Çin’in kuzeybatısında, 400 yıllık ilginç bir kasaba burası. Yüksekten bakıldığında andırdığı görünüm nedeniyle ‘Kaplumbağa Kasaba’ olarak bilinen Yongtai, 1608 yılında Ming hanedanı yöneticileri tarafından kuzey azınlıkların saldırılarına karşı topraklarını savunmak için inşa edilmiş.
Kasabayı çevreleyen 1700 metreden uzun duvarın yapımında sıkıştırılmış toprak kullanılmış. Duvarın yüksekliği ise bazı yerlerde 12 metre yüksekliğe kadar erişebiliyor. Kale olarak inşa edilen yapının 4 adet kuleli kapısı bulunuyor. Yapıldığı dönemlerde bu alanın içinde 2 bin piyade ve 500 kişilik süvari birlikleri bulunduğu, tarihi kayıtlardan anlaşılıyor. Günümüzde ise Gansu eyaletinin Jingtai ilçesi sınırlarında olan kasaba zor günler geçiriyor.
Çölleşme nedeniyle büyük ölçüde terk edilen köyün nüfusu 1950’lerde 1500 kişi iken bugün 100’e düşmüş durumda. Yongtai, 2012 yılında ‘Çin’in geleneksel köyleri’ listesine eklenmişti. Hatta National Geographic ölmeden mutlaka görülmesi gereken 100 yer listesine burayı da almıştı. Yongtai’de şu sıralar özgün formunun korunması için devlet tarafından başlatılan projeler sürdürülüyor.
Dünyada tıpkı Yongtai ilginç köy ve kasabalar bulunuyor. İşte onlardan bazıları…
Belchite / Zaragoza- İspanya
Belchite (Belkit), 1936 ve 1939 yılları arasında çıkan İspanya İç Savaşı’nın gerçekleştiği yer olarak ön plana çıkıyor. General Franco tarafında 1937 yılında işgal edilen kasaba, Cumhuriyet Ordusu tarafından saldırıya uğruyor. Yaşanan bu kuşatma Belchite’i yıkık bir kasabaya çeviriyordu. Hayalet kasaba olarak tanınan bu şehir şimdilerde bu savaşa tanıklık eden yıkık binaların hayalet şahidi olarak hizmet ediyor.
Humberstone ve Santa Laura / Atacama Çölü – Şili
Şili’nin kuzeyinde bulunan eski potasyum nitrat rafinerisi. İki büyük şirketin ortaklaşa kurduğu 1930 ve 1940’lı yıllarda nitrat madenciliğinin merkezi sayılan kasaba 1958 yılından itibaren şirketlerin kapanması sonucu terk edilmeye başlandı. 1970 yılında hayalet kasaba haline geldikten sonra Şili hükümeti tarafından ulusal anıt olarak ilan edilmiş ve turizme açılmış. Kasabada orijinal sandalyeleri bulunan tiyatro, evler, gemi kabuğundan yapılmış dayanıklı bir yüzme havuzu bulunuyor. 2005 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Alanı olarak ilan edilmiş ve yıkılması engellenmiş.
Bhangarh / Rajasthan – Hindistan
Hindistan’da bulunan bir köy olmakla beraber tarihi kalıntılarıyla ünlü eski bir hayalet kasaba. 1720 yılında Jaipur rajaları tarafından fethedildikten sonra halk tarafından terk edilmeye başlandı. 17. yy ve öncesinden kalma tapınaklar, harabeler, pavyonlar, kale ve bir ortaçağ çarşısının bulunduğu köyde yerlilere göre gün batımından sonra ruhların ortaya çıktığı söyleniyor. Hindistan Hükümeti tarafından yazılan tabelada şöyle yazıyor: “Gün doğumundan ve batımından önce Bhangarh sınırlarına girmek kesinlikle yasaktır. Bu kuralara uymayan kişilere yasal işlem başlatılır”
Pyramiden / Svalbard – Norveç
1927’den beri SSCB’nin sahip olduğu Arctic kömür madenciliği şehri, işçi barakaları, spor merkezi ve Lenin büstünün olduğu ideal bir Sovyet yerleşimiydi. Bir zamanlar 1000 kişilik bir nüfusu bulunan şehir 1998 yılında terk edildi. Şehirde bulunan kömür madeni artık kullanılmıyor ancak kitaplarla dolu bir kütüphane, tiyatro ve dünyanın en büyük kuzey piyanosuna sahip bir müzikal salonu bulunuyor. Svalbard’ın en büyük şehri olan Longyearbyen’den günü birlik tekne turlarıyla Pyramiden’e geziler düzenleniyor.
Bodie / Kaliforniya – Amerika
1879 yılında altın madenciliğinin kalbi olarak bilinen kalabalık bir kasabaydı. 5-7 bin arasında değişen bir nüfusa sahip olan kasabada o yıllarda yaklaşık 200’e yakın bina olduğu söyleniyor. 1940’lara kadar yaşayan insanların olduğu kasabada, günümüze kadar yaklaşık 110’a yakın bina hâlâ sağlam-yarı sağlam olmak üzere ayakta ve bir zamanlar canlı olan kasabanın ıssız sokaklarında ziyaretçiler yürüyebilme imkânı bulabiliyor.
Hercaleneum / Napoli – İtalya
MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucunda varlıklı, küçük, Roma sahil beldesi kül altında kalıyordu.Bölgeye yapılan keşifler sonucunda şehirde özel villalar, dükkânlar, günlük kullanılan eşyalar, hamamlar bulunmuş. Şehrin yüzde 75’i keşfedilememiş ya da gömülü bir şekilde yer altında kalmış. Napoli’nin güneyinde bulunan Hercaleneum’a şehirden otobüs ve trenle ulaşım sağlanıyor.