Günümüzde korsan yayıncılığın en yaygın olduğu ülkelerden biri ne yazık ki Türkiye. BBC Türkçe’den Ege Tatlıcı, yıllardır Türk futbolunda büyük gelir kaybına neden olan bu sorunla ilgili hazırladığı video haberde spor yorumcusu Mehmet Demirkol, spor gazetecisi Mustafa Taha, Süper Lig’in yayıncı kuruluşu Digiturk’ün Hukuk Baş Müşaviri Onur Günel ve ismi açıklanmayan bir korsan yayıncının görüşlerine yer veriyor.
Haberde, korsan yayınlar nedeniyle yayıncı kuruluşun yılda en az 500 milyon TL’lik gelir kaybı yaşadığı, devletin vergi kaybına uğradığı, Süper Lig’in değerinin olumsuz etkilendiği vurgulanıyor. Haberde görüşlerine yer verilen uzmanlar, Süper Lig’in naklen yayın gelirlerinin artması için korsanla etkin mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Haberde ayrıca, korsanla mücadelede yeterli çabayı göstermeyen Avrupa Ligleri’nin yayın gelirlerinin düşüşe geçtiği ifade ediliyor.
“KORSAN MAÇ YAYINLARI NEDEN ÖNLENEMİYOR?”
Onur Günel: Digiturk’ün en büyük rakibi illegal yayıncılık. Bu oran Türkiye’de çok yüksek. Özetleyecek olursam; 2 kişiden 1’i.
Mehmet Demirkol: Senin toplam elde edebileceğin gelirin %60’ı akıp gidiyor, tutamıyorsun onu. Kimse de oraya bakmıyor. Şuradakini kaşıkla paylaşmaya çalışıyorlar.
Mustafa Taha: Futbol maçlarının yayın hakları 30 yıl öncesine dayanıyor. 1990’dan önce ne yayın anlaşmaları oluyordu ne de düzenli maç yayınları… 1990’dan itibaren artık PAY TV dediğimiz şifreli ya da paralı kanalların dünyada yayılmaya başlamasıyla birlikte spor yayıncılığı da o tarafa kaydı. Tüm maçların canlı yayını başladı ve gitgide bu maçlardan kulüpler para kazanmaya başladı. Günümüzde İngiltere gibi bazı ülkelerde yayın hakları gelirleri neredeyse tüm gelirlerin %50’sinden daha fazla olabiliyor. Bu yüzden de artık yayın hakları dediğimiz şey çok çok önemli. Türkiye özelinde konuşursak; 1996’ya kadar PAY TV neydi biz bilmiyorduk. 1996 yılında Cine5 ile birlikte havuz ihalesi yapılmaya başlanınca şifreli yayın/ PAY TV ile tanıştık ve o günden bugüne 26 yıldır Türkiye Ligi şifreli olarak yayınlanıyor. Ama baktığımızda para kazanma amaçlı yapılmaya başlanan futbol yayıncılığı, aslında artık şirketlerin, yayıncılığın para kazanmadığı, daha az nasıl zarar edebilirim dediği bir sektör durumuna geldi.
Onur Günel: Çok pozitif 5 yıl oldu yayıncılık açısından. Hala çok fazla fırsat olduğunu görüyoruz. Bir yandan bu en maksimum faydaya ulaşmamızı engelleyen bazı faktörler var. Son 1,5 yılda pandeminin getirdiği birçok zorluk oldu. Türkiye’deki döviz kurunun seyri o önemli bir ölçüde etkiledi ama genel olarak baktığımızda aslında tabii ki pozitif bir yatırım. Grubun en önemli yatırımlarından biri. İllegal yayıncılık konusu biraz daha düzgün şekilde ele alınabilse, çok istenilen bir noktaya gelecek.
Korsan Yayıncı: Bizim bu işi yapmamızdaki en büyük motivasyon yaptığımız işi zevkli hale getirerek yapmamızdır ve insanların bize gösterdiği ilgidir. İçeriklerimizdeki farklılıklar, birçok farklı platform içeriğinin uygulamamızda olması ve herhangi bir içerik isteğinin yerine getirilmesi izleyicilerin illegal yayınları tercih etmesindeki en önemli etkenlerdir.
Onur Günel: Türkiye uluslararası istatistiklere baktığımızda bu fikri mülkiyetin korunması, illegal yayıncılık dahil çok geride. Bunun yansıması bizim endüstrimiz açısından 2 kişiden 1 tanesi bir şeye gelebilir bu oran. En az 500 milyon TL yıllık zararımız var. Digiturk neticede kurumlar vergisi beyan eden ve beyan ettiği üzerinden vergi ödeyen bir kurum. Burada ciddi bir devletin vergi kaybı var. O nedenle Digiturk’ün en büyük rakibi bir numaralı rakibi aslında illegal yayıncılık.
Mehmet Demirkol: Bu hep böyleydi, burada bir problem vardı. Şimdi şehrin ismini vermeyeyim ama bir şehrin tamamının uyduya birisinin basması sonucunda bedava izlediğini hatırlıyorum. Ama o dönem stadyumun önünde forma da satılırdı kaçak olarak. Kulüpler bu konuya ciddi olarak eğildiler ancak kulüpler aynı bilinci ve kararlılığı taraftarlarla kurduğu ilişkide kaçak yayın için o kararlılığı göstermiyor. Böyle bir durum var. Benim etrafımda çok yüksek gelirli insanlar var. Hiç dert değil onlar için beIN abonesi olmak ama olmuyorlar.
Mustafa Taha: Önemli spor yayınlarının neredeyse tamamı PAY TV üzerinden yayınlanıyor. Ve bunlar için belli bir bedel isteniyor. Korsan yayın yapanlar bu bedellerin aşırı yüksek olduğunu, aslında kendilerinin buna karşı çıktığını, halk için faydalı bir iş güttüklerini söylüyorlar.
Korsan Yayıncı: beIN SPORTS daha çok para kazanmak yerine, insanlara en uygun fiyata nasıl kesintisiz yayın sunabilirim derdine düşseydi, bu kadar çok insan illegal yayınları tercih etmezdi. Gördüğüm kadarıyla insanlar en çok fiyat yüzünden illegal yayınları tercih ediyorlar. Bence farklı bir yol deneyerek; hem izleyicinin, hem futbolun hem de devletin kazanacağı bir model geliştirmeleri daha iyi olacaktır. İnsanların tercihlerine veya neyi nasıl izleyeceğine karar vermek bize göre yanlış bir bakış açısıdır. beIN SPORTS haricinde maç yayınlayan S Sports gibi birkaç kanalı da düşündüğümüz zaman insanlar ücret ödemekten kaçınıyor.
Mustafa Taha: Ben bu işin maliyetinin aslında çok yüksek olduğunu, yayıncı kuruluş için göründüğü kadar kolay bir iş olmadığını düşünüyorum.
Onur Güler: Ligler, federasyonlar dünyanın her yerinde bütün bu geliri maksimize edebilmek. Bütün bu rekabetçi ihale süreçlerinde bütün bu hakların devredildiği organizasyonlarda olabildiğince fiyatı yükseltmeye çalışıyorlar. Biz aslında bu döngünün en başındayız. Biz baştan aslında saptanan Türkiye’de belirli bir bedel üzerinden yapılıyor. Bu rakam çok yüksek olduğu için bu yararlar silsilesi içerisinde kulüplere, bütün nihai tüketicilere inecek şekilde dizayn edilmesi gerektiği için fiyat çok yüksek. Aslında burada olabildiğince zengin bir içeriği, en uygun fiyattan müşterilere sunabileceğimiz bir yapı buradaki yapı. O yüzden karlı bir operasyon değil o manada. Çünkü önceliğimiz erişilebilir hem içeriğin izlenmesi hem de tüketici noktasında bunun karşılanabilir olması gerekliliği yatıyor. O bile esas ücret çok yüksek olduğu için belki yüksek geliyor olabilir.
Mehmet Demirkol: Futbolun iki temel unsuru var. Oyuncular ve seyirciler. Dolayısıyla bir ürün ortaya koymanız gerekiyor. O ürün de maç. En az değerli olan bizde o. Ve o değeri düşüren de bizzat kulüp yöneticileri. Ürünün sahipleri, ürünün kötü olduğunu söylüyor. O yoğurt ekşi dersen, o yoğurdu kim alır? Ürünün güvenilirliği, kalitesi iyi olduğu zaman insanlar giderler. Ülkede, İngiltere’den sonra en yüksek sayıda Starbucks şubesi var. Hepsi para kazanıyor. Pahalı değil mi oradaki kahve? Buradaki mevzu kalitedir. Yani yüksek kalite ile yayın kalitesi, çim kalitesi, hakem kalitesi, oyun kalitesi, oyuncunun kalitesi… Kulüplerin buna bakışı düzeldiği zaman her paraya satarsın.
Onur Günel: Yayıncı aslında buradaki malın kiracısı. Bu malın gerçek sahibi federasyon, kulüpler ve bütün bu futbol ekosistemi. Biz burada sadece ortaya konulan performansın daha büyük kitlelere ulaşılmasına olanak sağlıyoruz. O yüzden yayıncıya suç bulmak adil olmuyor.
Mehmet Demirkol: Benim önerim; futbolu, Türkiye Ligi’ni federasyondan alıp, tamamen Kulüpler Birliği’nin eline vermek. Malın sahibi olan Kulüpler Birliği’nin bu ligi yönetmesi ve bu markayı parlatması. Bu malın değerinin en azından eski seviyesine çıkarılması lazım. Yoksa kalkar gider. beIN; Çin’de, Amerika’da ve 45 ülkede yayın yapıyor. Ne olacak?
Onur Günel: Burada birden fazla atılması gereken adım var. Bunların başında bütün bu farkındalığın yaratılması var. Sonrasında bu farkındalık arttıkça hem devlet kurumlarının, kulüplerin hem federasyonun bu işe destek vermesi söz konusu olacak. Açıkça konuşmak gerekirse bu internet mevzuatı üzerinde olsun, ceza mevduatı, MASAK mevzuatı, bunun finansal tarafı üzerinde baktığınızda mesela illegal bahisin geldiği noktayı takip ediyoruz. İllegal bahis o adımı attı. Oradaki organizasyon bunu bir yere getirebildi. İllegal yayıncılık konusunda kesinlikle böyle bir şey söyleyemem. Tabii ki iyi niyet beyanları her zaman var. Her zaman bu konuda konuşuluyor. Aksini söylemek ve yapmak mümkün olmayabilir bütün bu camiaları göz önüne aldığınızda ama yine de aksiyon gerekiyor. O aksiyon şimdiye kadar alınmış değil.
Korsan Yayıncı: İnternet var olduğu sürece ve tüm dünya bu işe dur demediği sürece bizce bu illegal içerik işleri devam edecektir. Çünkü internetin amacı bu. Aradığınız her içeriği bulacağınız tek adres internettir. Kişilerin zararına olmayan her şey bizce illegal değildir. Bu, tamamen insanların tercihine bağlıdır. İster legal izler, ister illegal izler. Buna müdahale etmek bize göre yanlıştır. Yayıncı kuruluşlar daha uygun fiyatlarla insanları kazanmalıdır. Yayıncı kuruluşlar elbette önlemler almaya devam etmelidir.
Mustafa Taha: Belli bir oranda azaltılabiliyor ama engellenemiyor. Amerikalı bir dijital yayın hakları avukatının dediği bir cümle var; “Siz bunu azaltmak istiyorsanız; maliyetlerinizin katlanmasını göz önüne alacaksınız ve izleyiciden daha az bir bedel talep edeceksiniz”. Ama günümüz dünyasında bu çok mümkün değil. Bu işin belli bir bedeli var. Her ne kadar izleyici bu bedelin yüksek olduğunu düşünse de; yayıncılar da bu bedeli talep etmek zorunda.
Mehmet Demirkol: Gerçek bir inisiyatif olsa, mutlaka biz bunu engellemek istiyoruz dense; bu seviyelerde kaçak yayın olacağını düşünmüyorum Türkiye’de. Ürünün değerini yükselt, iyi denetle, yüksek değer ver ama asıl önemlisi tüketici ile üretici arasında bir bağ kur ki insanlar “3 liraya bunu alıyorum ama 10 lira verirsem benim kulübüm kazansın” diye düşünsün.
Onur Günel: İhale rakamları, yapılan o değerlemeler hepsi tam bir korumanın olduğu senaryo için geçerli. Bunun olmadığı noktada aşağı gidiyor. Yurt dışında gitmeye başladı. Acı ama gerçek. O yüzden mutlaka esas ihaleyi yapacak olan kuruluşların, bundan etkilenecek olan kulüplerin, bu konunun mücadelesini vermeleri şart. (BBC Türkçe)