O günlerde aklının ucundan dahi geçmiyordu ama mezuniyetinden 30 yıl kadar sonra bir zamanlar öğrencisi olduğu okula rektör olarak atandı. Temmuz 2018’den bu yana Marmara Üniversitesi rektörlük görevini sürdüren Prof.Dr. Erol Özvar Hürriyet Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. “Bilim yapmak lüks bir iştir” diyen Rektör Erol Özvar, akademik çalışmaların finansal olarak daha çok desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.
BİLİMDE PABLO ESCOBAR ÖRNEĞİ
Akademisyenleri yaptığı projelerden ötürü takdir ediyoruz. Takdir ettiğimiz zaman bunun bir karşılığı olmalı. Önümüzdeki hedeflere ulaşabilmemiz için bizim hocaları daha çok takdir edebilmemiz lazım. Yani sadece alkışla değil başka şekilde de destek gerekiyor. Ödül çok önemli bu konularda. Çalışan hocalarımıza gereken desteği sağlayabilirsek Türk üniversitelerinin dünyada önemli sıralara çıkacağına inanıyorum. Kalite endişesi bizim iklimimize düştü. Bu üniversitelerin önünü açacaktır. Ar-Ge ve araştırmaya daha fazla mesai harcayan üniversitelerin kamudan aldığı payların ciddi şekilde artırılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bilim yapmak lüks bir iş. İnsanın işsiz kaldığında ilgileneceği bir meşgale değil lisans üstü çalışmalar. Tam aksine mesaisini, sermayesini, vaktini çalan bir meşgaledir. Bilim yapmak tabiri caizse Pablo Escobar gibi ısınmak için para yakmaya benzer. Yani özetle pahalı bir iş. O yüzden adanmışlık olduğu kadar gerekli finansal kaynaklar olmalı. Ama son 20 senede hayalini kuramayacağımız desteklere ulaştık.
POZİTİF AYRIMCILIK YAPMAK ZORUNDAYIZ
Dünya üniversiteler sıralamasında bütün alanlarda en iyi olmak isterim. Bunu herkes ister ancak mümkün olmadığını da tüm rektörler bilir. Her üniversite rekabetçi üstünlüğe sahip alanlarını çok iyi bilmeli. Biz nerelerde rekabet edebileceğimizi biliyoruz. Bu alanlara çok ciddi destek ve yatırım uyguluyoruz. Hatta buralara pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Bazen bu yönetmelikle çatışabiliyor ancak bunu yapmak zorundayız. Çalışanla çalışmayanı, üretenle üretmeyeni ayırmayan bir sistem sadece başarılı olanları cezalandıran bir sistemdir. Yaklaşık 40 civarı ana ve alt alan araştırma sahasında Marmara Üniversitesi’nin dünya ile rekabet edebilir olduğunu görüyoruz. Mesela romatoloji. Tıp Fakültesindeki arkadaşlar bu alanlarda dünya çapında yayınlar yapabiliyor. Karaciğer yağlanması konusunda en önemli çalışmalar da buradan çıkıyor. Marmara Üniversitesi’nin Türkiye ve dünyada hekimlik ile mühendisliğin kesiştiği alanlarda rekabetçi olabileceğini gördük, ardından oralara yatırım yapmaya başladık. Tıbbi cihazlar, tekstil, çevre gibi birçok alanı örnek olarak verebiliriz. Üniversiteler olarak mutlaka farklılaşmaya gitmek zorundayız. Farklılaşmadıkça üniversitelerin üretime dayalı performansı ortaya çıkmaz.
HAYALİM ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ
Türkiye’de 10 tane üniversite araştırma üniversitesi olarak kabul edildi. Marmara Üniversitesi de bunlardan biri olmayı misyon bellemiş bir kurum. En büyük hayalimiz bu. Biz bir kamu üniversitesinin başarı hikayesi olacağına inanıyoruz. Üç sene önce yenilikçi ve girişimci üniversite endeksine giremeyen ilk 50’de olmayan Marmara Üniversitesi şimdi devlet üniversiteleri arasında 21’inci sırada. Bilimsel anlamda hayalini kurduğum yapmak istediğim birçok şey var. Bunlardan bir tanesi de rektörü olduğum üniversiteyi bir araştırma üniversitesi yapmak.
BAZI ÜNİVERSİTELER YARIŞI KAYBEDECEK
Üniversitenin kendine mahsus istikamet belirleyebilmesi için üniversitenin ürettiği araştırma geliştirmeye ait sosyal sorumluluk projelerine ve eğitim öğretime ait bütün verilere hâkim olması lazım. Bu verilere hâkim olmadan bir üniversiteye vizyon biçemezsiniz. Bu yüzden benim bir planım da Marmara Üniversitesine ait büyük bir data inşa etmek. Çünkü büyük data inşa edemeyen üniversiteler yarıştan düşecekler, yarışı kaybedecekler.
ATEŞİ SÖNDÜRMEYE ÇALIŞAN KARINCA MİSALİ
Marmara Üniversitesine atanmış rektör olarak şöyle bir idare anlayışım var. Üzerime düşen görevi elimden gelen en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorum. Eğer ben rektör olarak işimi en iyi şekilde yaparsam bundan herkes istifade eder. Benim amacım beni bu göreve layık bulanların omuzlarındaki yükü hafifletmek. Kendimi her zaman Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden bir karınca misali görürüm.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ TEK ÇATI ALTINDA TOPLANIYOR
Marmara Üniversitesi tek bir kampüste toplanıyor. Maltepe’de adına Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi dediğimiz eski adıyla Kenan Evren Kışlası bize tahsis edildi. İki buçuk milyon metrekare içerisinde Türkiye’nin en güzel yerleşkelerinden bir tanesi inşa ediliyor. Geçen sene başladığımız inşaatların birinci etap çalışmaları tamamlandı. Önümüzdeki baharda mühendislik ve teknoloji fakülteleri faaliyetlerine yeni kampüste devam edecek. 2023 yılında 29 Mayıs’a kadar bütün diğer fakülteler de oraya taşınacak.
Marmara Üniversitesi’nin tüm AR-ge ve teknopark faaliyetlerini Göztepe kampüsünde sürdürmeyi planlıyoruz. Devletimiz uygun bulursa 153 dönümlük araziyi teknopark olarak kullanacağız.
Tıp fakültesi şu anda ana yerleşkeyle birleşmiş vaziyette. Bir senede üç tane fakülte taşıdık. Tıp, diş hekimliği ve sağlık bilimleri fakültesi şu an Başıbüyük’te faaliyet gösteriyor. Burası önümüzdeki dönemde çok önemli bir sağlık çekim merkezi haline gelecek.
Türkiye’de bir ilk olacak engelli diş hastanesinin temellerini de önümüzdeki baharda atacağız. Sadece engelli vatandaşlarımızın hizmet alacağı bir diş hastanesi olacak.
EN BÜYÜK HOBİM DATALAR
Ben rektör olarak bilişime ilgisi olan, datalarla oynamayı seven birisiyim. Sayısal verileri sistematik hale getirmek ve buradan sonuçlar çıkarmak benim en çok merak ettiğim ve yapmayı sevdiğim şeylerden biri. Datalarla çok daha haşır neşir olmayı gerektiren becerilere ihtiyacımız olduğunu gördük. Ben de bazen yalnız kaldığım zaman acaba robotik yazılım yapabilir miyim diye uğraşıyorum. Bunu öğrencilerin de öğrenmesi lazım. Öğrencilerimize veri işleriyle, data bilimiyle uğraşmalarını tavsiye ediyorum. Bilgisayar dışında faaliyet gösteren meslek sahibi bütün arkadaşlar için muazzam bir alan bu. Bu alanda bir şeyler bilen bir arkadaşın işsiz kalması söz konusu değil.
3 HAFTADA 13 BİN DERSİ DİJİTALLEŞTİRDİK
Salgın tüm dünyayı etkilediği gibi bizi de etkiledi. Örgün sistemde yürüyen bir düzen çok kısa bir süre içerisinde uzaktan eğitime taşındı. Bu süreçte en önemli sorun iletişim sorunuydu. İkincisi kararlar hiyerarşisinin tespiti ve bunun sevk edilmesiydi. Yani liderlik yapan idarecilere de ihtiyaç doğmuş oldu. Bu ilk defa deneyimlediğimiz bir şey. Marmara Üniversitesi 10 yıldan fazla süredir uzaktan eğitimle ders veriyor ve alt yapımız vardı. Ama düşünün 13 bin ders dijital hale getirilecek ve öğrenciler bu dersleri senkronize halde alabilecekler. Marmara Üniversitesi üç haftada 13 bin dersi dijital hale getirdi.