KANAL D’nin ilgiyle izlenen dizisi “Sadakatsiz”de rol alan Melis Sezen, Re Touch Mag dergisinin yeni sayısına kapak oldu. Canlandırdığı Derin karakterini anlatan Sezen, “Derin’i her zaman en derinde bulmaya çalıştım, hâlâ da en derinine inmeye çalışıyorum. Bu bitmeyecek bir yolculuk ve böylesi duygusu yüksek, inancının peşinden giden, genç kızlıktan kadınlığa hatta anneliğe yolculuğu olan bir karaktere hayat vermekten çok mutluyum” dedi. Evli bir erkekle ilişki yaşayıp boşanmalarına sebep olan Derin karakterini canlandıran oyuncu, gerçek hayatta kendisinin de aldatıldığını söylemişti. Bu durumu nasıl aştığıyla ilgili soruyu Melis Sezen şöyle yanıtladı: “Her insanın yaşadığı bir şey bu ve ilk başta insan şaşırsa da sonrasında kendini tamir edebiliyorsun. Algını değiştirmek en büyük çözüm bence. Kendini asla suçlamama farkındalığını kazanmak en büyük adım.”
KOLAY DÖNÜŞEBİLİYORUM
“Mucize 2 Aşk”, “Bizim İçin Şampiyon”, “Ya İstiklal Ya Ölüm” gibi farklı türlerde filmlerde rol alan Melis Sezen, farklı rollere bürünmenin kendisine olan katkısını şöyle ifade etti: “En çok dikkat ettiğim şey her karakterin başka olması. Hepsinin başka bir karakteri var, hepsinin yaşadıkları başka, onlar için her türlü değişime açığım ve onları bulmak için hep arıyorum. Bu yüzden farklı olmasına dikkat ediyorum. En büyük avantajım ise fiziksel olarak çok değişebilmem. Saç, makyaj ve kostümle beni 17 yaşıma da geri döndürebilirsiniz, 26 yaşındaki genç bir kadın olan Derin’e de dönüşebilirim! En sevdiğim şey dönüşebilmek.”
Internet Movie Database’ın (IMDb) “starmetre” listesinde ilk 100’de yer alan tek Türk oyuncu olan Sezen, konuyla ilgili ise “İlk gördüğümde şoka girdim, inanamadım. Çok mutlu oldum çünkü IMDb hepimizin baktığı ve dünya çapında kabul edilen bir site. Benim için çok gurur verici” dedi.
CİNSİYETÇİLİK SON BULMALI
Melis Sezen, “Türkiye’de bir şeyi değiştirme şansına sahip olsaydınız, neyi değiştirirdiniz?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Sadece Türkiye için değil, tüm dünya için kadın cinayetlerinin ve kadına şiddetin son bulması! Cinsiyetçiliğin son bulması, cinsiyetçilik yerine insan kavramının yerleşmesi. İnsanın varoluşunun temelinde sevgi var bunu tüm dünyaya hatırlatmak ve farkında olmak lazım. Evrenin birbiriyle etkileşim içinde olduğunu farkında olmak lazım. Saygı duymayı öğrenmek lazım.”