Karar yazarı Hakan Albayrak, AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’un yeni parti kuracak isimlerle ilgili olarak kullandığı, “Cumhur İttifakı’nın yüzde 52’si üzerinden 3-5 puan alma hesapları var…” sözlerine tepki gösterdi. Albayrak, “Davutoğlu ve Babacan’ın bu yola AK Parti’yi zayıflatıp CHP’yi güçlendirmek için çıktığını ileri sürmek çok ayıp bir şey” dedi.
Kurtulmuş, “Yeni parti kurma çabasından bir AK Parti serüveni çıkmaz. Fazilet Partisi’nden AK Parti’yi kuranlar ayrıldığında iktidara gelecekleri belliydi. Erbakan Hoca’dan ayrılan iktidar olacaktı, Erdoğan gibi güçlü bir lider vardı. Ama ben bu yeni harekette böyle bir şey görmüyorum” demişti.
AKP Genel Başkan Vekili Kurtulmuş: Muhafazakâr Kürtlerden, cuma cemaatinden, şehirli milliyetçilerden oy kaybettik; yapacaklarımız belli
“Yeni parti kurma çalışmasında olanlar iktidara gelmek için değil, AK Parti zaafı üzerinden yürüyor, Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklı bir politika yürüteceğe benziyor. Cumhur İttifakı’nın yüzde 52’si üzerinden 3-5 puan alma hesapları var…”
Birinci cümlenin sonundaki “yürüteceğe benziyor” ifadesi izaha muhtaç olsa da (Niye benziyor, nasıl benziyor?), bir ihtiyat payına işaret etmesi bakımından güzel tabii.
Bu ihtiyat payını açıklamanın gerisinde niye göremiyoruz?
“Yeni parti kurma çalışmasında olanlar iktidara gelmek için değil, AK Parti zaafı üzerinden yürüyor” ve “Cumhur İttifakı’nın yüzde 52’si üzerinden 3-5 puan alma hesapları var” hükmünün kesinliği nereden geliyor?
Şahsî tecrübeden mi?
Saadet Partisi’nden ayrılıp HAS Parti’yi kurarken “AK Parti’ye küçük de olsa bir darbe vuralım yeter” mi diyordu Numan Kurtulmuş?
Veya çıtayı iyice düşürüp “Saadet Partisi’nin oylarını bölelim yeter” mi diyordu?
İktidara gelmeyi, iktidarda Türkiye’ye hizmet etmeyi ummuyor muydu yani?
Yanlış bulduğu uygulamaları düzelterek ve yepyeni açılımlar yaparak daha iyi, daha güzel, daha müreffeh, daha huzurlu, daha güçlü bir Türkiye inşa etmeyi hedeflemiyor muydu?
‘Ben başkayım canım. Davutoğlu ve Babacan benim gibi idealist ve iyi niyetli değil.’ diyorsa, kendisine idealistliği yakıştırırken Davutoğlu ve Babacan’a niçin bozgunculuğu yakıştırmamız gerektiğini şöyle güzelce bir anlatsın hele.
***
Ahmet Davutoğlu’nu, Ali Babacan’ı beğenirsiniz veya beğenmezsiniz.
Bunların siyasi pozisyonlarını tasvip edersiniz veya etmezsiniz.
Kuracakları / kurabilecekleri yeni siyasi partiler size hitap eder veya etmez.
Bakışınız, yaklaşımınız menfi ise ‘Beğenmiyorum, çünkü…’, ‘Tasvip etmiyorum, çünkü…’, ‘Bana hitap etmiyor, çünkü…’ deyip gerekçelerinizi sıralarsınız.
“Davutoğlu dışişleri bakanıyken şöyle hatalar yaptı, başbakanken böyle hatalar yaptı’ yahut ‘Babacan dönemindeki ekonomi yönetimi şu şu sorunlara yol açtı’ filan dersiniz…
Davutoğlu’nun manifestosunu madde madde eleştirir, Babacan’ın yeni hareket beyannamesinde öne çıkan hususların kritiğini yaparsınız…
Yeni parti teşebbüslerini niçin münasip görmediğinizi izah ederken ‘İktidara gelme şansları yok; AK Parti oylarını bölerek CHP ve müttefiklerinin ekmeğine yağ sürmekle kalırlar’ gibi tahminlere de dayanabilirsiniz.
Ama bütün davanın bundan ibaret olduğunu, Davutoğlu ve Babacan’ın bu yola AK Parti’yi zayıflatıp CHP’yi güçlendirmek için çıktığını ileri sürmek başka bir şey.
Çok ayıp bir şey.