Uluslararası İşbirliği Platformunca düzenlenen 11. Uluslararası Boğaziçi Zirvesi’nde, “Belirsizlik Çağında Uluslararası İşbirliği” başlıklı oturum düzenlendi.
Oturumda ilk konuşmayı yapan Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro, birçok salgın ve doğal afete karşı bilim insanlarınca uyarılan dünyanın Kovid-19 salgınına hazırlıksız yakalandığını söyledi.
Kovid-19’a ve gelecekte yaşanacak sorunlara karşı kolektif bir hazırlık yapılması gerektiğini belirten Magro, salgının yanında küresel iklim değişikliğinin de kolektif çözüm arayışlarının merkezinde yer alması gerektiğini ifade etti.
Magro, çok taraflı küresel sistemi ve iş birliğin sorunlara çözüm aramakta en önemli araç olduğuna işaret ederek, “İş birliği, (Eski ABD Başkanı Donald) Trump yönetimi döneminde büyük bir darbe aldı. Biz uluslararası sistemin bir alternatifinin olmadığını düşünüyoruz. Bu sistemin tabii ki de eksiklikleri var ve belirli bir reform sürecinden geçirmemiz gerekiyor. Yerel çözümler yeterli değil hatta bölgesel çözümler bile yeterli değil. Uluslararası çözümlere ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.
Salgın nedeniyle zorluklar yaşayan ülkelere destek olunması gerektiğinin ortaya çıktığını vurgulayan Magro, “Eğer biz bu ülkelere yardım etmezsek ve herkes sağlıklı hale gelmezse, biz de sağlıklı olamayız ve başladığımız bu süreci devam ettiremeyiz.” dedi.
Magro, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin “Kadın-erkek eşitliği, hepimiz için çok temel bir mesele olmalı. Bizim panelimizde kadın konuşmacı yok. Bu da şu anlama geliyor; diplomasi alanında bizim katetmemiz gereken uzun bir yol var.” değerlendirmesinde bulundu.
“ULUSLARARASI SİSTEMDE REFORMLARA İHTİYAÇ VAR”
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott, yaptığı konuşmada, diplomasi alanında kadınların yerine değinerek, ülkesinin Berlin, Washington, Moskova, Pekin ve Birleşmiş Milletler’deki (BM) temsilcilerinin kadın büyükelçiler olduğuna vurgu yaptı.
Ülkesinde ve dünyada kısa ve uzun vadede belirsizliğe neden olan konuları sıralayan Chilcott, bunların Kovid-19, Brexit, küresel ekonomideki daralma ve iklim değişikliği olduğunu söyledi.
Chilcott, jeopolitik açıdan Çin’in yükselişi ve ABD’nin Çin’e yanıtının da beraberinde belirsizlikler getirdiğinin altını çizerek, şunları ifade etti:
“Çin ile uluslararası toplumun sorumluluk sahibi bir üyesi olarak iş birliğine gitmek isteyenler var fakat Çin’in takındığı tutumu kötü olarak nitelendirenler de var. İngiltere’de bizler uluslararası hukuka, kurallara ve sisteme büyük önem veriyoruz. Uluslararası kurallar, tarihte hiç olmadığı kadar ihlal edilmeye çalışılıyor. Ancak uluslararası sistemde reformlara ihtiyaç var. Tabii ki 1900’lerde tesis edilenlerin 2021’de de geçerli olmasını bekleyemeyiz.”
“DİJİTAL EKONOMİDE FİZİKİ SINIRLARIN HİÇBİR MANASI YOK”
Endonezya’nın Ankara Büyükelçisi Lalu Muhammed İkbal de konuşmasında salgın döneminin oluşturduğu ekonomik açığın kapatılması için Kovid-19 sonrası dönemde dijital ekonomiye geçişin önemine vurgu yaptı.
Ülkesi Endonezya’nın 2045’te dünyanın en büyük 4. ekonomisi olması hedefine değinen İkbal, “Ülkeler artık sınırlarını kapatarak daha korumacı ekonomi politikaları yürütüyor. Salgın sonrası bu içe kapanma politikalarında denge nasıl sağlanacak? Biz Endonezya olarak, dijital ekonomiye geçerek dengeyi sağlamaya çalışıyoruz. Dijital ekonomide fiziki sınırların hiçbir manası yok, sınır problemleri ve coğrafi problemler yok.” diye konuştu.
İkbal, dijital ekonominin küresel değerinin 2025’te 23 trilyon dolara ulaşacağını aktardı. Türkiye ile Endonezya arasında kurulan start-up ağıyla Endonezya’nın dijital ekonomi hacminin bu yıl 40 milyar doları bulacağına dikkati çeken İkbal, Türkiye’nin de söz konusu hacminin 2023’te 30 milyar dolara çıkacağına işaret etti.
“ULUSLARARASI İŞ BİRLİĞİ DIŞINDA BİR ÇARE YOK”
Hindistan’ın Ankara Büyükelçisi Sanjay Panda da konuşmasında, yaşanan ekonomik ve sağlık krizlerine yanıt olarak dünya ülkelerinin ekonomik teşvik paketleri açıkladığını dile getirdi.
G20 ülkelerinin de 2008’de krizden çıkabilmek için benzer reçeteleri eşgüdüm halinde yürütmeye çalıştığını belirten Panda, şunları kaydetti:
“Gerçekten eşi benzeri görülmemiş teşvikler açıklanmıştı. Artık daha ciddi teşvikler açıklanıyor ama mali teşvikler, eşgüdümlü şekilde yapılmıyor. Her ülke, biraz da kaygılandırıcı mahiyette, kendi planını yapıp uygulamaya geçiriyor.
Salgının bize öğrettiklerinden biri de sınırların belirsizleştiğidir. Endonezya Büyükelçisi, dijital dünyaya adım attıklarını dile getirdi ama tüm ülkelerin dijital ekonomiyi hayata geçirecek ve meyvelerini yiyecek lüksü yok. Artık uluslararası iş birliği dışında bir çare yok.”