Ali Öztürk doğuştan görme engelli. Altı yaşında başladığı görme engelliler okuluna liseye kadar devam etmiş. Hayatında onu zorlayan şeylerden biri de liseye kayıt aşaması olmuş. Çünkü görme engelli bir öğrenciyi hiçbir okul almak istememiş. Avcılar Lisesi’ne kayıt olduktan sonra okulun en iyi öğrencilerinden biri olmuş ve Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmış. Kendi kendine saz çalmayı öğrenen, öğrencilerinin geleceklerini aydınlatmayı kendine ilke edinmiş Ali öğretmen, şöyle anlatıyor hikâyesini:
OKULA GÖNDERİN, ZİYAN OLMASIN
“Yedi aylıkken dünyaya gelmişim. Doğuştan görme engelliyim. Ailecek gittiğimiz bir piknikte, orada bulunan bir görme engelli, aileme ‘Bu çocuğu okula gönderin. Ziyan olmasın’ demiş. Böylece altı yaşında başladım okula gitmeye. Eve gelince gözlerim annem oldu. Dersleri anlattı, soruları okudu. Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandım.
ÖĞRETMENLİK ÇOCUKLUK HAYALİMDİ
2014 yılında, çocukluk hayalim olan öğretmenliğe başladım. Eskiden beri hep etrafımdakilerle bir şeyler paylaşmayı, anlatmayı severdim. Derse girdiğimde öğrencilerime de böyle söylerim. ‘Ben size bir şey öğretmek için değil bir şeyler paylaşmak için buradayım. Çünkü benim de sizden öğreneceğim bir şeyler var’ derim. Bir şekilde yöntem bulan insanlar düşlüyorum hep. İnsanların hayallerinin sınırlanmayacağı bir toplum hayal ediyorum.
NEŞET BABA SAYESİNDE SAZ ÇALDIM
Rahmetli Neşet Ertaş’ı çok severim. Onu dinleyerek kendi kendime öğrendim. Bazen öğrencilerime de saz çalar türküler söylerim. Bu yönümü de çok severler. Öğrencilerimin kendine güvenmelerini istiyorum. Derste sıraların arasında dolaşırım. Oturarak ders anlatmam hiçbir zaman. Öğrencilerin arasında, onlara yakın olmak lazım. Bana göre her öğrenci bir cevherdir. Sadece doğru zamanda doğru yerde olmak lazım.
ALİ HOCA OLARAK ANILMAK
Ben sıkıntılarımı dile getirme taraftarı değilim. Bu bizi bir yere götürmez. Bugüne kadar bir başarım varsa kimsenin lütfetmesiyle gelmedim. Bileğimin hakkıyla başardım bunları. Tabii ki yardım destek olacak. Ama bir gören ne kadar yardım alıyorsa ben de o kadar yardım aldım. Beni iyi hissettiren başkalarından ayırt edilmemek. Görme engelli öğretmen olarak değil Ali hoca olarak anılmak derdindeyim. Ayrıca görme engeli kusur değil sadece bir özelliktir. Bir insan görme engeli olduğu için övülüp yerilmemeli. İnsan insan olduğu için değerlendirilmeli.”