Eraslan, yaptığı yazılı açıklamada, dünyada yoğun kullanılan Twitter’ın, son günlerde sosyal medya platformlarında dezenformasyonun yayılmasının önüne geçmek için çelişkili bulduğu bazı paylaşımların altına “bilgiyi doğrulama” etiketi eklediğini bildirdi.
Sosyal medyada yanlış bilginin yayılmasıyla mücadele için attığı bu önemli adımla Twitter’ın tüm dikkatleri de üzerine çektiğini belirten Eraslan, şöyle devam etti:
“Bilgi kirliliği, son dönemde sosyal medya platformlarındaki en büyük sorunlardan biri haline geldi. Bu bilgi kirliliğinin önüne geçebilmek için kullanıcılarda oluşturulması gereken teyit kültürünün yanı sıra büyük sosyal medya şirketlerine önemli sorumluluklar düşüyor. Uluslararası medyada da gündem olan, Twitter’ın, ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı bazı tweetlere bilgiyi doğrulama etiketi ekleyerek sansür uygulaması, Twitter ve Trump arasında başlayan savaşın fitilini ateşledi.”
“Trump, seçim zaferini sosyal medyaya borçlu”
Trump’ın “Sosyal medya platformlarına güçlü düzenlemeler uygulayacağız ya da bunları kapatacağız.” açıklamasını değerlendiren Eraslan, Trump’ın Twitter ile tartışmasının ardından, yeni sosyal medya kararnamesini imzaladığını anımsattı.
Eraslan, Trump’ın imzasıyla sosyal medya şirketlerinin faaliyetlerini düzenleyen İletişim Uygunluk Yasası’nda da birtakım değişikliklere gidildiğine değinerek, “Bu değişikliklere göre, platformlarda yapılan paylaşımlardan sorumlu olmayan sosyal medya şirketleri, artık paylaşılan içeriklerden de sorumlu olacak. Federal Ticaret Komisyonuna, online ortamda sansür veya taraflılık şikayetlerinin iletilebileceği sistemin ise önü açılacak.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası medyadaki genel kanıya göre, Trump’ın, ABD başkanlığını elde ettiği seçim zaferini sosyal medyaya borçlu olduğunu belirten Eraslan, şunları kaydetti:
“Twitter ve Trump arasındaki savaşa yaptığı açıklamayla dahil olan Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg, bu konuda Twitter’dan farklı bir politika izlediklerini söyleyerek, şirketlerin her şey konusunda gerçeğin yargıcı olmaması gerektiğini belirtti. Seçim döneminde Facebook üzerinden kampanyasını şekillendiren Trump’ın ‘dijital beyni’ Brad Parscale, dijital ekibini San Antonio’da kurmuş ve metin yazarları, yazılımcılar, web geliştiricileri ile veri analizcilerinden oluşan 100 personelle kampanyayı yürütmüştü. Kampanya, Facebook reklamlarında 2 milyon dolarlık yatırımla başlamış ve Trump’ın dijital ekibi toplamda 100 binden fazla farklı içerik üretmişti. Bu kampanyanın toplam maliyeti ise 70 milyon doları bulmuştu.”