NeurotechEU konsorsiyumunda Türkiye’den Boğaziçi Üniversitesi’nin yanı sıra İngiltere’den Oxford, Hollanda’dan Radboud, Almanya’dan Bonn, İsveç’ten Karolinska, Romanya’dan Cluj, İspanya’dan Miguel Hernandez ve Macaristan’dan Debrecen üniversitesi yer alıyor. Girişimin liderliğini Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü üstlendi. Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Can Yücesoy üniversite kavramının giderek değiştiğini belirterek yeni oluşumu şöyle anlattı:
AMAÇ AMERİKA İLE REKABET
“Avrupa Üniversitesi aslında 8 tane üniversiteden oluşan bir iş birliği platformu. Üniversiteler arasında bir işleyiş mekanizması formüle edilerek başvuru yapılıyor. Avrupa Birliği’nin beklentisi rekabetçi, topluma değen, kalıcı ve sistematik bir iş birliği kurulması. Mesela Amerikan üniversiteleri çok büyük ve çok yüksek fonları var. Avrupa Üniversitesi’nin amaçlarından bir tanesi farklı ülkelerdeki üniversite kampüslerini bir araya getirerek çok iyi üniversitelerle rekabet edebilmek.”
287 MİLYON EURO BÜTÇE AYRILDI
“Bu üç yıllık bir destek. Avrupa Birliği üç yıl boyunca belli bir para veriyor. Bittikçe yeniden başvurabiliyorsunuz. Bizim hedefimiz 2040’a kadar bunun devam etmesi. Toplamda 7 milyon euro ilk başta verilen ödenek. Toplamda 287 milyon Euro bütçe ayrıldı Avrupa Üniversitesi için. İlk üç yıl temelleri atma aşaması olacak. Aslında sistemin işleyişi oturacak. Üniversitelerin mevcut tüm eğitim programları bir araya getirilecek. 8 üniversite öğrencileri oluşturulan platformla birbirinin içeriklerine ulaşabilecek.
ÖĞRENCİLER DÜNYA VATANDAŞI OLACAK
20 yıl içinde öğrencilerinin en az yüzde 60’ının birbiriyle değişim yapması hedefleniyor. Fiziksel olarak bir öğrenci değişimi planlanıyor. Bu proje ayrıca kişilerin kendi programını oluşturabilmesinin önünü açacak. Yani siz bilgiyi verin öğrenciler ne olmak istiyorsa onunla ilgili en iyi eğitimi kendileri belirlesinler. Oxford’dan, Boğaziçi’nden, Karolinska’dan farklı dersler alarak eğitim görebilecekleri bir sistem mümkün hale gelecek. Bu bir kültür alışverişi de olacak ayrıca. Yani özetle dünya vatandaşı yetiştirmek, birçok yönüyle çok daha gelişmiş insanlar yetiştirmek mümkün olacak.
BEYİN GÖÇÜ ÖNLENECEK
Bulunduğun yerde bir Avrupa eğitimi almak mümkün olacak. Bir kısım öğrenciler Avrupa’nın farklı üniversitelerine gidecek ama Avrupa’dan da Boğaziçi Üniversitesi’ne gelecek öğrenciler olacak. Bunun bir beyin göçüne çanak tutacağını düşünmüyorum aksine beyin göçü olmadan o eğitimi alabilmenin önü açılacak. Yani mecburen gitmek gibi bir durumu azaltacak.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ BEYNİN GİZEMİNİ ARAŞTIRACAK
‘’NeurotechEU’’ adıyla kurulan konsorsiyuma Boğaziçi Üniversitesi, Sinir Bilimleri ve Teknolojileri teması altında fen bilimleri, sosyal bilimler ve eğitim bilimlerinin içinde bulunduğu tüm alanlarda faaliyet gösteren birim ve programlarıyla çok boyutlu katkı verecek. Bizim seçtiğimiz tema kendi cazibesini yaratan, diğer üniversitelerden farkını ortaya koyabilen nörobilim. Sadece beyinle ilgili araştırmalara odaklanmış çok spesifik bir üniversite gibi gözükse de öyle değil. Sinir bilim aslında yapay zeka gibi tekniklerle uygulamaya dönüştürülen her şeyi kapsar.
Üniversitenin içinde bulunduğu şehrin gelişmesini de amaçlayan bir yapı bu. Bu yüzden İstanbul’a da katkı sağlamak gibi bir hedefi de var. 8 üniversite olduğu için her birinin sorumluluğunda olan iş paketleri var. 8 farklı tema var ayrıca. Akıllı şehirler bunlardan bir tanesi. Boğaziçi üniversitesi bu temanın liderliğini yapıyor. Örneğin bir meydanın tasarımı, sensör verisinin kullanılması, enerji kullanımı, atık kontrolü, afet yönetimi gibi birçok yönü var.
ÜNİVERSİTELERİN KALİTESİ ARTACAK
Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Prof. Dr. Necati Aras ise “üniversitenin içinde bulunduğu projeler arasındaki en stratejik olanı bu” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü.
“Ortak diploma programı gibi düşünebiliriz. Tek bir diploma mı verilecek yoksa hepsi ayrı ayrı diploma mı bunlar ilerleyen süreçte karara bağlanacak işler.
Ancak asıl amaç bilginin daha rahat paylaşılabilmesi ve öğrencilerin farklı yerlerden de ders alabilmeleri. İlk çıkış amacı Avrupa’daki tüm üniversitelerin kalitesinin artmasıydı. Boğaziçi Üniversitesi’nin de algısını değiştirecek bu proje. Türkiye’deki hiçbir üniversite çeşitli kuruluşların yaptığı sıralamalarda ilk 100’e giremiyor. Bu yapının Türk üniversitelerinin sıralamada daha yukarılara çıkmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. 5-10 yıl sonra Boğaziçi Üniversitesi’nin çok daha iyi yerlerde olacağını düşünüyorum.”