ABD’nin Minnesota eyaletine bağlı Minneapolis kentinde, geçen pazartesi 46 yaşındaki George Floyd’un adlı siyahinin 44 yaşındaki Derek Chauvin isimli polis tarafından gözaltı işlemi sırasında nefessiz bırakılarak öldürülmesinin ülkede yarattığı infial sürüyor. Cinayetin görüntülerinin sosyal medyada yayınlanması sonrası Minneapolis’te başlayan yağma olaylarına ilaveten kentteki bir polis merkezi de önceki gece göstericiler tarafından ateşe verildi.
‘EŞKIYALARA İZİN VERMEM’
ABD Başkanı Donald Trump, olaylar üzerine dün Twitter’dan yaptığı açıklamada Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey’e sert sözlerle yüklendi. Kentte, “lider eksikliği” olduğunu savunan Trump, “Ya çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey, elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip, işimi hallederim” ifadesini kullandı. Şiddet olaylarına karışan göstericilere de yüklenen Trump, “Bu eşkıyalar, George Floyd’un anısını kirletiyor ve ben bunun olmasına izin vermem. Az önce Minnesota Valisi Tim Walz ile konuştum ve ordunun her şekilde yanlarında olduğunu söyledi. Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir” dedi. Eyalette acil durum ilan eden Vali Walz da, bölgede polise yardımcı olmaları için Ulusal Muhafızları aktive ettiğini duyurmuştu.
Gün içinde yaptığı bir başka açıklamada ise Trump, George Floyd’un ailesiyle görüştüğünü söyledi.
EMNİYET BİNASI YAKILDI
Floyd’un hayatını kaybettiği 3’üncü bölgedeki polis merkezine giren göstericilerin binayı ateşe verdiği anlar da kameralara yansıdı. Polisin daha önce kurduğu barikatı aşan yüzlerce göstericinin binaya girdiği, polise ait materyalleri kendi aralarında dağıttığı ve daha sonra binayı ateşe verdiği anlar bazı sosyal medya hesapları tarafından canlı olarak yayınlandı. Bu sırada etrafta pozisyon alan polislerin, binlerce göstericinin bulunduğu kalabalığa yoğun şekilde göz yaşartıcı gaz ile müdahale ettiği görüldü.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI GELDİ
Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, şehirde tırmanan gerilim ve olayların ardından sokağa çıkma yasağı kararı alındığını duyurdu.Frey açıklamasında, yasağın cuma akşamı yerel saatle 20.00’den ertesi sabah 06.00’ya kadar süreceğini ve cumartesi gecesi de geçerli olacağını söyledi. Frey, karakolun yakılmasıyla ilgili “Tuğla ve harç insan yaşamı kadar önemli değildir. Bir binanın sembolize ettiği şey, yaşamdan, memurlarımızdan veya kamudan daha önemli değildir. Şehrimizde şu anda çok fazla öfke ve acı var, bunu anlıyorum. Son birkaç gecedir ve saattir yağmacılık anlamında gördüklerimiz ise kabul edilemez” açıklamasını yapmıştı.
PROTESTOLAR YAYILIYOR
Floyd’un polis şiddetiyle öldürülmesi üzerine ABD’nin çeşitli kentlerinde protesto gösterileri düzenlendi. Bazı gösterilerde polisle çatışma yaşandı. New York’ta yüzlerce kişinin katıldığı gösterilerde 40’ın üzerinde kişi gözaltına alındı. Ohio eyaletinin Columbus kentindeki gösteri şiddet olaylarına dönüştü. Şehirde 400 kadar gösterici polisle çatışmaya girdi ve şehrin ana caddelerindeki kavşakları saatlerce kapattı. ABD’nin Kentucky eyaletinde Louisville kentinde geçen mart ayında evinde polis tarafından öldürülen siyahi Breonna Taylor için adalet talebiyle önceki gece düzenlenen gösteri sırasında ateş açıldı. 1’i ağır en az 7 kişi yaralandı.
‘BU TWEET ŞİDDETİ YÜCELTİYOR’
ABD Başkanı Trump önceki gün, sosyal medya şirketlerinin paylaşımlardan hukuki olarak sorumlu tutulmasını öngören bir kararname imzaladı. Kararname Twitter’ın Trump’ın bir mesajına ‘teyit gerekiyor’ uyarısı koyması sonrasında geldi. Kararname sonrasında ise Twitter, bu kez Trump’ın Minneapolis tweet’ini ‘şiddeti yüceltiyor’ uyarısıyla sansürledi. Twitter personelinin Trump’ın tweet’ine uyarı koymadan önce şirket CEO’su Jack Dorsey’e de bilgi verdiği belirtildi. Gelişmelerin ardından Beyaz Saray resmi hesaplarından ise Twitter’dan konuyla ilgili gönderilen bir e-posta paylaşıldı. E-postada “Söz konusu içeriği inceledik ve kurallarımıza aykırı bir durum tespit etmedik” ifadesi yer aldı.
TRUMP’TAN DSÖ KARARI
ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile ilişkisini sonlandırdığını açıkladı. Çin’in dünyayı yanlış yönlendirmesi için DSÖ’ye baskı uyguladığını söyleyen Trump, “İhtiyaç duyulan reformları gerçekleştirmedikleri için bugün itibariyle DSÖ ile ilişkimizi sonlandırıyor ve buraya giden fonları bunu hakeden küresel acil sağlık ihtiyaçlarına yönlendiriyoruz” dedi. Hong-Kong’da yaşanan gelişmelere de değinen Trump, “Çin, ‘iki sistem, tek ülke’ formülünü, ‘tek ülke tek sistem’ olarak değiştirdi. Bu nedenle de, yönetimime Hong Kong’a verilen politik ayrıcalıkların kaldırılması talimatı veriyorum” diye konuştu.
CNN MUHABİRİNE CANLI YAYINDA GÖZALTI
ABD’de George Floyd’un polis tarafından öldürülmesinin ardından yaşanan olayları görüntüleyen CNN kanalının ekibi canlı yayında gözaltına alındı. Polisin eylemcilere müdahale ettiği Minneapolis’ten yayın yapan ekipteki siyahi muhabir Omar Jimenez haberi sunarken kelepçelenerek uzaklaştırıldı. Jimenez’in hemen ardından ekibin yapımcısı ve kameramanı da gözaltına alındı. Görüntüler sosyal medyada infial yarattı. Olayın ardından ABD basınında CNN’in tepe ismi Jeff Zucker’in Minnesota Valisi Tim Walz’ı aradığı, Vali’nin ise gözaltı işlemi nedeniyle özür dilediği belirtildi. ABD Başkanı Donald Trump’ın kendisine karşı yayın politikasına sahip olduğu gerekçesiyle CNN’i doğrudan hedef aldığı biliniyor.
O POLİS CİNAYETLE YARGILANACAK
ABD’nin Minneapolis kentinde siyahi George Floyd’un ensesine diziyle bastırarak nefessiz kalmasına yol açan polis memuru Derek Chauvi tutuklandı. Hennepin Bölgesi Başsavıcı Mike Freeman’ın düzenlediği basın toplantısında Chauvin’in üçüncü derece cinayet ve taksirle adam öldürmekle suçlandığı ifade edildi. Freeman, Chauvi’nin beraberindeki polis memurlarıyla ilgili de soruşturmanın sürdüğünü ve suçlamalar getirilebileceğini söylerken iddianameye göre Derek Chauvi’nin George Floyd’un boynuna toplamda 8 dakika 46 saniye baskı uyguladığı ve bunun 2 dakika 53 saniyesinde Floyd’un bilinçsiz olduğu bilgisi paylaşıldı. George Floyd’un ölümü üzerine başlayan protestolar sonrasında Derek Chauvin ve beraberindeki üç polis memurunun görevlerine son verilmişti.