Smartcon Analytics Center tarafından düzenlenen ve online yapılan IstanbulTechWeek’in ikinci gün etkinlikleri gerçekleştirildi.
Etkinlik kapsamındaki Kamuda Teknoloji Sahnesi’nde, kamu ve kamuya hizmet götüren firmalar, global ve yerel uzmanlar ile sektördeki veri, analitik ve yapay zeka uygulamaları paylaşıldı. Ayrıca, kamuda dönüşüm için gerekli dijital yetkinliklerin geliştirilmesi konuları ele alındı.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Yapay Zeka ve Büyük Veri Teknolojileri Birim Müdürü Mustafa Umut Demirezen, etkinlikte yaptığı konuşmada, Türk Beyin Projesi’nin, 2 yıl önce bilim adamlarının tespit edip onlarla beraber ne yapılabileceğinin araştırılması ile ortaya çıkan bir proje olduğunu belirterek, “Tamamıyla algoritmaların geliştirilmesi, üretimi, etiketlenmesi gibi her türlü aşama bizim mühendislerimizle, akademisyenlerimizle yapıldı. En sevindiğimiz nokta da başarılarının çok efektif olarak kullanılıyor olması.” dedi.
Projeyi 2 faza ayırdıklarını aktaran Demirezen, “Bu fazlardan birinde bizim öncülüğümüzde, Gazi Üniversitesi Tıp ve Mühendislik Fakülteleri ve Gazi Üniversitesi Hastanesi ile bir araya gelerek neler yapılabileceği konusunda araştırmalar yaptık. ‘Beyin tümörü, inme ve bununla beraber yaşanabilecek beyinsel hastalıkların tespitlerini yapay zekayla yapabilir miyiz?’, ‘Yaparsak nasıl bir teknoloji geliştirmemiz lazım, hangi veriye ihtiyacımız var?’ Bunları planlamaya çalıştık.” şeklinde konuştu.
Demirezen, ikinci fazda ise gerekli sertifikasyon ve kanunlar çerçevesinde alınması gereken önlemleri bir araya getirerek ülke çapında yaygınlaştırma konusunda nasıl adımlar atılabileceğini planladıklarını kaydetti.
“Beyin tümörü sınıflandırması yapabiliyoruz”
Projenin tamamlanmasıyla beraber yüksek güvenilirlikte beyin tümörü sınıflandırması yapabildiklerine işaret eden Demirezen, şöyle devam etti:
“Beyinde bir anomali varsa onu bulabiliyoruz. Beyin MR’larından yaş ve cinsiyet tahmini yapabiliyoruz. Türkiye’de bilimin gelişmesi için bu alanda iki tane veri seti yayınlamak üzereyiz. Bizim yaptığımız çalışmaları ülkemizdeki araştırmacılar daha ileri götürebilsin, insanlık adına bir fayda sağlanabilsin diye veri setleri yayınlamayı planlıyoruz. Amacımız, hiçbir doktorun yerini almak değil. Sıkıntı yaşanan alanlarda doktorlara destek verebilmeyi, işlerini kolaylaştırabilmeyi hedefliyoruz.”
Demirezen, Dijital Dönüşüm Ofisi’nde bilimsel çalışan bir ekip olduklarını ve ekibin genellikle akademisyenlerden oluştuğunu ifade ederek, “Bir yapay zeka projesi, ister kamuda olsun ister özel sektörde olsun bilinen proje yöntemleriyle yönetilebilecek bir şey değil. Bir yere kadar getirebilirsiniz ama ortam dinamik. Genellikle yazılım projesi olarak düşünülen bir konu. Yazılım bu işin sadece yüzde 2’si kadar. Model eğitmek, veriyle uğraşmak işin yüzde 98’ine varan vaktimizi alıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Doğa-insan-toplum dengesi tekrar kurulmalı”
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav da yaşanan bu kırılma döneminden sonraki dönüşümün fırsatlara dönüştürülebilmesi için bilişsel yeteneklerin tekrar kazanılmasının önem taşıdığını vurgulayarak, “Yeni kuşakların bilişsel yeteneklerle eğitimini sağlamak için çok net adımlar atılmaya başlanması bu açıdan önemli.” dedi.
Önümüzdeki dönemde ülke için fırsatlar oluşturma açısından her türlü verimliliğin, katma değerin ve bunların refah şeklinde geri gelmesinde en önemli noktalardan bir tanesinin doğa-insan-toplum dengesinin tekrar kurulması olduğunu belirten Ultav, şunları kaydetti:
“Doğaya baktığınız zaman tamamen metabolizmik, insana bakıldığında tamamen zihinsel, topluma bakıldığında ise tamamen kültürel olduğunu görüyoruz. Kontrol noktalarının ne olduğunu daha iyi anlayabiliyorsanız yok edilen doğa, insan, toplum yapıları çok daha mükemmel şekilde önümüzdeki dönemde bir araya getirilebilir.”
“Başarılı girişimler, çalışanlarımıza motivasyon sağlıyor”
Vestel Ventures Genel Müdürü Metin Salt ise girişimciliği tek başına bir aktivite gibi değerlendirmenin doğru olmadığını söyledi.
Salt, Zorlu Grubu bünyesindeki kurum içi girişimcilik çalışmalarının “Akıllı Hayat 2030” vizyonu doğrultusunda yapıldığını belirterek, “Kurum içi girişim aşamasına biz grup olarak hemen gelmedik. Diğer şirketlerin aksine biz önce startup ekonomisine yatırım yaparak başladık. Dış girişimcilerden edindiğimiz deneyimlerle aynı programı kurum içinde uygulamaya yöneldik. Hep söylediğim gibi, inovasyon şirketlerde bir günde olmaz zaten.” diye konuştu.
Kurum içi girişimcilik çalışmalarının genellik şirketlerde iç proje olarak kaldığını ve dışarıya açılmadığını vurgulayan Salt, şunları kaydetti:
“Biz kurum içi girişimcilerimizi çok fazla başvuru arasından seçtik. Zorlu Grubu’na yönelik olan bu programlara ilk turunda 300’e yakın başvuru vardı. 2. turda ise 720 başvuran sayısına ulaştık. Bu sayılar bize içerideki ilgiyi gösteriyor. Aslında çalışanlarımızın bunu yapma istekleri varmış sadece bir tetikleyici gerekiyormuş. Programın 2. turundaki başvuru sayısı bize bunu gösterdi. Geçmiş projelerimiz arasında çok başarılı girişimcilerimiz oldu. Örneğin, bir girişimcimiz sürdürebilir bir dünya için boya plastik üretiyor, hatta bu konuda bir fabrika kuruluyor. Böyle başarılı girişimler, çalışanlarımıza motivasyon sağlıyor. İnsanlar değişmeye çok hazırmış zaten.
Türkiye’nin en büyük avantajlarından biri insanların içinde gerçekten değişme ve gelişme isteği olması, ayrıca risk alma algısı da çok yüksek bir toplumuz. Yeter ki buna uygun bir platform kurulsun. Biz de burada onu başardık.”
IstanbulTechWeek, 7 Kasım’a kadar çevrim içi olarak devam edecek.