ABD Yüksek Mahkemesi’nin idam cezasına onay verdiği 1976 tarihli kararından bu yana, Virginia, Texas’tan sonra en çok idam cezasının infaz edildiği eyaletti.
45 yıl önceki karardan sonra ABD’deki idam cezalarının büyük çoğunluğu, iç savaş döneminin eski köleci Güney Konfederasyonu’nda yer alan eyaletlerde infaz edildi.
İdam cezasıyla ilgili olarak Kuzey ve Güney eyaletlerindeki yaklaşımın farklılaştığı ABD’de, bu konu son dönemde yine ulusal düzeyde gündemde.
Halen ABD’deki 50 eyaletten 27’sinde idam cezaları onaylanıyor ancak bazı eyaletler cezanın uygulanmaması yönünde bir politika izliyor.
Federal yani merkezi düzeyde idam cezalarının uygulanmaması yönündeki tutumu ise eski başkan Donald Trump sonlandırmıştı. Trump, 17 yıl sonra geçen sene federal düzeyde idam cezası infazlarını başlatmıştı.
Bu politika değişikliği sonrası birkaç ay içerisinde federal düzeyde 13 kişinin idamı onaylanıp infaz edildi. Bunların altısı, Trump’ın seçim yenilgisinden sonra, henüz yönetimi devretmediği aylarda gerçekleştirildi.
Joe Biden seçim kampanyasında ise federal düzeyde idam cezasına onay vermemeyi vadetti ve eyaletlerin de bu yönde adım atmasını istedi. Ancak Biden ABD Başkanı seçildikten sonra bu konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.
İdam Cezası Bilgilendirme Dairesi kayıtlarına göre Virginia, İngiltere kolonisi olduğu günlerden bu yana 1400 kez idam cezası infaz etti.
Şu anda eyalet kongresinde ağırlıkta olan Demokratlar, idamın orantısız bir şekilde beyaz olmayan azınlıklar ile zihinsel sağlığı bozuk olanlar ve yoksullara uygulandığını söyleyerek idam cezasının iptali için adım attılar.
Kongre’den geçen idam cezasının kaldırılması konusundaki düzenlemeyi imzalayan eyalet valisi Ralph Northam 20. yüzyılda eyalette idam edilen 377 kişiden 296’sının siyahlar olduğunu söyledi.
Hakkında ölüm cezası verilmiş son iki kişinin cezaları da bu yeni düzenlemeyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dönüştürülecek.
Birleşmiş Milletler, üyesi olan 194 ülkeden 170’inin ölüm cezasını kaldırdığını ya da uygulamadığını söylüyor. ABD ise bu konuda adım atmayan az sayıdaki ülkeden biri olarak sık sık uluslararası eleştirilere hedef oluyor.