Son dönemde popüler hale gelen meydan okuma (challenge) akımları için çekilen fotoğraf ve videolarla iş yerleri ve evlerin konumunun deşifre edilmesi, kurbanlarını uzun süre dijital takibe alan hırsızların işlerini kolaylaştırıyor.
Koronavirüs salgını nedeniyle evde ve iş yerlerinde vakit geçirme sürelerinin artmasıyla sosyal medya kullanımının yükseldiğini belirten uzmanlar, paylaşılan özel bilgilerle kazanç sağlamak isteyen kötü niyetli kişilere dikkat edilmesi uyarısı yaptı.
Dijital Marka Stratejisti ve Yazılımcı Kalust Şalcıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, salgın nedeniyle vatandaşların evlerinde vakit geçirdiklerini, bu nedenle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda “patlama” yaşandığını anlattı.
İnsanların mecburi haller dışında sokağa çıkmamaları ve evden çalışmaya başlamasının sosyal medya platformlarında kanalı olmayan ya da mecraları aktif kullanmayanlarda “Gelecekte evde yaşamak zorunda kalırsam ben de bu mecralarda mutlaka olmalıyım” kaygısı yaşattığını ifade eden Şalcıoğlu, internet ve teknolojinin bilinçli kullanılması gerektiğini anımsattı.
Şalcıoğlu, geçen yıl sosyal medyayı kullananların akıllı telefon, tablet ve bilgisayarlarının konum servislerinin yüzde 91’inin açık olduğunun belirlendiğini kaydetti.
Akıllı cihazlarda konum servislerinin veri gizliliği için önemine dikkati çeken Şalcıoğlu, şunları kaydetti: “Facebook, Instagram ve Twitter gibi uygulamalar, kullanırken konum servisleri açık olsa bile fotoğraflarınızda yer alan bu bilgileri, paylaştığınız anda gizliyor. Fakat akıllı telefonlara ve bilgisayarlara yüklenen binlerce uygulamada bu bilgiler açık kalabiliyor. Fotoğraftan detay alabilen uygulamaları kullanan art niyetli kişiler fotoğrafınızın bağlantı linkinden koordinatlarınızı, fotoğrafın çekildiği tarih ve saati alarak, bunu ‘haritalar’ uygulamasına yapıştırabilir. Böylece sizin fotoğrafı çektiğiniz yeri yani evinizi, iş yerinizi hatta çocuğunuzun okulunu tam olarak bu haritada görebilir.”
Fotoğraftan kimlik ve konum tespit edilebilmesinin teknolojik açıdan mümkün olduğunu vurgulayan Şalcıoğlu, sosyal medyada paylaşılan fotoğrafların başkaları tarafından görsel arama motorlarına yüklenmesiyle sosyal medya profillerinin kolaylıkla tespit edilebildiğini belirtti.
Şalcıoğlu, çocukların sosyal medyaya yüklenen fotoğraflarda yer almasının sakıncalarına da dikkati çekerek, “Diyelim ki, sosyal medyada paylaşılan fotoğrafta yer alan bir çocuğa ait bilgiler hiçbir mecrada yok. Fakat gittiği okulun internet sitesinde bulunan bilgiler arama motorlarına kapatılmamışsa çocukların kimliği buradan bulunabiliyor. Fotoğraftan kimliği tespit edilemese bile okulun ya da paylaşım yapılan yerin bir logosu muhakkak var. Arama motorları genelde logodan çok kolay bir şekilde şirketi ya da okulu aratıp tespit edebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Dijital medya uzmanı Huzeyfe Erdinç ise sosyal medyada özel yaşamının dokunulmazlığının kişilerin kendi eliyle ortadan kaldırabildiğini söyledi.
Özel yaşam sınırlarının ihlal edilmesine izin veren uygulamaların bilinçsizce kullanıldığını kaydeden Erdinç, “Art niyetli insanlara, aleyhimize kullanılabilecek bilgileri sosyal medyadan veriyoruz. Bu bilgiler aslında içtenlikle yapılmış, çok masum paylaşımlar da olabilir ancak bu paylaşımlarla birlikte kayıtlara yıllarca sonra bile ulaşılabilmek mümkün.” dedi.
Erdinç, “veri hırsızlığı”, “kimlik hırsızlığı” ile “dijital kanallara sahte başvurunun” dünyada en yaygın 3 dolandırıcılık türü olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: “WordStream Internet Marketing’in yaptığı bir araştırmaya göre, dolandırıcılıklara maruz kalmanın en önemli sebebi bilinçsiz paylaşım. Araştırma, sosyal medya üzerinden dünyada yaklaşık 2 milyar kişinin bilgilerine rahatlıkla ulaşılabileceğini gösteriyor. Araştırmadan çıkan bir diğer çarpıcı sonuç ise, Facebook kullanıcılarının yüzde 23’ü gizlilik ayarlarını kullanmıyor ve yüzde 7’sinin sokak adına kadar ev adresini paylaşıyor olması. İnternetteki dev firma ve platformlar güvenlik konusunda hassas oluyorlar fakat gizlilik konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz. Çünkü bunlar bilgileri çoğunlukla kendi çıkarları için kullanıyorlar ve bu sayede büyüyorlar. Bu nedenle gördüklerimizin sadece buz dağının bir kısmı olduğunu bilerek hayatlarımıza devam etmeliyiz.”
Sosyal medyada hesabı olan vatandaşların konum servisleri gibi erişilebilirliği sınırlandırmaları gerektiğini vurgulayan Erdinç, sadece kendi istedikleri kişiler tarafından takip edilmesinin sağlamasıyla vatandaşların kendilerine güvenli alan oluşturabileceklerini bildirdi.
Tuvalet kağıdı sektirme
Erdinç, açılan tüm hesapların gizlilik ayarlarını kontrol etmenin önemine değinerek, “Kullandığınız uygulamalara, araçlara çok daha fazla dikkat etmenin ancak temel düzeyde gizlilik sağlayabileceğinizi de unutmayın. Evde zaman geçirdiğimiz şu günlerde karşımıza çıkan her platforma üye olmamalıyız. Buralara fotoğraf yüklememeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada popüler hale gelen meydan okuma (challenge) akımının kötü niyetli kişiler için önemli bir veri kaynağı olarak kullanılabileceğine dikkati çeken Erdinç, koronavirüs salgını nedeniyle evinde oturanların bu tür aktivitelere sıklıkla katıldığını ifade etti.
Erdinç, bugünlerde tuvalet kağıdı sektirme yarışlarının ön planda olduğunu vurgulayarak, “Video ve fotoğraflar kullanılan ‘challenge’ akımları için ev ve iş yerlerinizden attığınız her görsel içerik konumunuzu tespit etmeye davetiye çıkarıyor. Yüklenen video ve fotoğraflarda yer alan mekanların görünen manzarası, yer bildiren işaretler, konumu tespit etmeyi kolaylaştıran, dikkati çekici ve orijinal unsurlar hırsızların işlerini kolaylaştırabiliyor.” değerlendirmesini yaptı.
Erdinç, şunları kaydetti: “Örneğin boğaz manzaralı bir yerden çekilen fotoğraflardan evinizin hangi semtte yer aldığı kolaylıkla tahmin edilebiliyor. Günümüzün hırsızları gözlerine kestirdikleri kişiyi yakın dijital takibe alıyor. İlk konum tespitiyle beraber ev veya iş adresini rahatlıkla bulabiliyor. Uzun süreli takiple gün gün bilgileriniz depolanıyor. Teknolojik hırsızlar, ailenizin, komşunuzun, oturduğunuz sokağın hatta gittiğiniz bakkalın dahi birçok bilgisine ulaşılabiliyor. Dahasını da söylemek gerekirse hangi evde neler var, ne kadar güvenlik açığı mevcut olduğuna kadar her şey artık onların bilgisi altına giriyor. Bu işleri tamamen uzaktan yapabiliyorlar. Artık sizin günlük, haftalık ve aylık hareketlerinize hakim olan hırsızlar sizin tatile ya da aile ziyaretine gitmenizi bekliyorlar. Genellikle bahar ve yaz aylarında, insanların başka yerlere seyahat ettiği dönemlerde bu suçları işlemek için fırsat bekliyorlar.”