Trekkingci ve araştırmacı Kate Clow tarafından 1999 yılında rotaları belirlenerek yürüyüşe açılan ve güneyin en uzun rotası olarak bilinen Likya Yolu, 2020 yaz döneminde yürüyüşçülerle buluşacak. Yol, Muğla’nın Ovacık bölgesinden başlayıp, Antalya’nın Geyikbayırı Mahallesi’nde sona eriyor. Antik Likya’nın kıyıları ve dağlarının güzelliğiyle konuklarını kendisine hayran bırakan 555 kilometrelik Likya Yolu, Türkiye’nin ilk uzun yürüyüş rotası özelliğini taşıyor. 20’den fazla parkuru olan Likya Yolu’nu başlangıcından sonuna kadar tamamlamak isteyen yürüyüşçüler, 27-28 günde tamamlayabiliyor.
‘KAYBOLMAMAK İÇİN TAŞLAR KIRMIZI VE BEYAZA BOYANDI’
555 kilometrelik Likya Yolu’na gelip yürüyüp, gezmek ve kamp yapmak isteyenlerin yürüyüş yolunda kaybolmaması için taşlara ‘kırmızı ve beyaz’ renklerde boyama yapıldı. Ayrıca daha önce yola giden yürüyüşçüler, doğaseverler ve kampçılar tarafından, uygun noktalara ‘baba’ diye tabir edilen taşlar ve odun parçaları konuluyor.
‘BU YOLLAR AVRUPA’DA YOK’
Hem Türk hem de İngiliz vatandaşı Kate Clow, 30 yıl önce Türkiye’ye geldiğinde eski patika yolları gördüğünü ifade etti. Clow, “Eski patika yolları görünce çok şaşırdım ve çok sevdim. Avrupa’da öyle bir şey yok. O yüzden bu yolları keşfetmeye başladım. Eski haritalar arıyordum ve bulduğum patika yollarda tek başıma yürüyordum. En son da Fethiye’den başlayıp Antalya’ya kadar devam eden Likya Yolu’nu keşfettim. Bu yolu araştırırken bir ödül aldım. Sonrasında ise tüm araştırmalarımı yaparak kitap yazdım” dedi.
‘İLK 5 SENE YABANCILAR GELDİ’
Yol bulunduktan sonra ilk 5 sene içinde sadece yabancıların geldiğine dikkat çeken Clow, “Türkler yürümeyi sevmiyordu, o yüzden ilk 5 yıl yabancılar geldi. Onlar da gruplar halinde ve rehberlerle gelmeye başladı. Yol kenarlarında çobanlar var. Ayrıca Likya Yolu’nda taşlar üzerinde kırmızı ve beyaz işaretler var. O nedenle yürüyüşçüler ve doğaseverlerin kaybolma şansı yok” diye konuştu.
‘ÇOK ÖZEL BİR YOL’
Likya Yolu’nun tarihi açıdan çok önemli olduğunu kaydeden Clow, denize kıyısı olmasının da avantaj olduğunu söyleyerek, “Bu yolda tarih açısından herşey var. Denize kıyısı bile var. O nedenle bu yolu çok seviyorlar. Her yürüyüş yolu deniz kenarında değil, denize kenarı olması dolayısıyla çok özel bir yol” dedi.
‘LİKYA YOLU’NDA DEĞİLDİM, YENİ YOL KEŞFEDERKEN KAYBOLDUM’
Geçen günlerde Likya Yolu’nda kaybolmasıyla ilgili de konuşan Kate Clow, “Ben o zaman Likya Yolu üzerinde değildim. Başka bir yol keşfetmeye çalışıyordum. O zaman kaybolmuştum. Kaybolduğum gün çok sıcak bir gündü. Arkadaşlarımdan da biraz ayrılarak aşağı taraflara inmiştim. Kaybolunca suyum da az olduğu için olduğum yerde beklemeye karar verdim. Sonra da arkadaşlarımdan yardım istedim ve o şekilde bulundum” diye konuştu.
‘YOLUN TAMAMLANMASI 27-28 GÜN SÜRÜYOR’
Devletin Likya Yolu’nu koruması gerektiğini kaydeden Clow, “Likya Yolu’nda başlangıç olarak tek yol var. Aşağı yukarı bu yol 500 kilometrenin üzerinde. Yürüyerek de 27-28 gün sürüyor” dedi. Kültür Rotaları Derneği Saha Koordinatörü Berhat Onat Alan, amaçlarının yürüyüş yolundaki işaretleri yenilemek olduğunu söyledi. Alan, “Yürüyüşçülerin güvenli hareket edebilmeleri için ilk olarak rehber kitabı almaları gerekiyor. Sonrasında haritalar, cep telefonu uygulamaları ve aplikasyonlar var. O sayede nerede olduklarını rahatlıkla anlayabilirler. Ayrıca yürüyüş yollarında işaretler koyuyoruz. O işaretlerle rahatlıkla seyahat edebilirler” dedi.