Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı sıfatıyla 2020’in ikinci yarısında Doğu Akdeniz tansiyonunun düşürülmesi ve Türkiye-AB arasında pozitif gündeme dönülmesinde büyük rol oynayan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz, ikili ilişkiler ile, Ankara’nın Brüksel ve Atina ile diyaloğunda gelinen noktayı Hürriyet’e değerlendirdi. Büyükelçi Schulz’un Hürriyet’in sorularına verdiği yanıtlar özetle şöyle:
DİYALOGDA ISRAR
“Almanya, Doğu Akdeniz’de gerilimin yüksek olduğu bir dönemde, Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkilerin iyiye gitmesi için çok büyük çaba sarf etti. Türkiye bizim için önemli bir ortak ve her açıdan Türkiye ile iyi ve güvene dayalı bir ilişki arzu ediyoruz. Öte yandan son altı ayda Doğu Akdeniz’de gerginliklerin yaşandığı ve bizim, AB üyesi olarak partnerlerimiz Yunanistan ve Kıbrıs’ın kaygılarını paylaştığımız da doğrudur. Bu bağlamda Şansölye Merkel ile Dışişleri Bakanı Maas Türk mevkidaşlarıyla çok sayıda görüşme gerçekleştirerek, diyalogla çözüm bulunmasında ısrarcı olmuşlardır.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki istikşafi görüşmelerin yeniden başlamasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Biz her zaman tartışmalı meselelere müzakere yoluyla ve uluslararası hukuk zemininde çözüm bulunması gerektiğinin altını çizdik. Elbette yapıcı bir diyaloğa geçmeden önce, yitirilen güven duygusu tekrar tesis edilmeli. Görüşülmesi gereken meseleler zor, ama çözümsüz değildir. Bu sürecin sonunda adil ve her iki taraf açısından da kabul edilebilir bir çözüm bulunabilmesi konusunda ümitliyim. Önemli olan Türkiye’nin de gerilimi azaltacak tavrını tutarlı ve inandırıcı şekilde sürdürmesidir.
POZİTİF GÜNDEM
Almanya, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerde pozitif bir gündem takip etmekte ve bunun her iki tarafın da menfaatine olduğundan emin. Vize serbestisi gibi bazı konular bakımından top şimdi Türkiye’nin sahasında. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gibi diğer bazı konularda ise AB-Türkiye ilişkileri bakımından önümüzdeki haftalar ve aylardaki genel gelişmeler bilhassa etkili olacaktır. 18 Mart 2016 tarihli AB-Türkiye Bildirisinin sürdürülmesi de yine buna bağlıdır. Almanya prensip olarak bu konuda bir güncellemenin yapılmasını pekala düşünebilir.
AMBARGO YOK
Federal Hükümet genel olarak kısıtlayıcı kriterlere sahip ve sorumlu bir savunma sanayi ihracat politikası yürütmektedir. Fakat bununla beraber Türkiye’nin NATO müttefikimiz olduğu gerçeğini elbette göz önünde bulunduruyoruz. Her bir izin başvurusu hakkında dış ve güvenlik politikaları bakımından titiz bir değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilir.
KÜLTÜREL BAĞLAR
Türk-Alman ilişkileri emsalsiz bir çeşitliliğe ve yoğunluğa sahip. Siyaset, ekonomi, kültürel ve elbette dostlar ve aileler arası şahsi ilişkiler gibi çok çeşitli ilişkiler söz konusu. Bu, çok özel bir şekilde birbirimize bağlı olduğumuzu gösteriyor. Her zaman önemli olan, diyalogda kalmamız ve el birliğiyle çözümler üzerinde çalışmamızdır.
MUTLULUK KAYNAĞI
Korona aşısını geliştirmek Biontech ve iki kurucusu açısından büyük bir başarıdır. Bu örnek, kökleri Türkiye’de olan insanların Alman ekonomisinde ve toplumunda çok önemli bir noktaya gelebildiklerini gösteriyor. Bunun tek kanıtı Biontech’in kurucuları değil, sayısız başka örnekler de var. Fakat Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin başarısı çok özel: Almanya, Türkiye ve tüm dünya için büyük bir mutluluk.
PANDEMİ SONRASI
Pandemi sürecinde üst düzey işbirliğimiz söz konusu. Fakat şimdiden, pandemi sonrası için geleceğe bakmamız lazım. Hem Almanya’nın hem Türkiye’nin pandeminin yarattığı şoku ekonomik olarak nispeten çabuk atlatan ülkelerden olacağından eminim. Bu, Türkiye ile Almanya arasında daha fazla işbirliği fırsatı yaratacaktır. 2019 yılında ülkelerimiz arasındaki ticari hacim 38 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşmiştir. Ekonomik ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz.”