Ülke genelinde vaka sayıları ve can kayıpları korkutucu seviyelere yükselince İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin başkanlık ettiği Koronavirüsle Ulusal Mücadele Kurulu, salgını kontrol altına alabilmek amacıyla 21 Kasım’dan itibaren ülke genelinde kısıtlama kararı aldı.
Kısıtlamalar çerçevesinde fırın, market, kasap, manav, hastane, eczane ve zaruri olan işletmeler dışındaki iş yerleri 15 gün boyunca kapalı kaldı.
Şehirler arası seyahat ve şehir içinde akşam 21.00 ile sabah 04.00 saatleri arasında araçların trafiğe çıkması yasaklandı. Yasak ihlali yapan araçlara 1 milyon tümen para cezası verildi.
SERT TEDBİRLER SONUÇ VERDİ
Salgının başından itibaren hayata geçirilen en sert kısıtlamalar olarak nitelendirilen uygulamaların ardından 16 Kasım’da 486’ya çıkan ölü sayısıdün 177’ye, 27 Kasım’da 14 bin 51 olan vaka sayısı da 6 bin 312’ye geriledi.
Ülkede 21 Aralık’ta bayram havasında kutlanan yılın en uzun gecesi Şeb-i Yelda’da olası toplanmaları önlemek için sokağa çıkma yasağı saati
21.00’den 20.00’ye çekildi ve işyerlerinin 18.00’den itibaren kapatılması kararlaştırıldı.
İran’ın değişik şehirlerinde Şeb-i Yelda için online konserler düzenlendi. Tahran Büyükşehir Belediyesi, başkentin sembolik öneme sahip Milad Kulesi’nde 4 gün boyunca online konser tertip ediyor.
Ülke genelindeki karantinanın ardından yeniden hareketlenmeye başlayan çarşı pazar bugünlerde yine sakin görünüyor. Metro ve toplu taşımalardaki aşırı yoğunluğun biraz daha hafiflediği göze çarpıyor.
‘HÜKÜMET HERŞEYİ HALKTAN BEKLEMEMELİ’
Tahranlı vatandaşlar, hükümetin kısıtlama kararları, salgının etkisi ve ekonomik krizin günlük yaşam üzerindeki etkisini AA muhabirine değerlendirdi.
Üniversite öğrencisi Ali Rızayi, kısıtlamaların etkili olduğunu ve bunun devam etmesini ancak dar gelirli halkın da göz önünde bulundurulmasını isteyerek, “Hükümet her şeyi halktan beklememeli. Sürekli olarak halk sağlık kurallarına uymalı diyoruz fakat hükümet de bazı adımlar atmalıdır. Geçim sıkıntısı yaşayan insanlara maddi yardımda bulunmalıdır.” dedi.
Geçimini motorculuk yaparak sağlayan Hoşmend Azizi de tedbirleri desteklediklerini ve kısıtlamaların devam etmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Kısıtlamalar devam ederken hükümet dar gelirli vatandaşları da düşünmelidir. Benim hiçbir gelirim yok. Çalışmazsam eve nasıl ekmek götürürüm? Çoluk çocuğumun geçimini nasıl sağlayabilirim? Bize hiçbir maddi yardımda bulunmadılar. 50 bin ya da 100 bin tümen vereceğiz diyorlar, sadaka mı veriyorlar? Bu hiçbir işimize yaramaz. Hükümet halka bir ay dışarı çıkmayın, tüm masraflarınızı bir vereceğiz demelidir. 50-100 tümenle geçim olur mu?”
Abbas Pervendi ise tedbirlerin zamanında alınmadığını ve salgınlar arttıktan sonra kısıtlamaya gidildiğini ifade ederek, dar gelirli halk kesimine yapılan devlet yardımlarıyla ilgili de şunları söyledi:
“Salgın sürecinde evinde kalanların hesabına bir miktar para yatırdı.
Bir aylık geçim için yatırılan para 4 günlük masrafa bile yetmez. Biz fakir bir ülke değiliz. Devletimiz halka yardımcı olabilir. Biz savaş mağduru bir ülke de değiliz. Her türlü doğal kaynağa sahibiz. Neden diğer ülkeler gibi güçlü adımlar atamıyoruz?”