‘Survivor 2020’ yarışması ile büyük bir hayran kitlesi edinen, ‘Her Şeye Rağmen’ adlı kitap ve aynı isimde bir şarkı çıkaran Barış Murat Yağcı, Hürriyet gazetesinden Hakan Gence’ye konuştu.
Best Model seçildin, modellik ve oyunculuk yaptın, ‘Survivor’a katıldın. Şimdi bir de kitap ve şarkı çıkardın.
Annem de bana ‘Ne yaptığın belli değil, ama seninle gurur duyuyorum’ diyor.
Seninki ünlü olma isteği miydi?
Yok. Beni geçmişten az çok tanıyorsun. Aslında ben çok sağlıklı biri değilim.
O ne demek?
Bu yaşıma kadar çok ameliyat, çok sakatlık geçirdim. Her sene iki önemli ameliyat oluyorum.
Geçmiş olsun. Nedir sorun?
Hepsi genetik problemler. Kemiğin erimesiyle ilgili bir rahatsızlık. Kemiğin boyunun uzamaya ya da kısalmaya başladığı zaman oradaki tendonlar parçalanmaya başlıyor. Vücut deformasyona uğradıkça hasar görüyor. Her defasında işlem yapmak gerekiyor. Basketbol kariyerim bu sebeple bitti. ‘Survivor’da ikinci olmamın nedenlerinden biri de buydu. Çünkü yarışmada son bir ayda omzum çıktı, yerine girdi; oradaki kapsül parçalandı. İki yırtığım ve bir kırığım vardı.
‘Genetik problemler’ dedin.
Ailemde genetik olarak kanser gibi rahatsızlıklar var. Ben de her ne kadar dışarıdan sağlıklı biri gibi dursam da çok uzun yaşayacağımı düşünmüyorum. Kitap olayında da linç yiyeceğimi bile bile kendime, aileme, sevenlerime ve yeni nesle bir şeyler bırakmak istedim.
Boyun, 1.97’ymiş.
Aslında 2.01 cm’di ama adadan sonra 1.97 oldu.
Nasıl?
Orada tahtanın üzerinde yatıp sürekli yağmura maruz kalıyorsun. Kas ve eklemlerin olduğu yere tahta, basınç uyguluyor.Dik durmak yerine vücudun bükülmeye başlıyor.
Dört santim çektin yani?
Vallahi şaka değil, çektim.
Bu kadar uzun boylu olmanın hayata etkisi ne oldu?
Uzun boylu olmanın avantajı, Taksim’deki ıslak hamburgercilerden bakınca Galatasaray Lisesi’ni görmek. Ama olumsuz yanı çok: Boy farkından dolayı ilişkilerinde sorun yaşıyorsun, istediğin şeyi giyemiyorsun.
Çok şişman olduğun dönemler de varmış.
Evet, 10 yaşımdayken annem işe gidince yardım için bir abla gelirdi. Yemekleri o yapıyordu, eli lezzetliydi. Ben de iştahlıydım. Bir yandan da ‘taso’ çıkan cipslerden yerdim. Çok kiloluydum, göbeğim artık üç kat olmuştu. Cildim bozuldu, sivilcelere dokundukça da yüzümde izler kaldı. Bir anda geceleri eklemlerim ağrımaya ve ergenlikle boyum uzamaya başladı. Basketbol oynuyordum. Bu değişimle birlikte, o utangaçlık duygusu yerini başka bir şeye bıraktı.
Kitabında “Kazanan kişinin ‘survivor’ olduğunu hiçbir zaman düşünmedim” diye yazmışsın.
Sen düşünmüş olabilirsin, ben düşünmedim.
Neden?
Bir kere bile potaya girmedi. Benim kaç kere ismim çıktı. Halk sayesinde dokuz kez SMS birincisiydim. Gerçek bir ‘survivor’ değil ki. Çocuğu seviyorum ama benim omzumda kapsül parçalı, iki kırığım varken bununla ilgili ağlamıyordum. Ama o, omzunu parkurda bir yere sürtüyor ve ağlıyordu. Bazı şeyler ilginç geliyor.
O zaman sen neden ‘Survivor’ olamadın?
Son bir buçuk ay bireyselliğe geçtiğimizde omzum artık bitik durumdaydı. Yoksa ilk dört aylık performansım yarışma tarihindeki en iyi rekordu. Beşinci ayda sakatlık yaşadıktan sonra performansım düştü.