Barma Yaylası Kontrollü Kullanım Alanları Projesi danışmanlarından, Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Erüz, AA muhabirine, sulak alanlarda ve buraların etraflarındaki bitkilerin su altında oksijensiz kalarak yavaş yavaş çürümesi sonucu kaliteli yanıcı madde oluştuğunu, bu alanların da turbalık olarak adlandırıldığını söyledi.
Yaklaşık 1800 rakımda bulunan Barma Yaylası Turbalığı’nın, Türkiye’de en yüksek rakımdaki koruma altına alınan üç turbalıktan biri olduğunu belirten Erüz, “Bir diğeri 3 kilometre batımızdaki Ağaçbaşı Turbalığı üçüncüsü de yine Araklı ilçesinde Yılantaş Yaylası Turbalığı. Avrupa’nın en güneydeki son yüksek rakım turbalıkları bunlar yani bu kuşaktaki son turbalıklar.” dedi. Erüz, Türkiye’deki nadir turbalıklardan biri olan Barma Yaylası Turbalığı’nın Kasım 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imza attığı kararla “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil ve ilan edildiğini vurguladı.
Turbalıkların 10 bin yıllık geçmişi barındıran alanlar olduğunu dile getiren Erüz, “Son buzul çağından sonra oluşmaya başlamış ve 10 bin yıldır değişmeden sürekli oluşan bitkilerin asitik ortamda çürümeden birikerek fosilleşip kaldığı bir ortam. Bu fosiller tabaka olarak kalıyor, bu turbalıkta da yaklaşık 4 metre kalınlığa kadar tabakalaşma var. Bu da ne anlama geliyor? Son 10 bin yıllık coğrafyanın iklimi, biyoçeşitliliği, bitki ve hayvan türleriyle ilgili bize adeta bilgi arşivi sunuyor. Dolayısıyla bu arşivi koruduğumuzda bizim geriye doğru 10 bin yıllık süreci bilimsel olarak inceleme şansımız var. Bu turbalıkların içerisinde yaşayan ender türler var. Bu türlerin de kendine has karakteri var.” diye konuştu.
Erüz, turbalığın bulunduğu yaylanın, Doğu Karadeniz’in dağ ekosisteminin çok özel bir coğrafyası olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu: “Burası 2019 yılında Cumhurbaşkanımızın onayı ile koruma altına alındı, doğal sit artık. Korunan alan yaklaşık 1300 hektarlık alan. Turbalığın kenarında, herhangi bir şekilde turbalığa girmeden doğa müzesi ve eğitim merkezi oluşturulacak. Sadece uzaktan bakarak ‘burası turbalık’ demek yerine gençlere, meraklı araştırmacılara eğitim merkezinde turbalıklar, coğrafyanın ekosistemi, biyoçeşitliliği, yaban hayatı yani flora ve faunası konularında eğitim verilecek. Gençler hafta sonu buraya gelip, gerektiğinde çadırlı kamp kurmak suretiyle eğitim alacaklar. Burada yaklaşık 250 metrekarelik kapalı alana sahip eğitim ve doğa müzesi kuruluyor. Doğu Karadeniz’de ilk olacak bu merkez. İnşallah burada, doğamızı niye koruduğumuzu gösterme şansımız olacak. 2021’de bu örnek çalışma bitecek.”
“2021’de burada eğitimlere başlayacağız”
Projenin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda yürütüldüğünü aktaran Erüz, “Binamızı da Trabzon Büyükşehir Belediyemiz inşa ediyor. İnşallah 2021’de burada eğitimlere başlayacağız, artık biz doğayı doğada öğretmeye başlayacağız.” ifadesini kullandı. Erüz, çalışma yapılırken coğrafyanın sahip olduğu değerlerin korunacağının altını çizerek, şöyle devam etti:
“Turbadan örnek koyacağız, ağaçlardan, varsa etrafta fosillerden koyacağız ama bir canlıyı öldürüp de oraya koymayacağız. Fotoğraflarla birlikte onların bilgisini, tarihini, önemini, ne olduğunu, bu coğrafyanın haritalarını koyacağız diğer ekosistemlerini de gösterecek şekilde. Hocalar tarafından tamamen bilimsel yöntemle oluşturulacak gösterim müzesi olacak. Çocuklar, gençler, araştırmacılar bu alanda dolaştırılarak, yerinde hem turba hem de biyoçeşitlilik gösterilecek. Kafkas semenderi ve turbada yaşayan diğer endemik türler alana hiçbir zarar vermeden fiziki olarak yerinde gösterilecek.”
Proje kapsamında turbalık alanın doğu ve batı yamaçlarında birer seyir terası kurulacağını da belirten Erüz, ziyaretçilerin iki seyir terasından da coğrafyayı izleyebileceklerini aktardı. Erüz, 6 dekar üzerinde kurulacak 250 metrekarelik kapalı alanın müze ve eğitim merkezi olarak kullanılacağını, aynı zamanda açık alanların bazı bölümlerinin de eğitim alanı olarak düzenleneceğini vurguladı.
Proje maliyetinin yaklaşık 3 milyon lira olacağının tahmin edildiğini aktaran Erüz, “İç donatımı ve diğer yapılanmalar ekstra olacak. Yönetimi Büyükşehir Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülecek ama halkın katılımı da sağlanacak. Buranın yönetiminde mutlaka bu yörenin halkı da olacak çünkü burayı koruyacaksak halkla birlikte korumamız gerekiyor. Halktan izole bir korumanın mümkün olmadığını düşünüyoruz. Yaylada artık gelişi güzel yapılaşma bitmiş olacak.” dedi.