Prof. Dr. İlber Ortaylı, gençlere yönelik mesajında “Dışarıya göçmeyin. Vatanınızda kalın, Türkiye’de kalıp işleri düzeltmeye katkıda bulunun” dedi.
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gazeteci Murat Yetkin’e açıklamalarda bulundu.
Yetkin, İlber Ortaylı ile yaptıkları görüşmeyi şöyle özetledi:
“Milli bayram karşıtlığının karşısındayım”
Programın başında İlber Hoca’nın bayramını kutlayınca şöyle bir gözlemini aktardı. İnsanların sokaklarda birbirlerinin ulusal bayramlarını da kutladığı tek şehir olarak İzmir kalmıştı. Bu belki de İzmir’in işgalden en çok çeken şehir olmasındandı. Bu yüzden İzmir’i, İzmirlileri özellikle sevdiğini söyledi.
Son dönemde, özellikle AK Parti iktidarlarının ilerleyen yıllarında ulusal bayramların kutlanmasının ikinci plana atılmasından da söz ettik. Ortaylı “ihmal” sözcüğüyle tanımladı. “Milli bayram karşıtlığının karşısındayım” dedi, ulusal bayramlara karşı ihmalkâr tutumu “protesto ettiğini” söyledi.
19 Mayıs, “çıkışın” bayramıydı, 23 Nisan Meclis’in kuruluşunun, 30 Ağustos “ordu bayramıdır” dedi, zaferin ve 29 Ekim Cumhuriyetin, “kuruluşun”. Dünyanın her ülkesinde bu önemde günler bayram sayılı ve kutlanırdı.
“Bu bayramlar kutlanacak, kutlanması lazım” mesajı sadece gençlere değil, ama özellikle gençlere yönelikti. “Törenler yapılacak” dedi, törenler daha cazip hale getirilmeliydi ama yapılmalıydı.
Cumhuriyet değerlerinden, söz ettik. Laiklik, kadın ve erkeğin hukuk önünde eşitliği, parlamenter sistem, reformlar… Medeni Kanun’un önemi üzerinde özellikle durdu; asıl meselenin o olduğundan ama artık bundan geri dönülemeyeceğini vurguladı. Cumhuriyeti “90 yıllık reklam arası gibi” görenlerin yanıldığını, geriye dönüşün olamayacağını söyledi. Harf reformu üzerinde durdu. Arap harflerinden Latin harflerine geçişi hâlâ sindiremeyenlerin “Eski metinleri okuyamıyoruz” yakınmasını eleştirdi. “Eskiler de eskileri okuyamıyordu” sözlerini özellikle not ettim.
“Kasabalı zihniyet, Türkiye’nin yolunu aydınlatamaz”
Ortaylı, günümüzde ülkeye verilen en büyük zararlardan birisinin, hatta çevreye verilen en büyük zararın da “köylülüğün yok edilmesi” olduğunu söyledi. Böylelikle tarımın, tarımsal üretimin ve hayvancılığın zarar gördüğünden, şehirlere hızlı göçün ise şehirleşme ve şehir kültürünün değil “kasaba zihniyetinin”, bir kasabalı kültürün egemenliğini getirdiğini söyledi.“Kasabalı zihniyet, Türkiye’nin yolunu aydınlatamaz” dedi.
İlber Hoca, “yeni nesile”, geçlere çok güveniyor. Çoğu aydının aksine, bu konuda iyimserlik içinde.
Ancak gençlere önemli bir öğüdü de var.
“Dışarıya göçmeyin”, diyor. Türkiye’deki zorluklarda yılıp ABD’ye Avrupa’ya gidenlerin çoğunun aradığını bulamadıkları dışında, başka bir boyutu vurgulayarak söylüyor bunu.
“Vatanınızda kalın, Türkiye’de kalıp işleri düzeltmeye katkıda bulunun” diyor. Sanırım bu 19 Mayıs gününde gençlere, özellikle eğitimli gençlere verilecek en önemli öğüt, bu ülkede kalıp “işlerin düzelmesine katkıda bulunmak” öğüdü.