Guardian gazetesinin ‘Scientific Reports’ adlı dergide yayımlanan küresel araştırmaya dayandırdığı habere göre, sera gazı emisyonunda kısmen düşüşler yaşanabilecek olsa da, insanların etkisi, kasırgaların artışı ve denizlerin kabarmasıyla sel ve taşkınlar daha sık görülebilecek.
En kötü ihtimal olarak, sera gazı emisyonunun artması ve deniz seviyesinin yükselmesine adapte olmak durumunda kalan kıyılarda, küresel gayri safi hasılanın yaklaşık %20’sine denk gelen, 14.2 trilyon dolarlık varlıkların bu yüzyılın sonuna kadar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor.
Küresel ısınmanın neden olduğu deniz seviyesinin yükselmesi okyanuslara uzanıyor ve buzulların erimesine neden oluyor.
Bu, bu yüzyılın sonuna kadar, normalde 100 yılda bir görülen sellerin, 10 yılda bir görülebileceği anlamına geliyor. Bu da, dünya nüfusunun % 4’ünün sel ve taşkınlardan etkilenecek olması demek.
Araştırmada sel ve taşkınlar açısından en riskli görülen bölgeler de şöyle sıralanıyor: Güneydoğu Çin, Avustralya’nın kuzeyi, Bangladeş, Batı Bengal, Hindistan’da Gujarat.
ABD’de Kuzey Carolina, Virginia, Maryland, Britanya, Fransa’nın kuzeyi ve Almanya’nın kuzeyi de riskli alanlardan sayılıyor.
Ama araştırmaya göre, küresel ısınmayı bu yüzyılın sonuna kadar 2C derecenin altında tutması beklenen sera gazı emisyonu seviyesinin korunması durumunda bile, deniz seviyesinin yükselmesi ve kasırgaların artması riski devam edecek.
‘Uyum sağlayıp, önlemler almak gerekiyor’
Raporun yazarlarından Melbourne Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Ian Young, Guardian gazetesine şu yorumu yaptı:
“Kesinlikle sera gazı emisyonunu hafifletmemiz gerekiyor ama bu sorunu çözmeyecek.
“Deniz seviyesi her halükarda yükselecek, bugün emisyonu düşürsek bile deniz seviyesi yükselmeye devam edecek çünkü buzullar yüzlerce yıl erimeye devam edecek.”
“Sel altında kalan çok büyük alanlar var, alt yapı ve dolayısıyla ekonomi üzerinde de büyük etkisi oluyor.
“Sera gazı emisyonunu hafifletmenin çok büyük etkisi yok. Bu duruma ayak uydurmamız lazım. Ya ağır mühendislik çözümlerine bakmalıyız ya da planlı çekilmelere, nüfusları taşımaya odaklanmalıyız. Bu oldukça zor. Ya da kıyılarda doğa temelli savunma sistemleri olacak.”
Melbourne Üniversitesi baş araştırmacılarından Ebru Kirezci de “Deniz seviyesinin yükselmesine ve iklim değişikliğine uyum sağlamalıyız” dedi ve şu tavsiyelerde bulundu:
“Bundan tek çıkış yolu uyum sağlamak. Deniz duvarlar, bentler inşa etme, hava tahminleri, uyarı sistemleri veya kıyılardan çekilme, kıyılarda yaşayanların daha güvenli bölgelere taşınması gibi riski hafifletecek stratejileri benimsememiz gerekiyor.”
Rapora göre bugün dünya genelinde yaklaşık 148 milyon kişi sel ve taşkınlara maruz kalıyor.