Kafaları karıştıran bu haberi Japonya Sağlık Bakanı Norihisa Takamura duyurdu. Takamura, aşıların çöpe atılmasının sebebini ise “şırınga yetersizliği” olarak açıkladı. Peki bu ne demek?
Pfizer aşıları tek şişede 6 doz olacak şekilde ambalajlanıyor. Yani 1 şişe Pfizer aşısı 6 kişiye vurulabiliyor. Şişedeki aşının tamamen kullanabilmesi için “ölü alanı düşük” yani şişenin dibine kadar uzanabilen iğnelere ihtiyaç duyuluyor. Fakat Japonya’nın elinde bulunan şırıngaların iğne boyları, şişelerin dibinde kalan son 1 doz aşıyı çekebilecek kadar uzun değil. Bu da her şişede 1 doz aşının boşa gitmesi anlamına geliyor.
Japonya Pfizer’den toplam 144 milyon vuruşluk aşı satın aldı. Pfizer aşısı her kişiye 3 hafta arayla 2 kez vurulacak şekilde tasarlandığından, satın alınan aşıların 72 milyon kişi için yeterli olacağı düşünülüyordu.
Ancak yeterli ölçüdeki aşı iğnelerinin yetersizliği sonucu her şişede 1 doz aşının kullanılmaması, toplam 24 milyon doz aşının çöpe gitmesi anlamına geliyor. Bu da başta planlandığı üzere 72 milyon değil, en fazla 60 milyon kişinin aşılanabilmesi anlamına geliyor.
Kyodo Haber Ajansı’na konuşan Sağlık Bakanı Tamura, “Japonya’daki şırıngalarla sadece 5 doz aşı çekebiliyoruz. Elimizde olan 6 vuruş yapmaya müsait şırıngaları sonuna kadar kullanacağız ama elbette bir noktada yetersiz kalacaklar” ifadelerini kullandı.
Hükümet sözcüsü Katsunonu Kato da, altıncı dozun şişeden alınamaması durumunda “gözden çıkarılacağını” söylerken Tokyo hükümeti tıbbi ekipman üreticilerine özel iğnelerin üretimi konusunda destek çağrısı yaptı.
Japan Times’ın aktardığına göre hükümet kaynakları, şişelerin içindeki 6’ıncı dozun çekilememesi durumunda, uygulanacak aşı dozunun 120 milyon olarak revize edileceğini söyledi.
Jiji Press’e konuşan bir Sağlık Bakanlığı yetkilisi ise yaşanan sorunun büyük oranda kendi ihmallerinden kaynaklandığını kabul etti. Adı açıklanmayan yetkili, “Anlaşma yapıldığında 1 şişe aşının 6 vuruş için kullanılabileceğinden emin değildik. Bunu doğrulama konusunda ağır kaldığımızı reddedemeyiz” diye konuştu.
ŞIRINGA DA YETERSİZ AŞI DA
Aslına bakılırsa bu sorun sadece Japonya’da da yaşanmıyor. ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde de benzer şırınga sorunları yaşanıyor. Bu da aşılamanın yaygınlaşmasının önündeki tek engelin, aşı üretim miktarları olmadığı, güvenilir destek ürünlerinde de ciddi bir rekabetin önümüzdeki günlerde bizi beklediği anlamına geliyor.
Diğer yandan Japonya’nın açıklaması dünyanın çok büyük bir kısmı aşıya erişim bile sağlayamazken milyonlarca doz aşı çöpe atılacak. Son olarak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Ghebreyesus, toplam nüfusu 2,5 milyar olan yaklaşık 130 ülkede henüz koronavirüs aşısı uygulanmadığını açıklayarak, aşı stoğu bulunan ülkelere, fakir durumda olan ülkelere doz paylaşımında bulunması yönünde çağrı yapmıştı.
JAPONYA’DA AŞILAMA HENÜZ BAŞLAMADI
2018 nüfus sayımına göre 126,5 milyon nüfusa sahip olan Japonya, birçok gelişmiş ekonominin aksine vatandaşlarını aşılamaya henüz başlamadı. Ülkede aşılama çalışmalarının 17 Şubat’ta başlaması planlanıyor. Ancak Pfizer aşısının kullanımı konusunda yerel onay da henüz çıkmış değil. Onay tarihi için 15 Şubat öngörülürken, Japon yetkililer aşıya tedbirli yaklaşılmasını savunuyor.
Aslına bakılırsa Tokyo Olimpiyatları nedeniyle ülke on binlerce sporcuya ve yetkiliye ev sahipliği yapacak olan Japonya’nın tam da bu yüzden aşılama konusunda ilk adımları atacak ülke olması bekleniyordu.
Ancak Başbakan Yoshihide Suga, aşıların “oyunun kurallarını değiştirdiğini” ama Olimpiyatların yapılması için bir ön koşul olmadığını söyleyerek bu beklentiyi boşa çıkardı. Suga, “Aşılamayı bir koşul haline getirmeden güvenli bir Olimpiyat organizasyonu yapacağız” diye konuştu ancak aşılara toplam 14 milyar dolar harcayan (tarihte bu alanda harcanmış en büyük para) Japonya’nın aşılama programını Olimpiyat zamanına yetiştirip yetiştiremeyeceği konusundaki şüpheler sürüyor.
PLANLANAN TAKVİM YAZA KADAR GİDİYOR
Planlanan takvime göre ülkede öncelikle Covid-19’la mücadelede en ön safta yer alan 10.000 ila 20.000 sağlık çalışanı aşılanacak. Bu kişiler olası yan etkiler konusunda yakından takip edilirken, mart ayının ortasından itibaren 3,7 milyon sağlık çalışanına daha aşı vurulacak.
Ülkede 65 yaş üstü 36 milyon kişi yaşıyor. Onların aşılama sürecinin de nisandan önce başlaması beklenmiyor.
Önceden bir kronik hastalığı olan 8 milyondan fazla kişi ile 60-64 yaş arası 7,5 milyon kişi de aşılamada öncelikliler arasında yer alıyor.
16-59 yaş grubu genel nüfusun aşılanması ise ancak temmuz ayında mümkün olabilecek. Tokyo Olimpiyatları’nın da temmuz ayında yapılması hedefleniyor.
Öte yandan Japon yetkililerin gündemindeki tek aşı Pfizer aşısı da değil. Japonya ilaç şirketleriyle yaptığı anlaşmalarda toplam 157 milyon kişiye yetecek miktarda yani 310 milyon dozdan fazla aşı satın almayı garantiledi. AstraZeneca, geçtiğimiz ay ürününü yerel yetkililerin onayına sundu. Moderna’nın ise en erken mayıs ortasında onay alması bekleniyor.
GRAFİK OLUMLUYA DÖNDÜ
Dünyada koronavirüs vakalarının görüldüğünü açıklayan ilk ülkelerden biri olan Japonya, uluslararası kamuoyunu Aralık 2019’da virüsle ilgili uyarmıştı.
Güncel rakamlara göre Japonya’daki toplam COVID-19 vaka sayısı 409.000, iyileşen hasta sayısı 369.000, vefat sayısı ise 6.601’de. 11 Ocak’ta pik yapan yeni vaka sayısı grafiği o tarihten itibaren aşağı doğru bir seyir izliyor.
Uzmanlar Japonya’nın aşılamaya başlama konusunda ağır kalmasını da vaka ve ölüm sayılarının nüfusa oranının nispeten düşük olmasıyla açıklıyor. Örneğin Osaka Üniversitesinden İmmünoloji Profesörü Masayuki Miyasaka, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Aşı programının çok yavaş olduğunu düşünmüyorum” dedi. Miyasaka, “Bu takvim bize yurt dışında aşı kaynaklı yan etkilerin sıklığını ve doğasını yakından takip etme şansı veriyor. Pfizer ve Moderna’nınkiler gibi mRNA aşıları bizim için yeni olduğu için, aşıdan kaynaklanabilecek olası sağlık hasarlarına çok dikkat etmeliyiz” diye konuştu.
Yetkililerin bu kadar tedbirli davranmasının kökenlerinin ise 1980’lere kadar gittiği yorumları yapılıyor. O yıllarda kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşıları olan yüzlerce çocuğun sonrasında yaşadıkları yan etkiler, hükümete karşı çok sayıda dava açılmasına neden olmuştu.