Tam ihtiyacım olan zamanda gelen ‘sağlık için yurtdışına çıkmak mümkün’ haberi üzerine benim için bir arınma merkezi olan Avusturya’daki Vivamayr Maria Wörth’e rezervasyonumu yaptırdım. Onlardan gelen belgeyle Avusturya’ya online başvurdum ve bir izin belgesi aldım. Elimde bir izin belgesi olmasına karşın 10 ay sonra ilk kez yurtdışına çıkacak olmanın verdiği tuhaf hisle sanki birçok zorluk yaşayacakmışım gibi geldi. Hatta sınırdan çevrileceğimi bile düşündüm. 2 saatlik bir uçuşla Slovenya’ya vardım, 1 saat içinde de Maria Wörth’e ulaştım. Sebep sağlık olunca yol da sorunsuz oldu. Hem bedenimin hem de ruhumun doğayla detoks yaptığı bu merkezi ve sağlıklı yaşam için bazı ipuçlarını sizlerle de paylaşmak istedim. Şifa olması dileğimle…
Ruhunuz da arınıyor
Burada güne erkenden tuzlu su içerek başlıyorsunuz. Ardından, ‘base powder’ denen bir toz içiyorsunuz. İçinde çeşitli minerallerin olduğu bu özel karışım hem bağırsaklarınızın temizlenmesini hem de gün boyu tokluk hissi yaşamanızı sağlıyor. Uygulanan tüm tedavilerin ortak noktasında bağırsakların rahatlatılması var. Çünkü tüm yükü bağırsakların çektiği ve bu organın düzgün çalışmasının diğer organları da rahatlatacağı söyleniyor.
Akşam yemeği 18.00 – 19.00 arasında. Çoğu zaman yediğiniz tek şey sulu kıvamda bir çorba ve bir parça ekmek. Ekmeğinizi mısır ya da soya unundan yapılmış olarak seçebiliyorsunuz. Verdikleri kaşık çay kaşığıyla tatlı kaşığı arası bir şey. Dolayısıyla bir fincan kadar çorbayı içip yemeğinizi bitirmek neredeyse yarım saatinizi alıyor. Her lokmanın 30 kez çiğnenmesi öneriliyor. Siz de yemek yerken deneyin, çok kolay değil; ben 30’a yaklaşan her rakamda mutlu olmakla yetiniyorum. Özellikle üçüncü ve dördüncü günlerin biraz zor geçebileceği hakkında önceden bilgi veriliyor. Tahmin etmesi zor olmayacağı üzere klinik modellerin, sporcuların, oyuncuların da vazgeçilmez adresleri arasında. Bence ünlüler sadece detoks için değil manevi arınma için de geliyorlar. Çünkü burada yaşanan tam bir ruh detoksu. Muhteşem bir doğada, az konuşarak, çok okuyarak, yazarak, düşünerek geçirilen günlerin her dakikasında biraz daha arındığını hissediyor insan. Sakin ve uzun yürüyüşler, doğayı dinlemek ve izlemek veya sadece uzun uzun gökyüzüne bakmak… Dinginliğin içinde hayatın mucizesini yaşadığımı hatırlatıyor bana.
Tesis 5 yıldızlı otellerin sunduğu konfora sahip. Bu konfor hastane olanaklarıyla da birleştirilince ortaya sağlık turizminin en başarılı modellerinden biri çıkmış. Dünyanın cennet birçok coğrafyası var; sadece tatil yapmak, gezmek için gidiliyor. Ama buranın en büyük farkı; sağlık ve ona eşlik eden dinlenme arzusu. Cilt bakımı, masaj ve birçok farklı bitkisel terapi uygulanıyor. SPA’sı olan herhangi bir otel gibi düşünmeyin çünkü bunların yapılmasındaki amaç detoksunuza yardımcı olmak. Bu kürler Dr. Franz Xaver Mayr tarafından geliştirilmiş, uygulandığı klinikleri de öğrencisi kurmuş. Detaylı bilgi için vivamayr.com internet adresini inceleyebilirsiniz.
Kendi küçük, etkisi büyük ülke
Avrupa’nın ortasında sıkışıp kalmış Avusturya nüfus ve yüzölçümü olarak Türkiye’nin yaklaşık onda birine eşit. Siz ülkenin bu kadar küçük olduğuna bakmayın, 1914’te Saraybosna’da öldürülen veliahtları Franz Ferdinand I. Dünya Savaşı’na, Avusturya topraklarında doğan Adolf Hitler de II. Dünya Savaşı’na neden olmuştu!
I. Dünya Savaşı’nda bizim gibi onlar da imparatorluklarından oldular ve Habsburg İmparatorluğu tarihin yapraklarına karıştı… Bu arada Osmanlıların Viyana’yı kuşatması Avusturyalıları derinden etkilemiş. Viyana’ da Türkengasse (Türk Sokağı), Türken Schanz Parkı, Türkenhof (Türk Avlusu) gibi isimler var. Bugün Viyana’da 150 binin üzerinde Türk yaşıyor ve aralarında çok sayıda Yozgatlı var. O yüzden Viyanalılar Yozgat isimli bir ülke var zannediyorlar! Avusturya baba-oğul Strauss’lar başta olmak üzere Mozart, Haydn, Schubert ve Mahler’in, ayrıca Sigmund Freud ve Arnold Schwarzenegger’in anavatanı. 800’ü aşan kayak merkeziyle bu küçük ülke tam bir kış sporları cenneti. Kitzbühel, Zell am See, St. Anton, Badgastein ünlü kayak merkezleri . Bu küçük ülkede görülecek çok yer var.Graz’a yolunuz düşerse Kunsthaus olarak geçen binaya bir göz atın, adeta bir uzay gemisi… Salzburg ise insanın aklına Julie Andrews’un oynadığı ve bu şehirde çekilen ünlü ‘Neşeli Günler (Sound of Music)’ filmini getiriyor.