Kayıkçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk defa Fransız Montgolfier kardeşler tarafından “insansız balon” olarak deneyimlenen insansız hava aracı (İHA) ya da yaygın ismiyle bilinen dronelerin oldukça basit, ilkel ve zar zor uçabilen nesneler olarak hayata başladıkları 1782’lerden, yavaş ama istikrarlı bir şekilde geldikleri günümüzde bir teknoloji harikasına dönüşmüş durumda olduklarını söyledi.
Dronelerin ilk evrelerde daha ziyade askeri operasyon amaçlı kullanıldığına işaret eden Kayıkçı, son 10 yıldaki teknolojik gelişmelerle başta lojistik olmak üzere kamu güvenliği, trafik gözetimi ve izleme gibi çok çeşitli sektör ve alanlarda yaygın olarak kullanım imkanı bulduğunu anlattı.
Kayıkçı, şunları kaydetti:
“Drone teknolojisi ile denizin ortasındaki petrol sondaj kulelerine, yolu olmayan uzak bir kıyıdaki deniz fenerine, ormanlardaki yangın gözetleme kulelerine ya da sınır ucundaki bir askeri tesise malzeme sevkiyatları çok daha hızlı ve güvenilir bir şekilde yapılabilmektedir. Genel olarak, droneler 3 temel kategoride kullanılmaktadır; altyapı denetimi ve bakımı (enerji, madencilik ve inşaat, petrol ve doğal gaz, rüzgar türbini izleme, malzeme nakliyesi, çatı ve şantiye denetimleri, telekomünikasyon gibi), çevre denetimi ve bakımı (tarım, kamu güvenliği, otoyol kontrolü, polis, olay yeri izleme gibi) ve kargo dronelerini de içeren ulaşım ve eğlence sektörü (mal taşımacılığı, tıbbi malzeme teslimatı, kargo taşımacılığı, ulaşım altyapısı denetimi gibi).”
“Salgın, ticari drone teknolojisinin gelişmesi yönünde zorlayıcı etki yaptı”
Dr. Yaşanur Kayıkçı, Kovid-19 salgınının özellikle ticari drone teknolojisinin gelişmesi yönünde zorlayıcı etki yaptığına dikkati çekerek, dronelerin, Kovid-19 salgınıyla mücadelede önemli bir araç haline gelirken, daha sürdürülebilir ve dayanıklı tedarik zincirlerinin ve sosyal mesafeli/temassız teslimat hizmetlerinin oluşturulmasında yardımcı olduğunu söyledi.
Kayıkçı, “2019 verilerine göre, askeri amaçlı droneler dışında kullanılan çeşitli özellikteki dronelerin küresel olarak 5,5 milyar dolar tutarında bir piyasa hacmine sahip olduğu görülmektedir. Drone üretim ve hizmet uygulamaları pazarının, büyük ölçüde altyapı sektörünün de etkisiyle ve yeni yasal değişiklikler, uzak kimlik (remote ID), 5G teknolojisinin yavaş yavaş kullanıma sunulması ile önümüzdeki 5 ila 6 yıl zarfında yaklaşık yüzde 25’lik yıllık bileşik büyüme oranı ile 2030’larda 92 milyar dolara erişeceği tahmin edilmektedir.” dedi.
Dünyada en fazla drone tescilinin ABD’de yapıldığını belirten Kayıkçı, şu an itibarıyla ABD Federal Havacılık Otoritesi (FAA) tarafından 1,7 milyon bireysel ve 400 bin ticari drone tescili yapıldığını, daha sonra Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı’ndan (EASA) 1 milyondan fazla tam sertifika ile tescilli AB ve 400 bin adetle Çin’in geldiğini bildirdi.
Dronelerin kullanıldığı en büyük pazarlar arasında teslimat, tarım ve acil durum hizmetlerinde artan fırsatlar ile güvenlik ve endüstriyel denetimin bulunduğunu aktaran Kayıkçı, zamanla drone donanımının daha uygun fiyatlı hale gelerek katma değerli hizmetlerin, bu pazarın çok büyük bir bölümünü oluşturmasının sağlanacağını kaydetti.
Kayıkçı, Roland Berger Danışmanlık şirketinin tahminlerine göre, 2050 yılına kadar pazarın yarısından fazlasını drone hizmetlerinin oluşturmasının beklendiğini söyledi.