konuyla ilgili görüşlerini belirten L’Oréal CEO Yardımcısı Nicolas Hieronimus, “Kuruluşundan bu yana şirketin arkasındaki temel güç olan L’Oréal Araştırma ve İnovasyon Bölümü için Yeşil Bilim ile yeni bir sayfa açıyoruz. Amacımız; 2030 yılına kadar dünyanın her yerinde kadınlar ve erkekler için çevreye saygılı, etkililiği artan, güvenli kozmetik ürünleri sunabilmek.” dedi.
L’Oréal Global Araştırma & İnovasyon ve Teknoloji Başkanı Barbara Lavernos ise “Yeşil Bilim sayesinde bilimsel ve teknik zorlukların üstesinden gelebiliyoruz. Bu erdemli, döngüsel ekonomiye dayalı yaklaşım, gezegene saygılı güzelliğin hizmetinde kalite veya güvenlikten ödün vermeden yeni performans seviyelerine ulaşmamızı ve benzeri görülmemiş kozmetik faydaları keşfetmemizi sağlayacak.” şeklinde düşüncelerini paylaştı.
Her zamandakinden daha fazla şeffaf
L’Oréal, tüketicilerle bilgi paylaşımını ve diyaloğunu daha da iyileştirmek için şeffaflık taahhüdünü “Inside Our Products” web sitesi aracılığıyla sürdürüyor. Mart 2019’da açılan site, formüllerde kullanılan içerik maddeleri ve ürünlerinin bileşimi hakkında halktan gelen soruları yanıtlıyor.
Platform, listelenen yaklaşık 1.000 malzemeyi kapsıyor ve şu anda 45 ülkede ve Fransızca, İngilizce, Çince, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça ve Portekizce olmak üzere sekiz dilde ulaşılabiliyor. Bilimsel gelişmeler üzerine inşa edilen bu içerik; L’Oréal Paris, Garnier, La Roche-Posay, Maybelline, Redken, Essie, Kérastase, Yves Saint Laurent gibi önde gelen grup markalarının web sitelerinde aşamalı olarak yayınlanıyor.
“Gelecek için L’Oréal” programının bir parçası olarak kozmetik ürünlerin çevresel ve sosyal etkilerini vurgulayan bir bilgilendirme kampanyası da Haziran 2020’de başlatıldı. Girişim, Garnier ile birlikte dünya çapında uygulanıyor ve kademeli olarak tüm grup markalarını kapsaması hedefleniyor.
Mart 2021’de, yaklaşık 20 ülkede Facebook, Twitter, Instagram, LinkedIn ve YouTube gibi sosyal medya platformlarında “Inside Our Products” girişimi hakkında farkındalık yaratma amaçlı bir girişim düzenlenecek ve tüketicilere araştırmacılarla konuşma şansı sunulacak. Mart ayında faaliyete geçecek bu girişim için Ocak 2021’de Fransa’da bir pilot uygulama gerçekleştirildi ve internet kullanıcıları ile verimli fikir alışverişlerine fırsat sunuldu.
Tüketiciler ve çevre için sürekli güvenlik iyileştirmeleri
Ürünlerin güvenliği ve potansiyel çevresel etkisi, L’Oréal tarafından verilen taahhütlerin odak noktasında yer alıyor.
L’Oréal, ürün güvenliğini değerlendirmek için yeniden yapılandırılmış deri modelleri oluşturarak hayvanlar üzerinde yapılan testlerin yasadışı ilan edilmesinden 14 yıl önce, 1989 yılında ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmeyi bıraktı.
Yetkililerin 2014 yılında yerel olarak üretilen “işlevsel olmayan” kozmetikler için hayvan testlerine son verdiği Çin’de, bu alternatif yöntemlere ilişkin farkındalığı artırmak için önemli adımlar attı.
Bu yıl hükümet, kozmetik ürünlerinin ithalatlarını gerçekleştirirken İyi Üretim Uygulamaları’na uygunluğunu kanıtlayan bir sertifikaya tabi olarak hayvanlar üzerinde test edilmesi durumunu ortadan kaldırdı.
L’Oréal, formüllerinin çevresel profilini iyileştirmeye devam ediyor. 1995 yılında, ürünlerinin eko-sistemler (su ve toprak) ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisini ölçmek ve modellemek için bir araştırma laboratuvarı kurdu.
Gelecek İçin L’Oréal programının bir parçası olarak 2030 yılına kadar, bileşenlerinin %95’inin biyolojik kaynaklı olmasını, bol minerallerden veya döngüsel işlemlerden elde edilmesini ve formüllerinin %100’ünün çevre testi kullanılarak değerlendirilmesini, kıyı ve tatlı su eko-sistemlerinin çeşitliliğine zarar vermemelerini sağlamayı hedefliyor.