Keiko Ogura, Japonya’nın Hiroşima kentine atom bombası atıldığında sekiz yaşındaydı. Babası, “içimde kötü bir his var” diyerek kızını o gün okula göndermediği için şehrin biraz dışındaki evlerinde hayatta kaldı. Patlamada ilk etapta 60 binden fazla insan ölürken, radyasyonun etkileriyle yıl sonuna kadar yaklaşık 140 bin kişi hayatını kaybetti.
Ogura, Hiroşima felaketinden kurtulup bugün hayatta olan 160 kişiden biri. Ogura, Hürriyet’e verdiği röportajda şunları söyledi:
VÜCUTLARI YANIK İÇİNDEYDİ
“Evimizin yanındaki yoldaydım. Önce ani bir ışık parlaması gördüm, her yer bembeyaz oldu, yere düştüm. Gözlerimi açtığımda her yer karanlıktı. Gece olduğunu sandım. Evimiz tepenin ardında olduğu için kurtulmuştuk. Ama şehir merkezi yanıyordu. Kıyafetleri yanmakta olan insanların derileri soyulmuştu. Kapkara bir yağmur yağmaya başladı. Üstümün kirlendiğini ve eve girdiğimi hatırlıyorum. Bu radyoaktif serpintiydi. Nehirler yüzen cesetlerle doluydu.
İlk başlarda kendim hakkında konuşmak konusunda isteksizdim. Çünkü bombadan hemen sonra bir tür ayrımcılık başladı. İnsanlar radyasyon etkisi korkusu yüzünden bombadan kurtulanlarla evlenmekte tereddüt ettiler. Oğlum bile arkadaşlarına Hiroşima’dan kurtulduğumu anlatmamıştı. Ciddi travmalarım oldu. Yaralılara su vermememiz gerekiyordu ama bilmiyordum. Su verdiğim iki kişi gözümün önünde öldü. Yıllarca kendimi suçladım.”
ABD’nin 6 Ağustos 1945’te Japonya’nın Hiroşima kentine attığı bombanın kurbanları, törenlerle anıldı. ‘Atom Bombası Kubbesi’nin önünde de anmalar vardı.