A Milli Futbol Takımı’nın Sivas’ta ilk kez maç oynayacağını, bunun için de maçın oynanacağı tarihle ilgili de anlamlı bir karşılaşma olacağını belirten Şenol Güneş, “Biz 2020 yılının ilk resmi maçını oynayacağız. Uzun bir aradan sonra Kasım ayından sonra Mart ve Haziran aylarında maçlarımızı yapamadık. Şimdi 3 Eylül’de yeniden başlıyoruz. 2020’nin ilk milli maçını oynarken ilk kez resmi maç oynayacağız. Benim için de Sırbistan ve Macaristan maçı teknik direktör olarak rakiplere karşı oynayacağım ilk maçlar olacak. Ama tabii maçlara gelmeden önce maalesef, ülkemizde Mart’tan itibaren dünyayı olumsuz olarak etkileyen bir pandemi olayı, koronavirüs vakası yaşıyoruz. Bu çok üzüntü verici bir durum, ayrıca devam ediyor. Zaman zaman bu savaşı iyi kazandığımızı düşünüyorduk, özellikle Mayıs ayında çok daha iyi duruma gelmiştik. Ama şimdi yine artarak devam ediyor. Bu tabii insan hayatını etkiliyor, dolayısıyla ekonomiyi, sporu, hayatını her şeyi etkiliyor. Şu anda önce pandemi sonra işlere bakıyoruz. Burada kampa girdiğimizde bütün dikkatimizi ön plana çıkararak restoranı, oturduğumuz, çalıştığımız yerleri. dizayn etmeye çalışıyoruz. Gelen oyunculara ne yapması gerektiğini, daha önce yapılan testleri yeniden yaparak kontrol altına almaya çalışıyoruz. Riskleri azaltmaya çalışıyoruz. O konuda özellikle sağlık çalışanlarına çok teşekkür ediyoruz. Maalesef can kayıplarımız da var. Doktorlarımız, hemşirelerimiz… Çünkü onlar bu savaşın ön saflarındalar, insan sağlığını iyi yapabilmek için olağanüstü çalışıyorlar. Ölen bütün sağlıkçılara Allah’tan rahmet diliyorum. Kalanlara da sabır, mücadele ve sağlık diliyorum. Çünkü onlar için de hayat devam ediyor ve yeni hayatlar kurtarmak için uğraşıyorlar. Türkiye için de büyük bir handikap. Hem sosyal yaşamı hem ekonomik hayat, hem de dünyayı etkiliyor. İnşallah bir an evvel çözümü bulunur ve bu hastalık geride kalır. Ona bağlı olarak da geçen yaz Haziran ayında Avrupa Şampiyonası finallerine gidemedik. Çünkü pandemi çıkmıştı. Mart ayında da yine müsabakalar vardı, onları da yapamadık. Şimdi bu kampta düşündüğümüz bazı oyuncular vardı, Mart ayında görmemiz gereken ama onları göremedik. Ama şimdi direkt olarak Uluslar Ligi’ndeki Macaristan ve Sırbistan maçlarıyla yarışa gireceğiz. Bugün itibariyle toplanan oyuncularımız var. Burak, Yusuf Yazıcı, Zeki gelecek. Onlar maçlarını oynadı, bitti. 1-0 kazandılar onlar da. Onun dışında tüm oyuncular burada. Kampımız başlayacak. 31 Ağustos ve 1 Eylül’de buradayız. 2 Eylül’de Sivas’a gideceğiz ve ertesi gün Macaristan maçını oynayacağız. Temennimiz oydu ki Mayıs ayındaki görüntü de bunu göstermişti. Bu aylarda pandemide çok daha mesafe alacaktık. Seyircili müsabaka oynamayı düşünüyorduk. Anlam itibariyle de 4 Eylül’deki Sivas Kongresi’nin bir gün öncesinde müsabakayı yapacaktık. Ama maalesef seyircisiz oynamak zorunda kaldık. İlk defa Sivas’ta A Milli Takım maç oynanacak. Taraftarların gelmesini istiyorduk. Onlarla bütünleşmek istiyorduk. Aldığımız karardan geri dönmedik. Şu anda maalesef seyircisiz oynamak durumundayız” diye konuştu.
“MORALLİ VE İYİ BAŞLAMAK İSTİYORUZ”
Grupta yer alan 4 takımın da yarışın içinde olacağını, ancak arzularının grubu 1’inci sırada bitirmek olduğuna dikkat çeken Güneş, “Rakibimiz Macaristan, FIFA sıralamasında 52’nci ama ekolü olan bir ülke. Onlar da Avrupa Şampiyonası’na katılabilmek için play-off oynayacaklar. Diğer rakibimiz Sırbistan da Norveç ile oynayacaklar. Şu anda grubumuzdaki her iki takımın da Avrupa Şampiyonası’na katılma şansları devam ediyor. Play-off maçları oynayacaklar. Macaristan’da da iyi oyuncular var. Sırbistan’da daha da iyi ve yetenekli oyuncular var. Onun için güzel maç olacağını bekliyorum Baktığınız zaman futbol oynayan ülkeler. Zaten başından itibaren Rusya’da bu konuda daha disiplinli, takım oyununu iyi oynayan bir ülke. 4 takımın çekişeceği bir yarışma olacak. Beklentimiz, arzumuz 1’inci olabilmek. Çünkü bu yoldan da Dünya Kupası’na katılma şansı doğabiliyor. Ama şöyle bir belirsizliğimiz var. Ne kendi oyuncularımızla ilgili ne de rakiplerle ilgili net cevaplar veremiyorum. Az önce de söylediğim gibi uzun süre ayrı kaldık. Liglerin geç başlayanı, erken başlayanı var. Hazır olan var, olmayan var. Pandemiden çok etkilenen, az etkilenen oyuncular var. Macaristan Ligi, 3 haftadır oynanıyor. Onlar bizden öndeler. Rusya Ligi’nde oyuncular oynuyor. Bizde sadece Fransa Ligi’nde olan arkadaşlar var. Yusuf sonradan girdi. Burak ve Zeki 11’de oynadı. Bunların durumlarına bakarak karar vereceğiz. İdmana çıkan, transferi olan oyuncu arkadaşlarımız var. Kulüplerinden ayrılmış olan, yeni kulüplerine gidenler var. Sezonu geç bitiren Başakşehir, Trabzonspor, Alanyaspor gibi takımlar var. Bunun yanında daha erken bitirenler var. Oyuncularımızın performanslarında dalgalanma yaşayabiliriz. O yüzden zorluklar var. Şu 2 maçı atlamak istiyoruz. Sonrasında Rusya maçı final olur diye düşünüyoruz. Macaristan ve Sırbistan maçında sonra Ekim ayında Rusya ile önce deplasmanda, sonra kendi sahamızda oynayacağız. Bu 4 maç çok şeyi gösterebilir. Moralli, iyi başlamak istiyoruz. Oyuncu arkadaşlarımızın genel bir oyun yapısı, birlikteliği var. O kadroyu bozmadan yapmaya çalıştık. Birkaç tane arkadaş vardı; izlediğimiz, takip ettiğimiz. Onları Mart ayında değerlendiremedik. Bir kısmını şimdi aldık, bir kısmını alamadık” şeklinde konuştu.
“FERDİ KARARINI HENÜZ NETLEŞTİRMEDİ”
Fenerbahçeli Ferdi Kadıoğlu’nun kararını henüz netleştirmediğini söyleyen Şenol Güneş, “Alınamayan iki oyuncu var, işlem olarak yetişemeyen. Bir de karar olarak geç kaldığımız bir oyuncu yani alınması geç olan bir oyuncu var. Bunlar Fenerbahçe’den Ferdi ve Sinan Gümüş. Sinan Gümüş; iki pasaportlu olduğu için hakkını kaybetmeden alabilmek için önce evet demesi, sonra işlem yapılması gerekiyor. Bu maça yetişmedi, daha sonra yetişirse değerlendireceğiz. Ferdi, o konuda henüz kararını netleştirmedi. Daha önceden karar vermiş olsaydı, evet dedikten sonra imza atacak, evraklar hazırlanıp FIFA’ya gidecekti. Dolayısıyla o süre şu anda yetişmiyor. Bundan sonrası için bir karar verip işleme koyarsak o zaman değerlendiririz” dedi.
“SON MAÇTA OĞUZHAN’I BEĞENDİM”
Beşiktaş’ın PAOK ile oynadığı karşılaşmanın ikinci yarısında oyuna giren Oğuzhan Özyakup’un performansını beğendiğini belirten Güneş, “Sakat olan oyuncularımız var. Daha önce bizle beraber olup, sakatlığı olan, bizle beraber olup daha sonra ayrılan oyuncular var. Mesela son müsabakada Beşiktaş’tan Oğuzhan’ı beğendim. Dorukhan, ilk defa süresi kısa da olsa resmi maçta oynayarak yeniden başlamış, dönüş yapmış oldu. Abdülkadir burnundan ameliyat olduğu için bizimle olamadı. Onun dışında Cenk’in sakatlığı var ama kampta bulunacak. Onun da Kasım ayını bulabilir. Düşündüğümüz oyuncular var ama elimizdeki oyuncular da var. Daha önce mevcut kadro içerisinde ve yeni kattıklarımızla değerlendirerek bir 11 ile çıkacağız. Bir görelim değerlendirelim” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ PASAPORTU OLAN BÜTÜN OYUNCULARI TARAMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Aday kadronun açıklanmasının ardından Galatasaray’dan 1 oyuncu alınması, Beşiktaş’tan ise hiç kimseyi kadroya davet etmemesi konusuna da değinen Güneş, “Yani bunlar konuşulabilir. Eleştiri olabilir. Eleştiri yapana kızmam, eğer hata yapmışsam kendime kızarım. Sayısal olarak kimden ne kadar aldığımla ilgili sorunlar var. Biz Türkiye Cumhuriyeti pasaportu olan bütün oyuncuları taramaya çalışıyoruz. Her oyuncunun bu takıma girme hakkı var. Yeter ki biz tercih edelim. Birçok takımda yabancı oyuncular daha fazla, yerli oyuncular az. Aynı mevkide fazla oyuncu olduğu zaman almıyoruz. Takımı yeniliyoruz, onları görüyoruz. Kriterlerimiz çok daha fazla. Genel eleştiriyi şöyle yaparlarsa daha iyi. Şu oyuncuyu ben düşünüyorum, bir bakın diye. Bakarım, ama benden niye oyuncu almadınız? Öyle bir kulüpten oyuncu alacaksınız diye bir kural yok. Geçmişte bir takımdan çok fazla aldığımız oyuncular vardı, o zaman da neden fazla aldın deniyordu. Bunlar konuşulacak şeyler, normaldir. Önemli olan bize yararlı olduğunu gördükleri, bak şu oyuncu var size de şu mevkide lazım derlerse dikkate alırım. Ama genel ifadeyle, niye almadın. Ben veya ekibim kimseyi severek, sevmeyerek almıyoruz. İhtiyacımız olan oyuncuyu alırız. Yine alacağız. Belki bugün aldıklarımızı yarın almayacağız. Onları hep zaman gösterecek. İfadeler biraz boşlukta kalıyor. Bizden birini neden almadınız? Sizden birisi kim mesela. Neden alacağımızın kriterini koyun. Ben kendime göre cevap veririm. Şunu şöyle düşündüm diyebilirim. O tip oyuncularda var. Bizim takıma gelmiş, başarılı olmuş. Ama şu anda onun yerinde başka oyuncu var. Onu alıp bekletmek yerine, başka bir oyuncuyu bekletiyorum. Şu anda bunu konuşmaya gerek yok” dedi.
“TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI PLATFORMDA ALACAĞI BAŞARILAR HEM DEĞER HEM DE MORAL OLARAK BİZİ YUKARI ÇIKARTACAKTIR”
Milli takımla birlikte uluslararası platformda yakalanacak başarılarla birlikte altyapıdaki yapılanmayı daha kolaylaştıracağının altını çizen Güneş, şu ifadeleri kullandı:
“Parçadan gidersek sorunu çözmeyiz. Bütün her zaman parçadan büyüktür. Ama bütünün parçaları da önemlidir. O da nedir mesela. Yabancı sorunu, altyapı, rezerv ligi, sayarak çoğaltabilirsiniz. Kulübün ekonomisi, antrenör eğitimi. Bunların hepsi konu başlıkları. Ben bunların hepsine girmek istemiyorum. Bunlarla ilgili çok hazırlık yaptık. Şu anda uygulanabileceğini görmediğim için hiç onlara girmiyorum. Şu anda bizim yapacağımız şey milli takımın uluslararası alanda başarısı. Türkiye’nin de beklentisi bu. Bizim diğer alanda krizlerimiz var, kulüplerimizin ekonomik sıkıntıları var. Kulüplerin hepsinde ekonomiden kaynaklı bir şikayet, beklenti var. Peki parayı nereden alacaksınız? Ürettiğinizin karşılığını alacaksınız. Ne üretiyorsunuz? Yok işte televizyondan alacağız, hasılattan alacağız, sponsorlardan alacağız. Olmadığı zaman ürettiğinizi satarsanız da alırsınız. Bu sıkıntı olunca giderek tehlike büyüyor. Bizim için de kulüpler için de olmazsa olmaz, kaynağına inip oyuncu üretmek zorundayız. Ürettiğimiz oyuncu yeterli değilse, yabancı oyuncu almaya saygı duyarım. Ama seçimi de iyi yapmak kaydıyla. Sık sık oyuncu almak, fazla oyuncu alıp oradan zarar etmek yanlış politikadır. Yabancı oyuncu şu kadar olsun, bu kadar olsun, sınırsız olsun değil. Ben kendi oyuncumu üretecek ve oynatacak imkan vermeliyim, bu haksızlık olsun diye yabancıyı kısarak değil, böyle bir politika yapmadığım zaman bunun sürdürülebilir olmadığını görüyorum. Şu anda sürdürülemeyecek bir duruma geldik. Neden? Biz hep yabancı oyuncu sayısını çoğalttık. Kulüplerin ekonomisi kötüye gidiyor, uluslararası başarımız sıkıntıya gidiyor. Eğer bugünkü durum buysa, bunu dikkate alıp tartışalım. Bu tartışmanın içinde genç takımda oyuncu üretemedik, eğiticilerimiz eksik kaldı, yabancı oyuncu fazla, B ligidir. Hepsini konuşuruz o zaman. Yani bir takım kriterleri konuşarak koyalım. Konuşmadan yaparsak saçma oluyor, mantıksızlık geliyor. Yerli oyuncular çok pahalı oluyor. Neden pahalı oluyor. Ben bakıyorum Türkiye’de şu anda en değerli oyuncu kim piyasada gördüğümüz, milli takıma da aldığımız Mert Hakan var. Türkiye’de son yılda yapılan transfer. Onun maliyetine bakalım, aldığımız bir yabancının maliyetine bakalım. Geçmişte böyle hata yaptı, o hatayı yapmayalım, bu ayrı bir konu. Hata yapacaksak yerli, yabancı fark etmez. Kaldı ki Türk oyuncularla, Türk parasıyla anlaşıyorsun, dövizle anlaşmıyorsun. Ben niye onu aldın, almadın da değilim. Siz az üretirseniz onların fiyatı da yükselir. Sizde oyuncu olmazsa, dışarı gittiğiniz zaman oyuncu gelirken sizden neden yüksek para istiyor. Kendi kriterlerini koyuyor. O paralar size büyük maliyet getirip, hem borcunuzu büyütüyor hem de ceza almanıza sebep oluyor. Birçok oyuncunun FIFA’ya başvurduğunu, birçok kulübünde ceza almamak için uğraştığını biliyoruz. Ama bu hiç yabancı olmasın, yabancı yasak olsun değil. Yabancı alırken dikkatli alalım. Bu şuna benzer. Benim 3 tane ceketim var ama pantolonum yok. Bir ceket daha almak istiyorum. Senin durumun bunu uygulamaya müsait değil. Bunu sürdüremezsin. Bugünü kurtarırsın gibi görünür, yarın yine bu para karşına çıkacak. Bunları tartışacağız. 2, üretim nedir? Bizim genç çocuklarımız ne yapıyor. Adana’da, Van’da, Kayseri’de, Gaziantep’te, Trabzon’da, Urfa’da fark etmez. Futbolcu fışkırmaya müsait bir ülkeyiz. Bir de işsizlik var diyoruz, iş alanı. Hem okusunlar hem oynasınlar. Büyük kulüplerimizin altyapılarında iyi taraflar var. Bunları daha iyi hale getirebiliriz. O zaman hem üretip hem yarış olur. Ama yönetici haklı olarak diyor ki ben bugün geldim, seneye ne olacağını bilmiyorum. Bugün sonuç almam lazım. O zaman gidiyor hazır oyuncu alıyor. Hazır oyuncu da bizde yok, üretmedik ki. Bugünkü ürettiklerimiz bu kadar. Yenileri olmadığı için bu sıkıntı. Biz sayının çoğalmasından yanayız. Bir ürün piyasada fazla olduğu zaman fiyatı düşer. Herhangi bir sebze, meyve fazla olursa fiyatı düşer, az olursa fazla oluyor. Demek ki az ki bizde pahalı oluyor. Onun için üretmek durumundayız. Her alanda üretime ihtiyaç var. Üretimi yaptık, yabancı oyuncunun da kalitelisini aldık. Bunun karmasını yaptık, bu kulübün de işine gelir. O bütçeyi ben değil, kulüp ayarlayacak. Denetim şart. UEFA da bunu yapıyor zaten. Benim yarışıma geldiğin zaman bana sorunlu gelemezsin diyor. Onun diyeceğini, biz diyeceğiz. Bu konular halledilebilir ama tekrar söylüyorum; rezerv ligi, yabancı oyuncu konusu, antrenör eğitimi, kulüplerin ekonomik yapıları bunlar tartışacağımız konular. Ama benim için öncelik milli takımın alacağı başarı. Türkiye’nin uluslararası platformda alacağı başarılar hem değer hem de moral olarak bizi yukarı çıkartacak. Tepede moral ve güç bulmamız aşağıyı, yapılanmayı daha da kolaylaştırır. O zaman izah ettiklerimizin savaşını veririz. Direkt bunun içine girersem bu işi bırakmam gerekir. Meslek olarak teknik direktörlüğü bırakıp, oraya gitmem gerekir. O da doğru değil. Bunun için hazırlıklar var. Bilgiler, dokümanlar var. Oğuz Çetin, Tolunay Kafkas, Rüştü Reçber, Hami Mandıralı, altyapı hocaları var. Sadece onlar değil. Antrenörler derneği başkanı İsmail Dilber, futbolcular derneği başkanı Hakan Ünsal, gazeteciler, birçoğuyla görüştüm. Fatih hoca, Mustafa hoca ve ligdeki birçok antrenörle görüştüm. Hepsinin idari, teknik, ekonomik bilgilerini alıp, toparlayıp, düşünerek planlayıp, karar alıp, uygulamamız gerekiyor.”
“ŞU AN İKİ KALECİ DE HAZIR, İKİSİNİ DE OYNATSAM OLUR”
Milli takım kadrosunda yer alan kaleciler Mert Günok ve Uğurcan Çakır’ın oynamaya hazır olduğunu belirten Şenol Güneş, savunma hattında da sayısal olarak üstünlük olduğunu belirtti. Savunmanın sağında Mert Müldür’ü görmek istediğini belirten tecrübeli teknik adam, “Takımın bütünü önemlidir. Hepsinin iyi olması gerekiyor. Kalede elimizde olan isimler Mert Günok ve Uğurcan Çakır iyi kaleciler. Mert daha tecrübeli. Uğurcan’ın da hem bugünün hem geleceğin çok iyi kalecisi olacağını düşünüyorum. Zaten oynamaya hazır. Şu anda ikisi de hazır. İkisini de oynatsam olur. Maçına göre değerlendirebiliriz. 3, 4 ve 5’inci kalecileri bulmak istiyoruz. Hem A takım için hem de Ümit Milli takımlar için. Zaman hızlı geçiyor. Bugün için acil bir sorunumuz yok. Savunmada da stoperde sayısal bir üstünlüğümüz, fazlalığımız var. Hatta Ozan Kabak, başta düşünmeme rağmen oynatmaya sıra gelmedi. Sakatlığı oldu, geldi, diğerleri oynadı. Kullanamadık. Onu da değerlendirebiliriz. Mert Çetin yine orada var. Le Havre’de Ertuğrul var. Ligimizde tecrübeli oyuncular da var. Ama gençlerimiz başarılı olunca, yapılan hamle bizi iyi bir yere getirdi. Dolayısıyla çok sıkışsak tecrübeli bir oyuncu da alabilirdik. Sağ bekte Gökhan Gönül ile başlamıştık. O da gayet iyiydi. Zeki oynayınca Gökhan Gönül’ü kenarda bırakmak yerine ihtiyacımız olursa yeniden alırız. Nazım var. Şimdi Mert Müldür’ü görmek istiyorum. Daha önce bildiğim, izlediğim bir oyuncu. Sol tarafta sayısal bir sıkıntımız var. Orada bir arayışımız var. Ama ben Umut Meraş’tan memnunum. Hasan Ali gittikten sonra Umut kapattı orayı. Şimdilik sayısal olarak idare ediyoruz” dedi.
“ORTA SAHADA BİR ZENGİNLİĞİMİZ VAR”
Orta sahada bir zenginlik olduğunu ve rekabetin de başarıyı getireceğini vurgulayan Güneş, şöyle konuştu:
“Orta sahada bir zenginliğimiz var. Defansif olarak Mahmut oynadı, Okay oynadı. Yine orada Ozan’ı kullanabildik. Hücuma dönük olarak Hakan Çalhanoğlu var, Yusuf var. Şimdi Mert Hakan ve Orkun var. Kadroda olmayan oyunculardan da söyleyeceklerim var. Oğuzhan ve Berkay var. Dolayısıyla sayısal sıkıntımız yok. Açık olarak da şu anda Cengiz oynuyor. Abdulkadir var sol ayaklı, Yusuf orta saha ama açıkta da oynayabiliyor o da sol ayaklı. Sağ ayaklı oyuncu tipi az. Deniz Türüç vardı o da bize katkı yaptı ve o da sol ayaklı. Sol tarafta da Emre Kılınç var. Sol açıkta Hakan’ı oynattık ama asıl yeri orta saha ama orada da iyi oynadı. Orada sayıyı biraz arttırmak lazım. Ahmed Kutucu hem kanat hem santrfor oynuyor. Kenan Karaman’ı oynattık bazen açık bazen santrfor. Orada Ferdi’yi de düşündük açık olarak. Şu anda onu kullanamadık. Bir de Sinan Gümüş var. Milli takımı bir takım haline getirip, bunlar içerisinde ideal 11, 18 yapıp kendi arasında yarışırken yeni geleceklerin onları geçmesini istiyoruz. Rekabet bize başarı getirecek, beklentim o. 2,3, 5, 10 sene sonra bunu daha iyi hale getirebilmek için bu oyuncuların yaşadığı başarının manevi hazzını yaşayan toplumun içinden gelen oyuncunun da ’benim de onu geçmem gerekir’ demesi gerekiyor. O da hazırlamaktan geçer. O zaman biz Türk futbolu olarak mesafe aldığımızı gösteririz. Yoksa bir grubu kullanıp ondan sonra bırakıp gitmeyi doğru bulmuyorum.”
“KEŞKE LİGE 1 HAFTA ÖNCE BAŞLAYABİLSEYDİK”
Fransa Ligi’nin 2’nci haftasında Lille’nin deplasmanda Reims’i 1-0 mağlup ettiği karşılaşmayı takip eden Güneş, “Lig onlar için de yeni başladı. Yüzde 100 tempolu bir maç olmadı. Son 10 dakikada Lille 3, 4 tane pozisyona girdi. Öncesinde kısır bir oyun oldu. Burak gayretliydi, oyunun bir parçası olmaya çalıştı. Yeni gittiği bir takım. Zeki, görevini yapıyor. Sade ve gösterişsiz. Ama o da sakatlandı. Onun da sakatlığını göreceğiz. Sanki bir çekme vardı ayağında. Yusuf iyi girdi, topla alış-verişleri iyiydi. Ama süresi kısaydı, sakatlık sonrası yeni yeni başlıyor. Daha önce daha kısaydı süresi. Bütün oyuncular sağlıklı bile olsanız, pandeminin bu döneminden sonra, idmansızlıktan sonra tekrar sahalara dönmek kolay değil. Maç performansı ayrı bir şey. En azından onlar 2’nci maçlarını oynadılar. Bizde hiç maç oynayamayanlar var. Hazırlık maçı yapacak olanlar var. Keşke lige 1 hafta önce başlayabilseydik” ifadelerini kullandı.
“OYUNCU 45-50 MAÇ OYNAYACAK DURUMA RAHATLIKLA GELMELİ”
Gelecek sezon Süper Lig’de hafta içinde de maçların oynanacak olması hakkında da konuşan tecrübeli teknik adam, şu ifadeleri kullandı: “Onları aştık artık. Bu tabii alışkanlıklara bağlı. Günümüz futbolu hem ekonomik tarafı hem show business tarafı itibariyle çok fazla sayıda maç yapılması istenen bir spor dalı oldu. Çünkü; işin ticari boyutu da var. Siz oynarsanız, size para gelir. Bunun bir değeri var ama o değeri böyle kullanmak istiyorlar. Bugün baktığınız zaman dünyanın en iyi futbolcularından iki tanesi Messi ve Ronaldo’nun maç sayısına bakalım. Oyuncu 45-50 maç oynayacak duruma rahatlıkla gelmeli. Onun için boş zaman diye bir şey yok. Ama bu sene olağanüstü bir durum oldu. Çok uzun süre boş zaman oldu. Hazırlık oldu, maçlar oynandı ve şimdi tekrar ara. Ara vermeyi ben doğru bulmuyordum. Bazı hocalar iyi yaptılar, 1 haftalık zihinsel bir dinlenme oldu. Fiziksel kayıpları yerine koymak için çok daha uzun sürelere ihtiyaç duyuluyor. O yüzden sıkıntılar oldu. Bizde küme düşme olayını da kaldırıp, takım sayısı çoğalınca maçlar sıkıştırıldı. Biz bir karar alıp sonrasında nasıl yapacağız dediğimiz zaman iki ayağımızı bir pabuca sıkıştırıyoruz. Sonra da hata oluyor. Şimdi ne olacağını biz de göreceğiz. Yani bu ligde kadroların sayısı nedir, kaç kişi var, bu ligi kaldırabilecek mi ? Avrupa’ya katılmayan takımların durumları ile hem Avrupa’yı hem ligi hem de kupaya katılan takımların durumları, bir de bu oyuncular aynı zaman milli oyuncular. Bunların hayat felsefesi değişecek, değişmeli. Kendilerine bakmalı, çalışmalı, tempoyu ayarlamalı. Maçlar da oynarken zaman zaman dinlenmeli ki Lille’de hoca onu yaptı. Ikone ile Burak Yılmaz’ı dışarı aldı. Bir süre sonra zorlamıyor artık. Zeki o zorlama sebebiyle çıktı. Belki hissetseydi onu da dışarı alabilirdi. Oyuncular buna hazır olmalı. Yani iyi oynarken belki 1 maç, belki de oynamayacaksın. Şimdi ben antrenmanda konuşup, göreceğim. Ayın 3’ünde Sivas’ta maç var, 6’sında Sırbistan maçı var, oraya gideceğiz. Oyuncuların durumuna göre belki bazı oyuncular burada oynamayıp orada oynayabilir. Bazıları iki maçta da az oynayabilir. Fiziksel durumların ne olduğunu bilmiyoruz. Şu an belirsiz. Ne kadar iyi olursa olsun, sağlıklı olsa bile bunu test etmek için maç performansını göremedik.”
“ONLAR İÇİN DE UZUN SOLUKLU VE BAŞARILI BİR DÖNEM OLSUN İSTİYORUM”
Süper Lig’de çok sayıda Türk antrenörün görev aldığını ve bu isimlerin de başarılı işlere imza attığını belirten Güneş, “Mehmet Hoca ve Rıza hoca daha önceden geldi. Okan hoca da epeydir çalışıyor. Erol hoca daha sonra geldi ama Malatyaspor ve Alanyaspor’da başarılı oldu, iyi geliyor. Fenerbahçe’de de inşallah başarılı olur. Hepsine hayırlı olsun. Okan hoca geçen sene şampiyonluk yaşadı. Daha önce sıkıntılar gördü, düşmemeye oynayan takım çalıştırdı. Gittiği kulüpten ayrıldığı da oldu. Kalması gerekirken ayrıldı, kupa da gördü. Başarı ve başarısızlık. Antrenörlük ve oyunculuk böyle bir şey. Burada duruşunuz vardır sizin. O duruşunuz size bir yere getirir. Kaybettiğiniz zaman ayakta kalmasını bilmeniz gerekir. Ezilmeyeceksiniz, yok olmayacaksınız. Kazandığınız zaman da havaya girmeyeceksiniz. O iş o zaman sizi bir yere götürür. Yola gireceksiniz, o yol sizi bir yere götürür ama yol sizi beklemez. Onun için genç arkadaşlarımızı başarılı buluyorum. Çok arkadaşımız var. İnşallah da başarıları devam eder. Zaman zaman başarı yakaladıklarında takılmaması gerekiyor. Zaman zaman başarısız oldukları zaman da yıkılmamaları gerekiyor. Kesinlikle sürdürülebilir olmak lazım. 5, 10, 20 sene. Örnekleri var. Ben 33 senedir antrenörlük yapıyorum. Fatih hoca öyle, Mustafa hoca, Yılmaz hoca, Samet hoca öyle. Çok uzun yıllar bu işte görev yapanlar da var. Onlar için de uzun soluklu ve başarılı bir dönem olsun istiyorum. İnşallah onlar da kıymetini bilirler, onlara da layıklar” şeklinde konuştu.
“1 NUMARAYA DÜNYA KUPASI’NI KOYUYORUM, SONRASINDA AVRUPA ŞAMPİYONASI VE ULUSLAR LİGİ VAR”
Avrupa Şampiyonası’nda oynayacakları futbolla ses getirmek istediklerinin altını çizen Güneş, “Benim bu anlattıklarım dışında aklımın ucunda 3 Eylül’de başlayacak maçlardan sonra, Dünya Kupası da dahil, o döneme kadar milli takımla en iyisini yapabilmek. Uluslar Ligi’nde tabii ki gruptan 1’inci çıkmak isteriz. Ama zor bir dönemden geçiyoruz. Haziran 2021’deki Avrupa Şampiyonası’nda oynayacağımız futbolla ses getirip, gruptan çıkıp üst turlara gitmeyi hayal ediyorum. Özellikle 1 numarada Dünya Kupası’na katılmayı istiyorum. Benim için Dünya Kupası önemli. Tekrar Dünya Kupası’nda olmak, orada ülkemizi temsil ederek uluslararası alanda ses getirmek istiyoruz. Ondan sonra da başarı anlamında söylüyorum. Hedeflerimi yeniden çizmek zorlaşabilir. Ama Türk futbolunun geleceğiyle ilgili projeleri de hayata geçirebiliriz. Ama şu anda önceliğimiz Eylül, Ekim ve Kasım aylarında 3 rakibimiz var. Bunları oynayarak Uluslar Ligi’ni bitiriyoruz. Aralık veya Ocak ayında da Dünya Kupası elemeleri kurası çekilecek. Mart ayında elemeleri oynayacağız. Haziran ayında Avrupa Şampiyonası finalleri var. Dönüp seneye bu aylarda Dünya Kupası elemeleri var yine. İnşallah gruptan çıkıp, ondan sonra da Dünya Kupası finallerine katılıp, güzel bir sonuç yapmak istiyoruz. Oldukça fazla maçımız var. 3 kategoride yarışmamız var. Bunların içinde 1 numaraya Dünya Kupası’nı koyuyorum. 2 numara Avrupa Şampiyonası, 3 numara da Uluslar Ligi” diye konuştu.
“BURAK YILMAZ’IN TAKDİR EDİLMESİ GEREKİYOR”
Burak Yılmaz’ın Lille Kulübü’ne transfer olmasını da değerlendiren Şenol Güneş, şu ifadeleri kullandı:
“Burak Yılmaz’ın takdir edilmesi gerekiyor. Yetenekli bir oyuncu. Bize de katkı yaptı, kulüplerine de katkı yaptı. Ama daha da katkı yapabilecek oyuncu özellikleri var. Geçmiş yıllarda kaybolan zamanları var. O yüzden altyapıları önemsiyoruz. Biz 19 yaşına geldiği zaman oyuncuları hazır tutmamız gerekiyor. O konularda eksik kalıyoruz. Biz 19’dan sonra yeni başlıyoruz. 25’ten sonra oyuncu olur mu, olmaz mı karar veriyoruz. Avrupa’daki futbolun 8, 10 sene gerisindeyiz. Eğitimde de, yarışmada da. Zaman zaman aldığımız sonuçlarla onlarla eşit gibi görünüyoruz. Burak şunu ters çevirdi. Yaşlı alıp ülkemize getirdiğimiz oyuncular yerine, kendisi o yaşta Avrupa’ya gitti. Bu takdir edilmesi gereken bir durum. Ama daha önce de baktığımızda yaşlı olmasa bile Tugay’ın gidişi, Arda’yı genç kabul ediyorum, önce Atletico Madrid’e sonra Barcelona’ya gidişi. Emre’nin gidişi, yani böyle oyuncularımız dışarı gidiyor. Sayılar çoğaltmamız lazım. Bunu bir plan içerisinde, hedef doğrultusunda yapmamız lazım.”
“ALT LİGLER, GENÇLERİN HAKİM OLDUĞU BİR LİG OLMALI”
Altınordu’nun yaptığı eğitimi büyük kulüplerin de yapabileceğini vurgulayan Güneş, “Altınordu’nun yaptığı eğitimi büyük kulüplerimiz de yapabilir. Eğitim ayrı, yarışma ayrı olur. Sizde varsa alırsınız, satışını yaparsınız. Ekonomik olarak da karlı olursunuz. Bunun için zaman ayırmıyoruz. Benim de içinde olduğum kulüpler de öyle. Ne kadar zorlasanız da herkes o andaki yarışı düşünüyor. Şu anda alt takımlara, 2’nci, 3’üncü Lig’e gidin orada da herkes şampiyon olmak isteyip, ’aman ayakta kalayım’ diyor. Süper Lig’de oynamayanı 1’inci Lig’de, orada oynamayanı 2’nci Lig’de, orada oynamayanı 3’üncü Lig’de görüyoruz. Oysa alt ligler, gençlerin hakim olduğu bir lig olmalı. 11 oyuncudan en az 7, 8 tanesi genç olması gerekiyor. Bizim de oraları taramamız gerekiyor. Oradan ya da amatörden çıkarmamız gerekiyor. Ama şu anda biz Süper Lig ekiplerinin PAF takımlarına bakıyoruz. Havuzu genişletip, daha iyi hale getirmek gerekiyor. Hep örnek veriyorum. Yayladaki çiçeği almak yerine bahçedeki çiçekleri çoğaltmamız gerekiyor. Bahçedeki ayrık otları da temizlemek gerekiyor. Faydalı olanları tutmak gerekiyor” dedi.
“MİLLİ TAKIM İÇİN PAZARLIK YAPIYORSA BİZE AİT OLMASIN DAHA İYİ”
Milli takım için yurt dışında görüştükleri genç oyuncular olduğunu söyleyen Güneş, “Görüştüğümüz genç oyuncular var. Bir kısmı diğer ülkeleri tercih ediyor. Ona saygı duyarım. Oyuncuların özgür iradesi var. Yeni nesil o konuda adaletli, demokratik, bağımsız ama bir şey üretmeye çalışan bir nesil. Dolayısıyla kararı kendi verebilecek durumda. Bize bir şey düşerse yardımcı oluruz. Ben bir oyuncuyu düşünüyorsam onunla konuşurum. Talip olduğumu da gösteririm. Ama o tercihini yaparken kendisiyle, ailesiyle, geleceğiyle ilgili bir karar verirse hangi kararı alırsa saygı duyarım. Türk oyuncunun Türk takımında oynamasından gurur duyarım. Ben buradayım, böyle düşünüyorum. Bu ülkenin bireyi olduğum için mutluyum. Ülkemle de gurur duyuyorum. O oyuncular yurt dışında ya da burada yaşayabilir. Tercihlerini oynayıp, oynamama, istikbalini düşünebilir. Çünkü; Milli takım, kulüp takımı değil. Gönül ister, ruh ister. Buradan bir şey beklemezsin, vermeye gelirsin. Ayrıca karşılığını alırsın ayrı konu ama gelirken bunu düşünmezsin. Milli takıma gelirken şöyle olacak, böyle olacak dediğin zaman hiç gelme, oraya ait olma duygun yok. Çünkü kendini teslim ediyorsun. Ülke için savaşa giden bir insana giderken hiçbir şey söylenmez. Sen de ülkenin adına yarışacaksan bir şey söylemeyeceksin. Karşılığında maddi, manevi kazançların olabilir. Olmasa da kendini feda etmen gerekiyor. O yüzden Avrupa’da yetişen izlediğimiz bazı oyuncular oraları düşünebiliyor. Buradan da daha önce giden oldu. Azerbaycan’a giden oldu. Onlar da bizim kardeşlerimiz. Orkun’un kardeşi Azerbaycan’a gitti. Daha önce de giden oldu. Bunlar olacak. Bizim talep ettiğimiz bir oyuncu başka bir yeri seçiyorsa ona saygı duyuyorum. Çünkü tercihini kullanmıştır. Zaten ona diyecek bir şeyimiz yok. Ama talep edipte düşünüp, orası, burası pazarlık yapıyorsa o zaten bize ait olması daha iyi” diye konuştu.
“TRABZONSPOR, FENERBAHÇE, GALATASARAY VE BEŞİKTAŞ ’İKİNCİLİK İÇİN OYNUYORUM’ DİYEMEZ”
Büyük takımların isimlerinin her zaman şampiyonluğa oynayacağını söyleyen Güneş, “Ligle ilgili benim bir şey söylemem doğru olmaz. Pandeminin gölgesinde, ekonomik krizlerle beraber gidiyoruz. Ekonomik krizler, lig içinde bir kulübü etkiliyorsa o yarışta geri kalıyor. Birinci madde ekonomik. Bakıyorsunuz kulüp iyi gidiyor. Ödemeleri iyi yapıyor. Ödemeler sorun değilken, oyuncunun aklına gelmezken iyi gidiyor. Birden bire bakıyorsunuz ödeme beklentisi varsa takım darmadağın oluyor. Takım için dengelerde sıkıntı var. Onun için ekonomi birinci madde. Pandemi zaten etkiledi. Yarış durdu sonra tekrar devam etti. Takımları ve oyuncuları etkiledi. Büyük takımların hepsinin adları şampiyonluğa oynar. Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş ’ikincilik için oynuyorum’ diyemez zaten. O isimler şampiyonluk yarışında olur. Başakşehir zaten şampiyon olduğu için bu sene o da bu yarışın içinde olacak. Burayı zorlayacak takımlara bakmamız lazım. Geçen sene çıkış yapan Alanya vardı, Sivasspor vardı. Ben Sivasspor’u çok başarılı buldum. Olağanüstü bir çıkıştı o da pandemi sonrası transfer sebebiyle bazı oyuncuların gitme durumuyla bir düşüş oldu. Şampiyonlar Ligi’ne gitmesi kesinken şimdi Avrupa Ligi’ne gitme durumunda kaldı. Akılcı bir politika yapıyor. En iyi yönetilen kulüplerden bir tanesi görüntüsü var. Ne yapacağıyla ilgili planını iyi biliyor. Antalyaspor yeni bir yapılanma içinde. Borç yapmadan, kulübün ekonomisini düşünerek hem de altyapıyı planlayarak gittiğini görüyorum. Biraz zamana ihtiyacı var. 3, 5 sene sonra belki çok daha fazla ses getirecek bir Antalyaspor olacak. Hem üretecek hem de ürettiğini kullanacak. Şimdi mevcut durumu düzeltmeye çalışıyor. Onu da iyi yapıyor. Ben Bursaspor, Adana Demirspor’un da ligde olmasını isterdim. Onlar da potansiyeli olan, taraftarı olan hem de geçmişi olan takımlar. İzmir’de Göztepe var ve bir takım daha olabilir. Samsunspor geliyor. Geleceğini düşünüyorum. Kocaeli, Sakarya, Eskişehir buralar futbol bölgesi. Bunlar Süper Lig’de olmasalar bile futbola büyük renk katarlar. Ama aynı kulüpler hata yapmasalar buralara düşmezlerdi. Onun için sadece yönetimlere bırakılacak durumlar değil bunlar. Camia sahip çıkmalı” dedi.
“KULÜP TAKIMLARINA DÖNMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM”
Milli takımda herkes tarafından sevildiğini, ortak bir değer olduğunu belirten Şenol Güneş, tekrar kulüp takımlarına dönmeyi düşünmediğini belirtti. Güneş sözlerini şöyle noktaladı:
“Ben zaten düşüncemi az önce söyledim. Benim gizlim, saklım yok. Ben epeydir söylüyorum. Kulüp takımlarına dönmeyi düşünmüyorum. Ülke içinde söylüyorum bunu. Milli takıma geldikten sonra tekrar bu yarışın içine girmek istemiyorum. Zaten yaş itibariyle belli bir döneme geldik. Bu dönemde de az önce söyledim. İlk hedefim Dünya Kupası’na katılmak. Arkasından Avrupa Şampiyonası ve Uluslar Ligi. Ondan sonra kararlar vereceğim. Bazı projelerle ilgili, Türk futboluyla ilgili bana düşen ne görev varsa onu en iyi şekilde yapmaya çalışacağım. O zaman onlara müsait olurum. Bu tip bir görevde olmamam gerekir. Şu anda 3 sene için bir şey diyemem ama yurt içini sorduğun zaman düşünmüyorum. Milli takımda ortak bir değerim. Ben Trabzonluyum, Trabzonspor’un içinde büyüdüm. Ama Trabzonsporlu olmam onun yanlış yaparak başarılı olmasını istemem. Doğru yaparak başarılı olmasını isterim. Çünkü hep öyle oldu zaten. Bu Beşiktaş için de geçerli. Büyük takımlar için söylüyorum. Antalya, Bursa bunlar hep potansiyeli olan yerler. Ben Fenerbahçe’nin içine girmedim, Galatasaray’da çalışmadım ama onlar da büyük kulüpler, büyük camialar. Kabul etmek lazım. Hepsi tarafından sevilip, sayılıyorum. Ortak değer olabiliyorum. Ben bu ortak değerin kaybolmasını istemem. Lig yarışında gergin ortamlar oluyor. Ben ona girmek istemiyorum. Yeniden başlasaydım bu savaşı verirdim, Türkiye’de tekrar kulüp savaşına, bu kavgalı ortama girmek istemiyorum.”