Alexandria Troas Antik Kenti’nin ticaret merkezi olarak uzun süre hizmet eden 2 bin yıllık iç limanı, dış liman ile bağlantısı zamanla ortadan kalkınca göle dönüştü. Zamanla da doğa koşullarına bağlı olarak suyun çekilmesi ile kalp şeklini aldı. İçerisindeki tuzlu suyun yılın belli dönemlerinde pembe renge bürünmesiyle 2 bin yıllık antik liman, bugün dünya üzerinde bilinen ve pembe renge sahip 8 gölden birisi haline geldi. İç liman, günümüzde kalpli pembe göl olarak, antik kentin zenginleşmesinde en önemli etken olan dev granit sütunların ihraç edildiği dış liman da deniz içerisindeki kalıntılarıyla turizme katkı sağlıyor.
Dış limandan gemilerle birçok ülkeye ihraç edilen boyları 12 metreye, ağırlıkları ise 50 tona kadar ulaşan granit sütunlardan bazılarını bölgede halen görebilmek mümkün. Özellikle, dış liman bölümünde, deniz içerisinde 2 bin yıllık granit sütun kalıntıları dikkat çekiyor. Bir bölümü suyun dibinde olan granit sütunlardan dik duranları ise deniz üzerinde görülebiliyor. Her akşam Kuzey Ege Denizi’nden batan güneşin ortaya çıkardığı muhteşem manzara ile bütünleşen deniz içerisindeki granit sütunlar, ziyaretçileri cezbediyor. Birçok kişi deniz içerisinde 2 bin yıllık sütunlar arasında yüzerek günü geçirdikten sonra, akşam vakti de gün batımı manzarasıyla birlikte sütunların üzerinde ve aralarında çekildikleri fotoğraflarla bu anları ölümsüzleştiriyor.
Alexandria Troas Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, iç ve dış limanın yalnızca antik kent için değil, aynı zamanda Kuzey Ege için önemli ticaret merkezlerinden olduğuna dikkat çekerek, o dönem uzunlukları 12 metre, ağırlıkları 50 tonun üzerinde olan granit sütunların çok sayıda ülkeye ihraç edildiğini söyledi. Öztepe, “Prehistorik dönemle başlayan insan ve deniz ilişkisi Bronz Çağı ile birlikte gemilerin yapılması süreciyle bir ticari anlama dönüşmeye başlıyor ve bu ticari ilişki günümüze kadar evrilerek gelişim kaydediyor. Bu ticaretin karalarda ulaştığı nokta ise antik limanlar. Bu antik limanlar giderek büyüyor ve Roma Çağı’nda çok daha büyük boyutlara ulaşıyor. Bir süredir kazılarını yürütmekte olduğumuz Alexandria Troas Antik Kenti’nin de bugün Kuzey Ege’de bilinen önemli Roma yerleşimlerinden ve limanlarından bir tanesi olduğunu görüyoruz” dedi.
“Günümüze kadar ulaşan kalıntılar denizin üzerinde ve suyun altında izlenebiliyor” diyen Öztepe, şöyle konuştu:
“Antik kentin limanı, iç ve dış limandan oluşuyor. Alexandria Troas’ın limanını bu dönemde önemli kılan ve kentin büyümesine katkı sağlayan en önemli unsur, bu limandan gerçekleştirilen ticarettir. Antik kentin 10 kilometre kadar gerisindeki Çığrı Dağı etrafındaki granit yataklarından elde edilen devasa sütunlar buradan Batı Akdeniz ülkelerine, İspanya, Tarragona, İtalya, Yunanistan, Anadolu’nun Batı kıyıları, Kıbrıs Adası, Doğu Akdeniz kıyılarına kadar ihraç edilmiş ve kent bu anlamda büyük bir ekonomik güç kazanmış. Limanı önemli kılan bir unsur da İncil’de anlatımı olan Azis Pavlus’un, burada M.S. 1’inci yüzyılda ikinci ve üçüncü gezileri sırasında bu limanı kullanmış olmasıdır. Bugün artık antik dönemdeki önemini, eski ticari faaliyetlerini görme şansımız yok ama özellikle iç liman kısmı günümüzde ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Eylül ayı sonu ve ekim ayı başlarında kalp şeklindeki gölün pembe rengi alması nedeniyle ilginin günümüzde artarak devam ettiğini görüyoruz.”