Dendias, “Kathimerini” gazetesine verdiği mülakatta, Türkiye ile istikşafi görüşmelere dönülmesi, 5’li konferans planı ve Atina’nın İyon Denizi’nde karasularını 6 milden 12 mile çıkarma adımına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İstikşafi görüşmelerin gündeminin tek taraflı değiştirilmesinin, bu temasları “baltalama amaçlı bir girişim anlamına geldiğini” savunan Dendias, “2021’in Türkiye’sinin, istikşafi görüşmelerin son turunun yapıldığı 2016’nın Türkiye’si olmadığını” iddia etti.
Dendias, “Yunanistan, istikşafi görüşmelere samimi bir irade ve yapıcı niyetle katılıyor ancak bu görüşmelerin gündemi belirlidir ve değiştirilemez.” ifadesini kullandı.
“BUNUN NE ZAMAN OLACAĞI SİYASİ BİR TERCİHTİR”
Atina’nın, İyon Denizi’ndeki karasularını 6 milden 12 mile çıkarması konusuna değinen Dendias, Yunanistan’ın 1947’den bu yana ilk kez karasularını genişlettiğini ve bunun uluslararası hukuk temelinde ve barışçıl yoldan yapıldığını ileri sürdü.
Dendias, “Biz, karasularımızı daha başka bölgelerde de genişletmeye hazırlanıyoruz, gerekli teknik adımları atıyoruz ancak bunun ne zaman olacağı siyasi bir tercihtir.” değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs meselesinin çözümüne de değinen Dendias, gerek Türkiye gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) liderlerinin söylemlerinin “cesaretlendirici olmadığını” iddia etti.
Dendias, sorunun çözümü konusunda “iyimser olmadığını” dile getirerek, “Kıbrıs Rum kesimi ile koordineli bir şekilde BM Genel Sekreteri Guterres’in ‘gayriresmi 5’li konferans’ teklifine katılmaya hazırız.” ifadesini kullandı.
Guterres, BM himayesinde, garantör ülkeler olan Türkiye, İngiltere, Yunanistan ile Ada’daki Türk ve Rum taraflarının katılacağı gayriresmi bir konferans teklifinde bulunmuştu.
İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELER
Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi (keşif amaçlı) görüşmelerin 61. turunun İstanbul’da yapılacağı açıklanmıştı.
İki ülke arasında 2002’de başlatılan istikşafi görüşmelerin sonuncusu olan 60. tur, 1 Mart 2016’da Atina’da yapılmıştı. Dönemin Yunan hükümeti tarafından askıya alınan görüşmeler, bu tarihten sonra siyasi istişareler formatında devam etmiş ancak istikşafi çerçeveye dönmemişti.
TÜRKİYE VE KKTC DOĞU AKDENİZ’DEKİ HAKLARINI SAVUNUYOR
Türkiye, Doğu Akdeniz’de kendi karasuları ve KKTC Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) verdiği ruhsat sahalarında uluslararası hukuktan doğan hakları çerçevesinde araştırma ve sondaj faaliyetleri yürütüyor.
Libya ile yaptığı Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması BM nezdinde de tescillenen Türkiye, deniz sahalarındaki doğal zenginliklerin kullanılmasında “adalet ve hakça paylaşım” ilkelerine vurgu yapıyor.
Kendi deniz yetki alanlarındaki meşru faaliyetleri nedeniyle Türkiye’yi “provokasyonla”suçlayan Yunan-Rum ikilisi ise haksız ve gayrimeşru taleplerini dayatmak için Avrupa Birliği’ni (AB) öne sürüyor.