Doksanlı yılların sonlarına doğru, FPS (First Person Shooting) yani birinci şahıs nişancı oyunları döneme damgasını vurdu. Wolfenstein 3D ile başlayan bu yeni oyun türü, Duke Nukem, Quake ve Doom gibi türün önemli temsilcileri ile yoluna devam etti.
Doksanlı yıllara damgasını vuran FPS oyunlar
Dosyamızın ilk kısmında Wolfenstein 3D’ye, oyun dünyasında önemli ilklere imza attığı için yer verdik. Şimdi ise aynı yoldan yürüyen ve aynı rüzgarın şişirdiği yelkenlerle FPS oyun okyanusuna açılan diğer oyunları ele alacağız.
FPS oyun dünyasında yeni bir 3D deneyimi: Quake
Quake, yine id Software tarafından geliştirilen ve doksanlı yıllara damgasını vuran oyunlardan biri. Firma Wolfenstein ve Doom ile ilk 3D oyun motorlarını geliştirse de, Quake ilk gerçek 3D oyun olarak döneme damgasını vurdu.
Quake ile birlikte labirent yapılı 3D haritaların yerini yavaş yavaş, daha gerçekçi kaplamalara sahip 3D mekan tasarımları almaya başladı.
Quake oyun grafikleri bugün için komik olsa da, o dönem için önemli bir eşiği aştı
Bugün, Blizzard stüdyolarının çatısı altında hayatına devam eden stüdyo, 3D oyun motorları ile oyun dünyasını baştan aşağı değiştirdi.
Quake oyunu, ilk olarak 1996 yılında karşımıza çıktı. Bu eski oyun, şimdi oynadığımızda çok absürt gelen ve Minecraft’ı andıran 3D grafiklere sahipti. Buna karşın Quake, FPS yani birinci şahıs nişancı oyunları arasında önemli yere sahip.
Quake, yine Id Software oyunu olan Doom’un silahlarının kullanıldığı bir oyun. Hikaye açısından da efsane oyunun izini süren Quake, daha sonra ise çok farklı bir yere doğru hareket etmeye başladı.
Quake hikayesi
Quake, ışınlanma teknolojisi üzerine kurgulanmış bir FPS oyun. İnsanlığın ışınlanma teknolojisi denemeleri bir felaketle sonuçlanır. Aslında oyuna konu olan Slipgate adlı bu boyut kapıları, insanlıktan bile eski zamanlara dayanıyor.
İnsanlar, atıl durumda olan bu kapıları yeniden çalışır hale getiriyor. Quake kod adlı yaratık ise bu yeniden açılan kapıları kullanarak, dünyayı işgal ediyor. Bu işgale son vermek için ise özel bir deniz piyadeleri birliği görevlendiriliyor. Ancak bu birlikten Ranger adlı kahramanımız dışında kurtulan olmuyor.
Yaratıkların geldiği boyuta ışınlanan oyuncu, üç zorluk derecesinden birini seçerek oyuna başlıyor. Üç farklı köprünün yer aldığı bu seçim kısmı, birçok oyunda rastlamayacağımız orijinallikte. Oyunda kolay, zor, çok Zor seçimlerinin dışında, bitirilmesi imkansız olarak görülen ve saklanmış olan kabus zorluk derecesi yer alıyor.
Bu bölümlerden geçtikten sonra oyuncu farklı boyutlara geçerek, Quake adlı düşmanı bulmaya çalışıyor. Quake adlı düşmanın gerçek adı ise Shub-Niggurath. Bu ana yaratık, Quake dünyasında karşınıza çıkan tüm yaratıkları meydana getiriyor. Ranger ise bu yaratığı öldürerek dünya işgaline son vermeye çalışıyor.
Her ne kadar basit anlatmaya çalışsak da Quake dünyası oldukça karışık bir hikayeye sahip. Daha sonrasında ortaya çıkan Quake oyunları ise bazı oyuncular için ilk oyunun yerini tutamıyor. Bu anlamda doksanlı yıllara damgasını vuran birinci şahıs oyunları arasında Quake, oynanışı ile ön plana çıkıyor.
Online FPS için dönüm noktası: Quake 3 Arena
Quake, her ne kadar tek oyunculu olarak da önemli bir yerde olsa da, bir dönemin en önemli online oyunlarından biriydi. Quake 3 Arena isimli 1999 yılında çıkan oyun, aslında ilk oyunda yer alan Deathmatch modunun farklı bir versiyonu. Belirli haritalar üzerinde başlayan Quake Arena maçları, tüm rakiplerinizi öldürmek mantığı üzerine kurulu.
Quake 3 Arena, hızlı oynanışı ile o dönemde popüler oldu
Quake bu anlamda dönemin gençleri ve çocuklarını bilgisayar başına kilitledi. Böylece Counter Strike ile birlikte ilk internet kafelerin vazgeçilmez oyunları arasına girdi.
Quake 3 Arena, tek kişilik hikaye de barındırıyordu. Ancak Quake 1 ve 2’nin tersine çok oyunculu tarafı ön plana çıkmıştı.