Staj yaptığı GANNET S gemisinde 11 Temmuz günü ölü bulunan Piri Reis Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği öğrencisi 19 yaşındaki Mustafa Koç’un abisi İsmail Koç, kardeşine, Cibuti’de yapılan ilk otopside akciğer enfeksiyonuna rastlandığını hatırlatarak şimdi dava için otopsi sonucunu beklediklerini söyledi. Gemiciliğe hevesli olan Mustafa’nın çalışma koşulları ve mobbing nedeniyle ölmeden önce gemiden inmek istediğini söylediğini belirten Koç, “Çalışma koşullarından şikayet ediyordu son zamanlarda, bırakacak noktaya gelmişti. Zaten olay duyulduktan sonra birçok gemici aynı şeyleri yaşadıklarını söyledi” dedi.
Evrensel’den Zeynep Beril Özdin ve Mehmet Ali Turan‘ın haberine göre Mustafa Koç hem olayı hazırlayan süreci hem de sonrasını anlattı.
Mustafa’nın staja başlama sürecinden bahseder misiniz?
Aramaya kışın başladı. “Ben okul gemisine çıkmak istemiyorum” dedi. Mart gibi tanıdığımız herkese söyledik, sonuçta 2-3 seçenek çıktı bir tanesi oldu.
Gemiye çıkma süreci nasıl oldu, gemideki şartları nasıldı?
Hindistan’a gitti. Hindistan’da 1-2 gün otelde kaldı. Otelden hiç memnun olmadığını, çok sıcak olduğundan uyuyamadığını, doğru düzgün bir şey yemediğini söyledi. Kaldığı otelde staj aksadı, geminin limana fırtınadan dolayı yanaşamadığı söylendi. Vizesi bittiğinden otelde 1 hafta mahsur kaldı. Fırtına dindiğinde gemiye çıktılar. Gemiye çıktığında gayet keyfi yerindeydi, zaten istekliydi gemiye çıkmaya. Gemiye çıktıktan sonra 1-2 gün herhangi bir sıkıntı olmadığını, sadece gemideki revirde yattığını, insanlarla iyi iletişim kurmaya başladığını söyledi. Her zamanki gibi hevesliydi mesleğe. Sonrasında seyirde olduğu için biz Mustafa’ya 8 gün ulaşamadık. Gemi Hindistan’dan Cibuti’ye gidiyordu. 10 Temmuz günü sabah Mustafa yazdı. O gün ilk defa “Ben bu mesleği yapmak istemiyorum, asla bu meslekte devam etmek istemiyorum” dedi.
“Gemiden inmek istiyordu”
Biz mesleğin zorluğunu gördüğü için fazla duygusal diye düşündük. Sonrasında çok ısrarlı bir şekilde bu mesleği yapmak istemeyeceğini, inmek istediğini söyledi. Biz “Orada inebilecek misin” diye sorduğumuzda, “Hayır, inemem” dedi. Bir şekilde sakinleştirip onu ikna ettik çünkü o anda inmek istiyordu ama imkanlar elvermediği için inemezdi. Mustafa bize öğrencilerin ilk stajdan sonra mesleğe olan bakış açılarının değiştiğini söylerdi. “Nasıl değişebilir?” diyen adam 1 hafta sonra vazgeçti.
Bizimle olan konuşmalarında, seyirden önce ve seyirden sonra insanların onu ezmeye çalıştığını söyledi. Seyre çıkmadan önce tanka girme konusu var. Mustafa normalde kapalı alanlara girebilen birisi değil, onunla görüştüğümüzde, “Bana artık bundan bahsetmeyin çünkü tanka girdim” dedi. 2. kaptan, tanklardan birine Mustafa’nın girmesini söylemiş; bununla birlikte geminin çok sıcak olduğunu, 40-45 derecenin altına düşmediğini, hatta suyun bile sıcak olduğunu söylerdi. Geminin Hindistan’dan çıkarken klimaları bozulmuş. Cibuti’ye gittiklerinde yaptıracaklarmış, vantilatör sipariş vermişler. Mustafa’ya da vermişler ama başka bir kamarada vantilatör kırıldığı için onun vantilatörünü almışlar. Herkesin bezdirmeye, bıktırmaya çalıştığını söyledi.
“Dinlenmeye zamanının olmadığını, sağlıklı bir ortam olmadığını söylemişti”
Günde 20 saat çalışıyordu. Bizimle konuşmalarında bildiğiniz uyuyordu. Hiç boş zamanı olmamış. Kitabını, bilgisayarını açmamış, günlük yazmak istiyordu hiç yazmamış, defterde hiçbir şey yoktu. Yemeği bile 10 dakikada yemek zorunda olduğunu söylemişti. Sonuç olarak dinlenmeye zamanının olmadığını, sağlıklı bir ortam olmadığını söylemişti.
Tankın içinde kimyasal olarak palmiye yağının olduğunu söyledi. Ayrıca arkadaşlarına başka tanklara da girdiğini söylemiş. Herhangi kronik hastalığı yoktu, zaten çok fazla testten geçti. Olsa orada çıkardı.
“Konuştuğumuzda 1-2 saniye uyuyakalıyordu”
Son 10 Temmuz gecesi, 19.00 gibi aradım. 4’de vardiyasının olduğunu söyledi, “Bugünlük bana uyuma izni verdiler” dedi, yine şikayetlerinden bahsetti. Sonra ben belki uyumamıştır diye 22.00’de aradım. Konuşmada 1-2 saniyede uyuyakalıyordu. Ama bize belirttiklerine göre Mustafa’yı 4’te kaldırmamışlar, uyusun diye. 8’de kaldırmak istediklerini, ölü bulduklarını söylüyorlar. Sağlık sigortası bile yurt dışı bazlı, onlar bile doğal ölümü kabul etmiyor. Bu sonuca sebebiyet veren; otel mevzusu, çalışma şartları ve tanka girmesi etki etti diye düşünüyorum. Palmiye yağından önce tankta ne vardı?
“Personel müdürü iddiaların asılsız olduğunu savundu”
Olaydan sonraki süreç nasıl işledi?
11 Temmuz sabahı benim haberim oldu. Cenazenin gelmesini 4 gün bekledik, araya büyükelçilik girdi, yardımcı oldu. Bize otopsi için hiçbir şey sorulmadı. Herhangi bir tanı olduğu belirtilmedi. Kabaca otopsi 3 yerden kafaya, göğse ve alt-karına delik açarak yapılıyor. Mustafa’nın sadece göğsü açılmış ve söylediklerine göre akciğerinde bir şey bulmuşlar. O süreçte Mustafa gelene kadar hiçbir yetkili bizimle ilgilenmedi. Tamamen Mustafa geldikten sonra, medyaya olay düşünce ilgilenmeye başladılar. Şirketten, kaptan ve personel müdürü iletişime geçti. Ardından bir daha personel müdürü ve başka biri geldi. Söyledikleri şu şekildeydi:
“İddiaların çoğu asılsız, 20 saat çalışması, tanka girmesi imkansız. 5 dakika girip baktı. Biz yukarıdan izledik sonra yukarı çıktı, telsizden konuştu. Revir çok rahat bir yer çünkü esiyor. Verebileceğimiz kamaralar çok rahat olmadığı için vermedik, Mustafa’nın rahatını düşündük.”
Bu böyle de olabilir, bir şey demiyorum; ama komik olan şey herkesin aynı şeyi tekrarlaması. Ayrıca Mustafa’nın bazı eşyaları yok. Onları talep ettik. Çalışma kıyafetleri, kendi kıyafetleri yok. Mustafa’nın ayakları büyük olduğu için gemide spor ayakkabıyla çalışmış, bu şekilde tanka girmiş. Çalışma kıyafetleri hiç gelmedi, iddiaları Mustafa o kıyafetleri hiç giymediği yönündeydi. Sebep olarak da basit işler yaptığını, normal kıyafetler ile durmasının sorun olmayacağını sundular. 20 saatten bahsediyoruz, sadece kağıtlar ile uğraştığını, kahve yaptığını söylediler. Biz iş kıyafetlerini giydiğini biliyoruz.
“200’e yakın gemi çalışanı bunları yaşadıklarını anlattı”
Önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Olayın çok sürmeyeceğini biliyorum. Şu anda da gündemden düştü; ama en azından otopsi çıktığında, dava sürecinde sosyal medyada insanlara duyurmak adına yardımcı olunması bizim için çok iyi olur çünkü oradan bir şey çıkacağına inanıyorum. Dava sürecine girmek için elimizde bir rapor olması gerekiyor. Avukat ile otopsi sonucunu bekliyoruz. Ben o yazıyı yazar yazmaz 100-200 tane gemi çalışanı bunları yaşadığını yazdı.
“Yan yana hareket etmeliyiz”
2019 yaz döneminde yaşadığımız bu olay en üst seviye olsa da Mustafa’nın staj yaptığı gemideki koşullar, yaşadığı mobbing mesleğin bir parçası haline geldi. Hatta ve hatta bu gibi konular arkadaşlarımızla kurduğumuz sohbetlerin bir ayağını oluşturmuş vaziyette. Çevremizdeki tecrübelere baktığımızda; yaşayan insanları ya meslekten soğutup bırakmasına sebebiyet veriyor ya da onları “Acaba ikinci bir yol var mı?” sorusunu sorgulamaya itiyor. Bizler, sektörün bünyesinde barındırdığı bu koşulları devirmek ve yarınımızı sağlamlaştırmak için ikinci yolda yan yana hareket etmeliyiz. İnsanlara ikinci yolu anlatmalıyız ve neler yapabileceğimizi sunmalıyız.