Gelişen teknolojiyle birlikte değişen davranışlarımız ve alışkanlıklarımız, hayatımızın dijitalize olması zamanla öğrenme yeteneğimizi de değiştirdi. Bebeklikteki gelişim sürecinde hayati önem taşıyan oyun ve eğlenceyle eğitim, artık yetişkinler için de geçerli bir metod haline geldi ve “edutainment” kavramıyla tanıştık. İngilizce’de “education” (eğitim) ve “entertainment” (eğlence) terimlerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu kavram, 21. yüzyıl eğitim sisteminin temelini oluşturuyor. Türkçe’de eğitsel eğlence ya da eğitlence olarak tanımlanan bu kavram, evrimleşen insanın öğrenme yeteneğine uygun olarak geliştirilmiş bir sistem. Amaç, daha hızlı ve derinlemesine öğrenirken eğlenmek, keyif almak, mutlu olmak.
Sosyolog Başak Temel bu yeni kavramı şöyle anlatıyor; “Geleneksel düşünce sistemine göre eğitim “ciddi” bir iştir. Eğlence ise bu “ciddi” kavramla yan yana gelemeyecek kadar önemsiz ve onun yanında değersizdir. Günümüzde eğitimle hedeflenen, kişiye davranış değişiminin kazandırılmasıdır. Bunun en güçlü yolu da eğleniyorken edinim sağlanmasıdır. Yani gelenekselin tam aksine asıl odak nokta keyif ve eğlencedir. Bu sırada verilecek mesajlarla öğrenmenin gerçekleşmesi sağlanır. Yani tüm öğrenme, neredeyse öğrenci farkında olmadan gerçekleşir. Öğrencinin karnesi, oyundan aldığı skordur.”
“İnsanoğlu teknolojiyi geliştiriyor, teknoloji de insanı. Değişen insanla birlikte sosyoloji, psikoloji, bilişsel ve fiziksel yetenekler ve elbette öğrenme şekilleri de değişiyor’’ diyen Temel, jenerasyon farkının eğitim üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor: “21. yüzyılın eğitim ve tüketim alanında başrolü; Y kuşağı (1980–1995), Z kuşağı (1996–2010), Alfa kuşağı (2011 ve sonrası) paylaşıyor. Y kuşağı, dijital teknolojinin yoğun olduğu bir dönemde doğdu, bilgiye hızlı erişmek isteyen, metin okumak yerine görsel içerik tercih eden, işine eğlence katmayı seven şu an iş hayatındaki en genç kuşak. Z kuşağı, teknoloji ile iç içe, çok fazla bireysel ve bağımsız, yalnız yaşama eğilimli, pek çok işi bir arada yapan ve pazarlamacıların gözdesi olan biraz tatminsiz, aynı zamanda güven arayan, yaratıcılık ve yenilikten zevk alan bir kuşak. “App” sözcüğü hayatlarının bir parçası olan Alfa kuşağı, 2025 yılında 2 milyarlık bir popülasyonu oluşturacak. Akıllı telefonlar bir yana, sanal gerçeklik, robot, hologram arkadaşları olacak. Hatta makineleri insanlara tercih edecek bir kuşaktan bahsediyoruz. “Edutainment” işte tam da bu kuşak için imdadımıza koşuyor olacak. Aslında bugünden Alfa kuşağına yatırım yapıyoruz.”
“Her oyun eğitime katkı sağlamıyor”
Elbette her oyun eğitime katkı sağlamıyor. Eğitim amaçlı oyun ve eğlence dinamiklerinin hesaplanmasıyla üretilmiş dijital içerikler, mobil uygulamalar ve video oyunları amaca hizmet ederken, öğreti tekniği olarak edutainment konseptini kullanıyor.