Maç, liderlik yarışında direkt rakip oldukları için her iki takım adına da derbiden öte bir önem taşıyordu. Galatasaray kazansa durumu eşitleyecek, Fenerbahçe kazansa farkı açacaktı. Ancak maç öncesi beraberliğe imza atma şansı olsa, iki takımın (hatta Beşiktaş’ın) bunu kullanacaklarını iddia ederim ama kanıtlayamam.
İLK YARIDA 2 TAKIM DA VASATTI
Galatasaray-Fenerbahçe derbileri her zaman kötü futbol, bol gerilim ve eser miktarda kart vaat eder. Maç bu anlamda hem daha maç başlamadan Fatih Terim’in locadaki seyircilere dikkat çeken açıklamasıyla bu beklentileri karşılayacağı sinyallerini verdi. İki takımın ilk yarı performansları da beklendiği gibi vasattı. İlk yarı biterken topla oynama oranı yüzde 70’lere varan Galatasaray’ın net pozisyonu yoktu. Serdar Aziz’in Donk’a yaptığı pozisyon penaltıya dönüşseydi skor belki farklı olabilirdi ama pozisyona penaltı kararı gelmedi.
GUSTAVO’SUZ TEK POZiSYON
Fenerbahçe, maçtan birkaç saat öncesine kadar oynayıp oynamayacağı kesinleşmeyen orta sahadaki beyni, dinamosu, virtüözü, belkemiği Gustavo’nun yokluğunda ilk yarıda tek pozisyon bulabildi. Buna karşılık Cüneyt Çakır tam 25 kez faul düdüğü çalmıştı. Gustavo’nun yokluğunda sezonun sarı-lacivertliler adına en istikrarlı isimlerden Ozan Tufan’ın onun eksikliğini kapatmak adına pozisyonunu değiştirince sarı lacivertlilerin hücum gücü doğal olarak eksildi. Fenerbahçe’nin kadrosunun en zengin olduğu mevkide sakatlıklar yüzünden bu sıkışmayı yaşaması maçın ilginç notlarından biriydi.
BÖYLE GİTMEYECEĞi BELLiYDi
İkinci yarı başlarken iki teknik adam herhangi bir değişiklik yapmadılar. Ya istediklerini aldıkları ya da almak için hala umutları olduğu için. Gol, hangi taraftan gelirse gelsin diğer takımın planlarını ve stratejisini revize etmek zorunda kalacağı kesindi. Öyle de oldu. Galatasaray 54. dakikada yeni transfer Mohamed’in golüyle öne geçti. Maç o dakikadan sonra hızlandıysa da Fenerbahçe’nin ağları bulan pozisyonu ofsayt gerekçesiyle VAR’dan dönünce skor değişmedi.