Fenerbahçe, Süper Lig’in 22. haftasında Çaykur Rizespor’u 1-0 mağlup etti. Sarı-lacivertlilerin ligdeki yenilmezlik serisi 8 maça yükseldi.
Süper Lig’in 22. haftasında Fenerbahçe ile Çaykur Rizespor kozlarını paylaştı. Mücadelenin 45+1. dakikasında Valencia’nın kullandığı serbest vuruşta top ağlarla buluştu ve devreye Fenerbahçe 1-0 önde girdi. Gol ise Rizespor kalecisi Gökhan Akkan’a yazıldı.
Rizespor, 87. dakikada Fabricio’nun gördüğü kırmızı kartla sahada 10 kişi kaldı. Kalan dakikalarda başka gol olmadı ve Fenerbahçe, Rizespor’u 1-0 mağlup etti.
Bu sonuçla birlikte yenilmezlik serisi 8 maça çıkan sarı-lacivertlilerin puanı 45’e yükseldi ve maç fazlasıyla liderliği ele geçirdi. Rizespor ise 25 puanda kaldı.
SPOR YAZARLARI NE DEDİ?
Başta Hürriyet Gazetesi yazarları Uğur Meleke ve İlker Yasin olmak üzere spor yazarları, Fenerbahçe’nin sahasında Çaykur Rizespor’u 1-0 mağlup ederek maç fazlasıyla liderliğe yükseldiği müsabakayı değerlendirdi.
UĞUR MELEKE
Dün şemalarına son derece sadık, ne yaptıklarını çok iyi bilen bir Rizespor takımı vardı sahada. Evet muhtemelen bu sezon Gaziantep kadar flaş sonuçlar alamayacaklar, bunun da basit bir sebebi var: Gaziantep takımını neredeyse bütünüyle Sumudica kurmuştu. Maxim’ler, Mirallas’lar, Vetrih’ler onun getirdiği oyunculardı. O yüzden sanırım Rize’de de tam bir Sumudica havası görebilmemiz için önümüzdeki yaz takviyelerini beklememiz gerekecek.
ENNER VALENCIA’YI TEBRİK EDİYORUM
Dün Fenerbahçe, bir cuma okul çıkışı nizamında durup, bir kuş sürüsü gibi hücuma çıkan Rize’ye karşı zor bir sınav verdi. Maçta çok fazla net pozisyon yaşanmadı, Rize’nin Gaziantep kadar kaliteli oyuncuları yok, Fenerbahçe’nin bu nizamda kapanan bir takımı çözebilecek planı yok henüz. Böyle bir müsabakanın kaderini ancak bir uzaktan şut ya da bir duran topun belirleyeceği çok açıktı. Öyle de oldu zaten. Valencia’yı hem ciddi oyunu hem de o çalışılmış frikiği için tebrik etmek gerek.
MARIUS SUMUDICA’DAN ÖZÜR DİLİYORUM
Tabii ki maçın düşük kalitede kalmasında şiddetli yağmur ve bozulan zeminin de etkisi var. Son 20’de Rizespor beraberlik için daha fazla denedi ama Türk hakemlerinin Sumudica’yı atma hastalığı bir miktar engel oldu mücadelelerine. Sumudica bu sezon 3 kez atıldı. Bence en az ikisi gereksizdi. Ve aynı hakemlerin, benzer durumlarda Erol Bulut, Fatih Terim ya da Sergen Yalçın’ı atmadıklarını da gayet iyi biliyoruz. Ben bir Türk sporsever olarak bir yabancı teknik adama yapılan bu ayrımcı tavırdan dolayı çok üzgünüm. Hatta bir faydası olacaksa, kendi namıma özür diliyorum Sumudica’dan.
İLKER YASİN
İlk yarı yok denecek kadar az pozisyon vardı. Kalitesiz, zevksiz geçen ilk yarının uzatma dakikasında F.Bahçe bir şans golü buldu. Valencia’nın frikikten güzel vuruşunda top önce direğe sonra direk dibine plonjon yapan Gökhan’ın sırtına çarparak ağlara gitti. Başarı ve başarısızlık bütün ekibe aittir. İçeridekiler, dışarıdakiler, öndekiler, arkadakiler, hepsi. Sarı lacivertliler takım olmaktan ekip olmaya geçemiyor. Yardımlaşma çok az. Mesela Valencia, Thiam, Samatta bırakın üstüne düşeni, elden geleni bile yapmakta çok nazlanıyor. Sanki sahaya çıksınlar diye başlarına dayanmış tabanca var. F.Bahçe’nin iyi transferi dediğim Pelkas da zaman zaman bu üçlüye uyuyor ve performansı düşüyor.
PELKAS’IN TRAFİĞİ DURDU
Orta alanda Gustavo ve Ozan ateşleme yapamıyor. Takımı ileri taşımada zorlanıyor. Kademe anlayışı iyi, kapanan, önde basan takımlar karşısında F.Bahçe oynaması gereken takımı oynayamıyor. Set oyununda zorlanan, uçtaki adamları hareketsiz, ortadakileri yavaş F.Bahçe’de kontratak oyun hiç denenmiyor. Geçen hafta görülen derinlemesine paslar ve Pelkas’ın kurduğu pas trafiği de dün hemen hemen hiç yaşanmadı. Böyle gitmez. İkinci yarı Rize daha dominant ve galibiyete oynayan bir ekipti. Samudio 49 ve 77’de iki mutlak pozisyonda topu dışarı vurdu. F.Bahçe bu oyun anlayışıyla şampiyonluk yarışında zorlanır.
İRFAN CAN MI VISCA MI?
Ali Koç Göksel Gümüşdağ ile neyi görüştü, İrfan Can mı Visca mı? Erol Bulut daha Sosa’yı takımda yarışa katamamışken daha negatif kişilikli İrfan Can’ı nasıl takımın askeri yapacak, neyse zamanla göreceğiz. Özil’in pas atacağı, ceza sahasında buluşturacağı adam Visca olsa daha iyi sanki.
Devlet milyonlar harcar, statlar yapar, kar yağar, yağmur yağar, zeminler göle döner, çimler kalkar, futbol yatar. Kulüpler veya işletmeciler 3-5 parayla bu zeminleri nasıl top oynanacak halde tutamıyor anlaşılacak şey değil. Uçuk bir adam, bir şovmen… Bilmeli ki önemli olan haklı olmak değil, sorumluluk almaktır. Gaziantep’ten yollanan, Rize’de göreve başlayan Sumudica gibi bir kişilik dün bu sezon 3. kez kırmızı kart gördü. Takıma verdiği disiplini, sorumluluk anlayışını kendi duysa daha iyi olacak.
GÜRCAN BİLGİÇ
Kalenin önüne otobüsü çeken Sumudica’nın klasik, inatçı defans anlayışında kanatları zorlamaktan başka şansı kalmadan oynadı Fenerbahçe… Bu aşamada alınan önlemleri aşacak kaliteyi de üretemediler. Caner-Thiam, Sangare- Valencia ikilisi acemiler gibiydi. Üst üste top kayıpları, yan yana geldiklerinde de anlamsız bakışlar ile rakip için değil, kendileri için sorun yarattılar. İkinci hamle merkez hücumlarıydı. Bu kez de Pelkas ve Samatta’nın yabancılaşması, üçgene geldiğinde de Thiam’ın pas kalitesinin dibe vurmasını izledik. Kontrol Fenerbahçe’de ama istediğini yapan, alan Rize takımıydı. Ta ki, Valencia’nın kaleye 25 metre uzaklıktaki serbest vuruşta topun başına gelene kadar. O dakikaya kadar iyi mi kötü mü anlaşılamayan Valencia’nın müthiş vuruşu, direğe ve kaleci Gökhan’a çarparak filelere gitti.
İkinci 45’te aynı buhran dakikalarını bu kez Sumudica’nın takımı bekliyordu. Top onlarda, kontrol Fenerbahçe’de… Karambole oynamaya başladılar, basit hatalardan da yararlanıp, pozisyona yaklaştılar. Aradaki fark, Rizespor’un ön tarafta yaptığı baskıyı, Fenerbahçe yapmadı, yapamadı. Öndeki dörtlü ile tek şansları, orta saha yuvarlağının yakınlarında “dikkat” kesilmek. Fenerbahçe adına sahanın iki “müthişi” Gustavo ile Szalai’ydi. Bir tane de yıldızını parlatacak olan girdi oyuna, Osayi Samuel… Nijeryalı genç, sağlam duruşu, temas aldığındaki ısrarı, baskı yediğinde aldığı sorumluluk ile takımın oyununu yukarı taşıyabileceğini gösterdi. Kazanma serisini getiren, ağır sahayı-sert rakibi kalitesiyle aşmayı başaran, kalesinin önünde kalabalık kalarak direnç yaratan oyunuyla yoluna devam ediyor Erol Bulut. Gözü pek bir takım oluşturdu ve tüm oyuncularından yüzde yüzü alıyor. Tek ihtiyacı olan pas kalitesi ile pas aklı. O da geliyor, az kaldı…
ÖMER ÜRÜNDÜL
F.Bahçe dün gece ilk yarı oyunu karşı alana yıktı. Ancak baskılı futbolda Pelkas’la sadece tek pozisyon bulabildi. Devre biterken Valencia’nın güzel frikik golü takımı soyunma odasına moralli götürdü. F.Bahçe’nin ilk yarıda istekli oyunu ve baskısına rağmen pozisyon sıkıntısı çekmesinin bana göre nedenleri çok açıktı… Dün geceki Rize gibi kenarları yardımlaşmalı kapatıp iyi yerleşimli alan savunması uygulayan takımlar karşısında F.Bahçe’nin hücum gücü kısıtlanıyor. En önemli sorun ileri uçta. Üç forvet de fizik olarak yeterli değil. Thiam’ın da eğer kenarda oynarsa Samatta’nın da kanat forvet özelliği hiç yok. Ozan da yapısı itibarı ile dar alanda oyunu okuyamıyor. Dün gece kenarlara alınan tedbirlerle Caner ve Sangare’nin de ofansif girişimleri sınırlandı. Bütün yük Pelkas’ın üstüne bindi. İkinci yarı aslında Erol Bulut için çok ciddi bir ders niteliğinde. Yenik durumdaki Rize kapalı savunmayı bırakmış, risk almaya başlamış, bu durumda F.Bahçe’nin rahat pozisyon bulması gerekirken tehlikeli pozisyonlar Rize’den geldi. Hem rakip savunma yaparken hem de hücum oynarken F.Bahçe pozisyon bulamıyor. Çok kritik Hatay ve G.Saray derbisi öncesi ciddi bir sinyaldir bu. Pelkas’ın ikinci yarıda korner bayrağının oradaki bir pozisyonda sağ arka adalesi çekti. Bunu kenar yönetimi göremeyebilir. Ama kendisi devam etmemeliydi. Sonra sakatlığı arttı ve büyük ihtimalle de sıkışık trafikte bir çok önemli maçı kaçıracak. Yeni transfer Samuel için bir analiz yapmak mümkün değil. Zamana ihtiyaç var. Ama son dakikadaki çok kuvvetli sprinti iyi şeyler vadediyor. Bana göre pazartesiye kadar santrfor transferi yapılmazsa Fenerbahçe’nin şampiyonluktaki işini zor görüyorum.
ERMAN TOROĞLU
Bir tarafta 42 puanlı, şampiyonluğa oynayan F.Bahçe, diğer tarafta 25 puanlı bir şehir takımı Rizespor vardı. İddia ediyorum; bu maç sabaha kadar oynansa Rizespor bu sahadan puan çıkaramazdı! Şunu görüyorum; üç gün önce Süper Kupa’daki Başakşehir- Trabzonspor maçının VAR hakemi, dün sahadaydı. Hani penaltılardan birini verip, diğerini vermeyen yani birinde hakemi çağırıp, diğerinde çağırmayan VAR. G.Antep-G.Saray maçında Onyekuru’nun ilk golü ofsayt mıydı, değil miydi? 5 dakika izlediler, karar veremediler, sonunda çizgiyi nasıl çektiler bilmiyorum gol kararı çıktı. Bugün yine sahada bir hakem var bununla F.Bahçe’nin mağlup olması çok zordu. Şu net gözüküyor; F.Bahçe, Galatasaray ve Beşiktaş şampiyonluk potasında boğuşacak. Yayıncı kuruluş para kazanacak. Ama oynanan futbol ‘orta oyunu’ olacak. Bir tarafta Fenerbahçe, bir tarafta Rizespor. Peki, oynanan futbol bu kadar para farkını gösteriyor mu, hayır. Dün bir maç seyrettik keçiboynuzu. Rizeli futbolcular “Artık hakeme itiraz etmeyelim. Şekil belli bari atılmayalım” dediler. Bu hakemin babası da hakemdi benim yardımcılığını da yaptı. Bu, babasından iyi olacak dedim ama maalesef aynı toprağın tohumu. Hakem yazmayalım da ne yazalım? Güzel hareketler, verkaçlar, şutlar diyelim. Ama yok! F.Bahçe Mesut’u aldım diyor, dünya yıldızı diyor. Mesut’u top oynatacağı sahada ancak patates ekilir. Veya bu sahada ikili mücadelede patates olursun. Onun için de Avrupa’da esamamiz okunmuyor. Altay’ın bir pozisyonu var, top elinde miydi, değil miydi, tartışılır. Ama tartışılmayacak şu var; bu hakemle bu maçtan Rize puan çıkaramazdı. Bunu F.Bahçeli futbolcular da Rizeli futbolcular da gördü. Damarlarına kadar hissettiler. Yazık, yazıklar olsun…