Eraslan, yaptığı açıklamada, dünyada yaklaşık 4 milyar insanın iletişim biçimi olarak sosyal medyayı kullandığını belirterek bu alanda yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Sosyal medya ve dijital dünyanın, herkesin aklına geleni paylaştığı bir mecra olmaması gerektiğini vurgulayan Eraslan, şöyle devam etti:
“Bu mecrada hukuki düzenlemeyi destekliyorum. Türkiye’de sosyal medyada bir pazar payı var. Ülkemiz dijital reklam konusunda dünyada 35’inci sırada yer alıyor. Türkiye’de insanlar gününün 2 saat 57 dakikasını sosyal medyada geçiriyor. Türkiye’ye sosyal medya konusunda iyi bir pazar. Sosyal medya şirketlerinin Türkiye’de temsilci açması şart. Reklam vergisi ödememek, hukuki sorumluluk almamak, olası cezai müeyyidelerden kurtulmak ve tüm kontrolü kendi uhdesinde tutmak isteyen sosyal medya şirketleri Türkiye’de temsilcilik açmak istemiyor. Youtube ve Facebook’un Türkiye’de temsilciliği olmasına rağmen Twitter’ın yok.”
Eraslan, Meclis’e sunulmak üzere sosyal medya yasa teklifi hazırlandığını hatırlattı.
Teklifle öngörülen düzenlemelere değinen Eraslan, “Günlük erişimi 1 milyon olan her sosyal medya uygulamasının temsilciliği açılması teklif ediliyor. Cezalar öngörülüyor. Bant genişliğinin daraltılması öngörülüyor. Bu sosyal medya sağlayıcıları için önemli bir yaptırımdır. Türkiye’de 5 milyon lira gibi bir para cezası öngörülüyor. Şikayetlerin tamamı belgelenerek platformun verdiği olumlu ya da olumsuz dönüşler gerekçeleriyle şikayet sahibine ve etkilenen kullanıcıya bildirilecek. Ayrıca tüm verilerin Türkiye’de kalması önemli.” diye konuştu.
“Küçük yaşta verilecek dijital kültür davranışa dönüşür”
Prof. Dr. Eraslan, “sosyal medya sağlayıcıları” ve “sosyal medya kullanıcıları” ayrımının yapılmasının önemli olduğunu dile getirdi.
Kullanıcılara yönelik 2008’de yasal düzenleme yapıldığını anımsatan Eraslan, şunları kaydetti:
“Sosyal medya kullanıcılarına dönük yeni bir düzenleme gerekiyor. Sosyal medyadaki hakaret, küfür, cebir, şantaj gibi konulara dikkat edilmelidir. Bu yüzden sosyal medya etiği ve hukuku çok önemli. Okul öncesinden üniversiteye kadar Milli Eğitim Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının sosyal medya kullanımı konusunda topyekun bir eğitim sistemi hazırlaması gerekiyor. Okullarda sosyal medya hukuku, dijital güvenlik, sosyal medya etiği gibi derslerin çok erken yaşlarda verilmesi gerekiyor. Z kuşağı ve alfa kuşağı denilen dijital yerli grubu. Onlar dijital mecrada eğitim alıyor. Küçük yaşta verilecek dijital kültür rahatlıkla davranışa dönüşebilir.”
