Uğur Meleke: Sol yarımküre telepatisi ve makine düzeni
Süper Lig’in sıralı fikstür esası sebebiyle kulüplerin performansları birbirine benzer seyrediyor: Hemen herkes Antep-Başakşehir-F.Bahçe-Kasımpaşa-Alanya dönemecinde yıpranıyor. G.Saray orada tökezledi, Trabzon hoca değiştirdi hatta. Ama bu fikstürü takip eden Erzurum-A.Gücü-Sivas-Kayseri-Rize süreci de büyüklere hep nefes aldırdı. Beşiktaş orada 15 puan yapıp şampiyonluk yarışına katıldı. Galatasaray 13 yaptı, Abdullah Avcı’nın da ilk 5 maçı o fikstür olduğu için talihliydi doğrusu.
İLK 45’TE 322 İSABETLİ PAS
F.Bahçe’de halen bu görece kolay fikstürün içinde. Burası büyükler için oyun oturtup, ligin geri kalanına güçlü girmek için iyi bir fırsat. Erol bulut da arada Sivas hayal kırıklığı olmasına rağmen Ankaragücü ve Kayseri maçlarında olumlu işler yaptı kesinlikle. En azından şunu ispat etti bu iki maçta: Bu takım, gerektiğinde oyunu domine edebilir. Vitesi elinde tutabilir. Koca bir sezonu pragmatik bir ana planla götürmeye kalkmayacak. Dün ilk 45’te 322 isabetli pasla sezon rekorunun kırılması, bu niyetin rakamsal ispatı.
SAMATTA FARKI
Dün Kayseri önündeki rahat oyunu hem bu pozitif niyete, hem de bireysel performanslardaki çıkışa bağlayabiliriz elbette. Sahayı dikey bir çizgiyle ortadan ikiye bölerseniz, takımın sol yarısı telepatik bir uyum içindeydi: Sol stoper Szalai harika bir başlangıç yaptı. Sol bek Caner, sol açık Thiam ve sola deplase olmayı seven Pelkas’ın uyumu hem gollerin, hem de birçok net pozisyonun temelindeki faktördü. Ozan tamamlanamayan hücumların geri kazanılmasında önemli bir katkı yaptı. Samatta da gezici santrfor oyunuyla, yokluğunda Fenerbahçe’nin niye tökezlediğini hatırlattı bir kez daha.
Bulut’un ligin ikinci yarısında halletmesi gereken problem şu: Kalan 20 maçta daha fazla Ankaragücü-Kayseri, daha az Sivas-Gaziantep oyunu oynamalılar. Meselenin özeti bu.
İlker Yasin: Dört günde ne oldu?
Eksi 10 dereceyi bulan soğuk ve sert zemin olamazdı, Fenerbahçe’yi Sivas’ta donmuş insanlar grubu haline getiren… Gerçi bir hava sorunu vardı ama bu, bildiğimiz eksi 10’luk hava sıcaklığı değildi… Sahadaki futbolcuların, Fenerbahçe’nin adına ve formasına yakışmayan davranış biçimlerindeki havaydı Sivas’taki hava. Ve dün Fenerbahçe, Sivas görüntüsünden uzak, golü isteyen, çabuk karar veren, hücumda blok halinde hareketlenen bir takım haline dönüşmüştü. Sivas’ta atmadığı şutun 10 katını Kayseri kalesine yağdıran, 3. bölgeden rakip ceza sahasına bazen kontrol dışında olsa da çok hızlı paslarla geçen ve pozisyona giren Fenerbahçe, işte böyle 4 günde değişiverdi işte.
SERDAR’IN YANINA SZALAI
Thıam, samatta ve Valencia’nın savunma aksiyonlarına da katıldığı, yani kendi sahasında da oynadığı bir F.Bahçe vardı. 3 mutlak gol vuruşunda çerçeveyi göremeyen Pelkas’ın hat-trick yapması işten bile değildi. Ve Yunan futbolcu, takımının en kreatif, lider ismiydi. Attila szalai, fizik gücü yerinde, tedbiri ön plana alan, ayaklarına hakim, uzun mesafeli paslar da atabilen özelliğiyle F.Bahçe’de stoperde serdar’ın yanından ayrılmaz artık. Öne doğru hızlı oynayan, pas çeşitlemesi gole yönelik hamleler yapan F.Bahçe’ye konuk Kayserispor da yardımcı oldu. Dan Petrescu’nun takımı, ne ofans ne defans oynadı.
EN MUTSUZU SAMATTA
Ozan’ı yanında bulan Gustavo da rahattı. Dün gol atsa bile Fenerbahçe’deki en mutsuz kişi samatta’ydı. samatta’nın bu takımda olmak istemez bir hali var. Herkesin hızlı, çabuk ve iştahlı olduğu bir akşam en yavaş olanı, özgüven kaybına uğrayan samatta’ydı. Pelkas-Thiam arasındaki pas alışverişi ve gol alanı yaratma isteği alkış alırken, “Acaba Cisse’yi tutsak, mutsuz çocuğu mu yollasak?” diyenler çoktu. Pas ve attığı şut sayısıyla 20. maçında sezon rekoru kıran F.Bahçe, Mesut sahaya indiğinde ne yapacak? Mesut oynadığında Pelkas kariyerine kariyer katacak. Thiam ve Valencia gol üstüne gol atacak görüntüsü veriyor. Almanya’da ‘göçmen’ Türkiye’de ‘Alamancı’ muamelesi gören Mesut Özil’in, 3 yılda 9.5 milyon Euro alacağına takılmak yerine F.Bahçe’ye neler vereceğine bakmak lazım. Türk futboluna ne vereceğini Arsenal’den eski hocası Arsene Wenger söylemiş zaten: Avrupa’nın gördüğü en büyük kış transferi Türkiye’de. Bir de Pelkas’a dikkat. Mesut döneminin en kilit adamı olacak. Belki en çok gol atan futbolcusu değil ama en çok asist yapanı olması şaşırtmaz.