Bu yöntemin Parkinson ve diyabet gibi hastalıklarda yeni tedavi yollarının geliştirilmesini de sağlayabileceği belirtiliyor.
Uzmanlar kırmızı ışığın, hücrelerin pilleri gibi işlev gören mitokondrileri canlandırdığını söylüyor.
Sonuçları The Journals of Gerontology adlı bilim dergisinde yayımlanan araştırma UCL (University College London) Oftalmololoji Ensititüsü tarafından yapıldı.
Konsepti denemek için yapılan pilot araştırmaya yaşları 28 ile 72 arasında değişen 12 erkek ve 12 kadın katıldı.
Gönüllülere 670 nanometre dalga boyunda kırmızı ışık yayan el fenerleri verildi.
Bu dalga boyunun, görülebilme spektrumun sonlarında, insan gözünün göremediği kızılötesi ışığın dalga boyunun hemen altında olduğu belirtiliyor.
Katılımcılar, her gün üç dakika kırmızı ışığa baktı
Gönüllüler iki hafta boyunca her gün üçer dakika kırmızı ışığa baktı.
Çalışmada düşük kontrastlı renkli harflere bakmaları istenen gönüllülerin koni fonksiyonları ölçüldü.
Ayrıca karanlıkta ışık sinyallerini seçmeleri istenen bu kişilerin gözlerinin çubuk hassasiyetine bakıldı.
Retinanın arka kısmında kırmızı, yeşil ve mavi renklere duyarlı olan koni hücreleri bulunuyor. Koni hücrelerinin arasında ışığa daha duyarlı ancak renk körü olan çubuk hücreleri yer alıyor.
Denemenin sonunda katılımcıların renkleri görme yeteneğinde -koni renk kontrastı hassasiyetinde- ortalama yüzde 14 oranında iyileşme görüldü.
40 yaşın üzerindeki gönüllülerde bu hassasiyetin yüzde 20 arttığı belirtildi.
Bu yaş grubunda, çubuk eşiğinde de yani düşük ışıkta görme yeteneğinde de önemli bir artış gözlendi.
Daha küçük yaştaki katılımcılarda da ilerleme görülmesine karşın bunun boyutlarının daha ileri yaştaki kişilerdeki kadar yüksek olmadığı belirtiliyor. Bu, daha genç insanların gözlerinin daha az zayıflamasına bağlanıyor.
Araştırmaya öncülük eden Prof. Glen Jeffrey, “Retina, vücudumuzda en hızlı yaşlanan organdır. Evrimsel açıdan bakınca insan ömrü hiçbir zaman 40 yaşın üzerine çıkmamıştır” dedi.
Uzmanlar şimdi çok daha uzun yaşayan insanların organlarının erken yaşlandığını ve bunları güçlendirecek yollar bulunması gerektiğini vurguluyor.
Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne göre 40 ve üzeri yaştaki kişilerde katarakt, diyabetik retinopati, glokom ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu gibi göz hastalıkları riski daha fazla.
Bu hastalıklar gençlerde de görülebiliyor ancak yaygınlığı yaşla birlikte artıyor.
Meyve sineklerinin ömrü uzadı
40 yaşı geçenlerin 2-4 yılda bir, 65 yaşın üzerindekilerin de 1-2 yılda bir gözlerine baktırmaları öneriliyor.
Daha önce meyve sinekleri ve fareler üzerinde yapılan çalışmalarda da kırmızı ışığın mitokondri fonksiyonunu geliştirdiği görülmüştü.
Örneğin 2015’teki bir çalışmada kızılötesine yakın ışığın meyve sineklerinde enerji üretimini hızlandırdığı, hayvanların hareket kabiliyetini artırdığı ve ömürlerini uzattığı belirlenmişti.
2017’de yapılan bir çalışmada da görülebilir kızılötesi sınırındaki kırmızı ışığın farelerin retina fonksiyonlarını yüzde 25 oranında güçlendirdiği sonucuna varılmıştı.
Prof Jeffrey, araştırmada kullandıkları kırmızı ışığın güvenli olduğunu deneye başlamadan önce bunları kendilerinde denediklerini söyledi.
Uzmanlar, bunun bir tedavi olarak onay alabilmesi için daha geniş kapsamlı araştırmalar yapılması gerektiğini vurguluyor.
Mitokondriyal yaşlanma teorisi, insanların ve hayvanların mitokondri ve mitokondriyal DNA’larında zamanla ortaya çıkan bozukluklar sonucu yaşlandığı varsayımına dayanıyor. Bu nedenle mitokondriyi canlandırmanın, yaşlanmayı zayıflatabileceği belirtiliyor.
İnsan vücudunda en yoğun mitokondri konsantrasyonu gözlerde bulunuyor.
Mitokondri, daha uzun dalga boyundaki ışıkları absorbe ediyor (soğuruyor). Bu nedenle çalışmada kızılötesine yakın ışığın tercih edildiği belirtiliyor.
Prof. Jeffrey, kırmızı ışığın Parkinson gibi yaşlanmayla ortaya çıkan bir dizi hastalıkta mitokondri fonksiyonlarını güçlendirebileceğini belirterek “Her hastalığın bir mitokondriyal açısı olabilir. Örneğin diyabette mitokondrilerimiz çok bozuktur” diyor.