Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Dr. Ayşen Köse tarafından hazırlanan dosyanın tanıtım toplantısı ERG’nin YouTube sayfasında yapıldı. ERG araştırmacısı Umay Ataş Salman’ın moderatörlüğünde düzenlenen toplantıda Dr. Ayşen Köse ve şehir plancısı Gizem Kıydı da konuşmacı olarak yer aldı. Raporda evde dijital okuryazarlığı olan bir ebeveynin olmadığı durumlarda da çocukların uzaktan eğitime katılmakta zorluk çektiği belirtildi. Uzaktan eğitime geçilmesiyle birlikte siber zorbalık konusunun da ele alınması gerektiği vurgulandı. Çalışmada evin bir öğrenme ortamına dönüştüğüne değinilerek, “Çocukların evinde nasıl bir hayat olduğu ve bu hayatın onların evde öğrenme süreçlerini nasıl etkilediğini geniş çaplı araştırmalarla öğrenmeye, çocukların sesini duymaya ve ihtiyaçlarına yönelik çözümlerin oluşturulmasına çok büyük ihtiyaç var” denildi. Covid-19 salgını süreciyle eğitim ortamları açısından bu süreçten alınan ya da alınacak önemli derslerin olduğu belirtilen raporda öne çıkan bulgular şöyle:
ÇOCUKLAR PSİKOLOJİK SIKINTILAR YAŞIYOR
-Bakan Ziya Selçuk’un yaptığı açıklamaya göre, öğrencilerin yüzde 20’sinin, yani 3.5 milyondan fazla öğrencinin, internet bağlantısı bulunmuyor. Kırsal bölgelerde yaşayan 1.5 milyon öğrencinin ise yaşadığı bölgede internet altyapısı yok. İnternet altyapısının olduğu yerlerde ise öğrencilerin online derslere katılmak için teknolojik aracı ya da yeterli hızda ve kapasitede internet bağlantısı olmayabiliyor.
-Eğitimde fırsat eşitliği açısından salgın büyük bir sorunu gözler önüne seriyor. Özel gereksinimli öğrenciler ise uzaktan eğitimde yeterli desteği alamadılar. Covid-19 salgını özel gereksinimli çocukların yarıdan fazlası salgın sürecinde hiçbir kaynağa ulaşamadı.
-Öğrenci Veli Derneği’nin 400 veliyle yaptığı çalışmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin yüzde 13’ü hiçbir uzaktan eğitim uygulamasına katılmıyor. Katılanların ise yüzde 34.8’i günde sadece bir saat katılım gösteriyor. Bu durum büyük bir öğrenme kaybına işaret ediyor. Aynı çalışmada velilerin yüzde 47.4’ü çocuklarının baş, göz ve sırt eklem ağrıları yaşamaya başladıklarını belirtiyor. Veliler, fiziksel sıkıntıların yanında çocuklarının psikolojik sıkıntılar da yaşadıklarını belirtiyor. Çocukların yüzde 81.3’ü öfke, içe kapanma, isteksizlik ve hareketsizlik gibi sorunlar yaşıyor.
-Covid-19 salgını süreciyle beraber okullarda, travma, psikolojik öz-düzenleme, psikolojik sağlamlık, psikolojik ilk yardım konuları ilk kez bu kadar sıklıkla konuşulmaya başlandı. Psikolojik destek konusunda MEB’in önemli adımları da oldu. Covid-19 salgını deneyimi, eğitim sistemi içinde toplumsal travmatik krizlere yanıt veren protokollerin oluşturulmasını ve yaygınlaştırılmasını hızlandırma rolü oynayabilir. Travmaya duyarlı pedagojik ve psikolojik yaklaşımların, eğitim programlarıyla entegrasyonuna dair tartışmalar bundan sonra daha sıklıkla yapılabilir.
HİJYEN GÜVENLİĞİ ŞARTLARI OLUŞTURULMALI
-Pandemi süreciyle birlikte yüzleşilen diğer bir durum da okulların mekânsal tasarımlarına ilişkin oldu. Okul binalarının ve kapsadığı kullanım alanlarının değiştirilebilir, dönüştürülebilir, geliştirilebilir bir potansiyelinin olması gerekliliğine dair bir ihtiyacın olduğu pandemi süreciyle birlikte açıkça ortaya çıktı. Covid-19 salgını okulların mekânsal tasarımları konusundaki tartışmalara yeni bir boyut getirebilir.
-Bu süreçte çocukların dijital ortamlarda bulunma sıklıklarının artmasıyla beraber, siber zorbalık konusunun da eğitim sistemi içinde daha büyük bir önemle ele alınacağı öngörülebilir.
-Pandemi süreci, yıllardır süregelen okullarda hijyen sorunun çözülmesinde de önemli bir rol oynayabilir. MEB’in ilk kez geniş kapsamlı hijyen güvenliğine ilişkin şartlar oluşturması ve yaptırımlar koyması önemli adımlardan biri.
-Covid-19 salgını getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen, ilerleyen dönemde, eğitim ortamlarında aksayan yönlerin giderilmesine ilişkin bir rol oynadığı takdirde, kriz sonrası büyümeden de söz etmek mümkün olacaktır.
ESNEK TASARIMLI OKULLARA İHTİYAÇ VAR
Dr. Ayşen Köse (Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi): Eğitim ortamları pek çok faktörün bir araya gelmesi ve etkileşimi sonucu oluşuyor. Bu raporu oluştururken kavramsal çerçeve oluşturmaya çalıştık. Güvenlik, topluluk, akademik ve kurumsal ortam olarak inceledik. Eğitim ortamlarında sistemsel bir bakış açısıyla bakmak gerekiyor. Bu yıl depremler ve pandemi hayatımıza girdi. Psikolojik danışma hizmeti ortaya çıktı. E-rehberlik modülü oluşturuldu. Psikososyal hizmetler anlamında önemli adımlar atıldı. Çağrı merkezleri kuruldu. Ulusal çapta velilere ve öğrencilere psikososyal destek verildi. Okul müdürlerinin yüzde 13’ü okullarda zorbalık olduğunu bildiriyor. Ancak okul müdürlerine siber zorbalık konusu aktarılmıyor. Çünkü çocuklar yasaklardan çekiniyor. ‘Telefonum, bilgisayarım elimden alınır gibi düşünüyor. TBMM tutanaklarına göre TBMM tutanaklarına göre Türkiye’de çocuk cinsel istismar vakalarının sadece yüzde 15’i adli mekanlara ulaşabiliyor. 2019’un ilk üç ayında cinsel istismar suçu mağduru olarak 83’ü 12 yaşın altında olmak üzere toplam 483 çocuk rapor edildi. Bu vakaların üstünün kapatılmaması için eğitimcileri koruyan politikalar oluşturulmasına çok ihtiyaç var. MEB stratejik planda ‘zayıf yönler’ listesinde okul ve kurumlarda güvenlik, sağlık, temizlik konusu yer alıyor. MEB bunun farkında. Okul binalarının öğrenci ve yurtlarının deprem dayanıklılarına ilişkin açık bir bilgi bulunmuyor. 2018’de Türkiye genelinde okulların yüzde 44’ü temel hijyen şartlarını sağladı. 6 Mart 2020’de okullarda eş zamanlı hijyen uygulaması başlatıldı. Okulların ‘Okulum Temiz Belgesi’ alması gerekliliği kondu. Esnek tasarımlı okullara ihtiyaç var. Covid-19 salgını sonrası esnek tasarımlı okullar nasıl olacak, bunun üzerinde konuşmamız lazım. Derslik başına düşen öğrenci sayısında bölgeler arası çok farklılıklar var.