Yeni eğitim öğretim yılında 18 milyondan fazla kayıtlı öğrenci geçtiğimiz hafta ders başı yaptı. Ancak mülteci ve göçmen çocuklar arasında eğitime ulaşamayanlar da var. Oysa Türkiye’nin de tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre her çocuğun koşulsuz eğitim hakkından faydalanabilmesi gerekiyor. Ancak Türkiye’de ilkokul sonrası eğitime devam edebilenlerin sayısı sadece yüzde 24. Kimliksiz göçmenler ve bulunduğu şehirde kaydı olmayan mülteci çocuklar da eğitim hakkından faydalanamayanlardan.
Evrensel’den Nuray Öztürk‘ün haberine göre İzmir’de yaşayan Afganistanlı ve Suriyeli çocuklarla konu hakkında konuşuldu. Kimisi kimliği olmadığı için okula gidemediğini, kimisi kaydı başka şehirde olduğu için okula devam edemediğini anlattı. Çocukların hepsi de Basmane’de bulunan Agora parkında kaçak yollarla yurt dışına çıkmayı bekliyor. İstedikleri tek şey ise okula gitmek ve kimlik edinmek.
Kayıtsız çalışıyor ama okula gidemiyor
Mustafa Serveri, 16 yaşında. Afganistanlı. 1 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Savaş, çatışma ve yoksulluk yüzünden Türkiye’ye çalışmaya gelmiş. O bir tekstil işçisi. 1200 lira para alıyor çalıştığı atölyeden, o da alabilirse. Günde 12 saat çalışıyor. Sabah sekiz akşam sekiz. Yemek yok. Çalışmaya gelmiş ama okumak, eğitimine de devam etmek istiyor. Afganistan’da 9.sınıfa kadar okumuş. Türkiye’ye geldiğinde kimlik için başvurmuş ancak 16 yaşında olduğu ve ailesi burada olmadığı için kimlik vermemişler. Şimdi ne yazık ki yine kaçak yollarla Avrupa ülkelerinden birine gitmek istiyor. “Zannettim Türkiye iyi ama iyi değilmiş” diyor Mustafa mahcup bir ifadeyle, kırmak istemekten korkarak; “Kimlik vermiyor çünkü, kaçak yaşıyor, kaçak çalışıyoruz.” Bulunduğumuz parkın hemen yanında lise var. Soruyorum Mustafa’ya: “Okullar açıldı senin yaşındaki çocuklar okula başladı. Ne hissettin görünce? “Baktım sadece” diyor. “Çalışıyorum para vermiyorlar, karakola gidiyorum kimlik istiyorlar. Afganlılara kimlik vermiyorlar. İş zor. Kimlik yok, ev çok kötü, 12 kişi kalıyoruz. Her şeyi içiyorlar, ben o ortamda olmak istemiyorum, sevmiyorum. Gideceğim o yüzden.” Kaçak yollarla gitmenin çok tehlikeli olduğunu söylüyorum Mustafa’ya “Burası da tehlikeli” diyor.
Kaydı başka şehirde olduğu için okula gidemiyor
Medine Nazari 10 yaşında, 6 kardeşler. Afganistanlı. Bir buçuk yıl önce Türkiye’ye gelmiş ailesiyle birlikte. İlk Trabzon’a yerleşmişler. 7 ay öncede İzmir’e. Okullar açıldı okula gidiyor musun diye soruyorum Medine’ye “Kaydım Trabzon’da olduğu için burada gidemiyorum. Trabzon’da gittim, buraya gelmeseydik bu yıl üçüncü sınıf olacaktım” diyor. Ailesi kayıtlarını İzmir’e aldırmak için başvurmuş ancak geri çevrilmişler. Medine “kardeşimin biri İzmir’de doğdu. Ama kimliksiz. Burada yaşamak çok zor babam iş bulamıyor. O yüzden gideceğiz” diyor. Neden parktasınız diye soruyorum, “Bizim evimiz var ama gitmek için bekliyoruz” diyor.
“Başvuru yaptık ama vermiyorlar”
İdris Kadiri 12 yaşında. 4 sınıfa kadar okumuş, 8 ay önce Afganistan’dan göç etmişler. 4 aydır İzmir’de bir parkta yaşıyor. O da kimliği olmadığı için okula gidemiyor. “Başvuru yaptık ama vermiyorlar ki” diyor. Okula gitmek isteğini söylüyor; “Evet çok seviyorum okulu”.
Mine Şahhüseyniise 10 yaşında o da Afganistanlı. 5 kardeşler, Mine, “Afganistan’da ilkokul ikiye kadar okudum. Daha sonra Türkiye’ye geldik. Savaştan kaçıp geldik. Okulu çok istiyorum ama kaydımız olmadığı için okula gidemiyorum. Büyüyünce polis olmak istiyorum” diyor. Türkiye’de kalmak isteyip istemediklerini soruyorum çocuklara, hiçbiri istemiyor ama bunu ne kızgınlıkla ne de öfkeyle söylüyorlar. Üzgünler sadece. Çünkü hepsi de okula gitmek istiyor, kimi doktor olmak istiyor kimi polis, kimi öğretmen. Bir evleri olsun istiyorlar, bir de babalarının işleri…
Çocuklar da geri gönderme merkezine alınıyor
Geri gönderme kararları da mülteci ve göçmenleri kaçak yollarla başka ülkelere gitmeye zorluyor, hayatları pahasına. Çocuklar da bunun bir parçası… Haberi yazdığımız sırada öğreniyoruz ki parkta yaşayan ve kaçak yollarla Avrupa’ya kaçmayı bekleyenlerin tamamı geri gönderme merkezine alınmış…
“İmkanlar olmadığı için hayallerin de küçülüyor”
Ayşe Halil ise 17 yaşında, içlerinde en büyüğü. 2014 yılında ailesiyle birlikte Suriye’den göç etmişler. Urfa, Antep ve şimdi de İzmir’e yerleşmişler. Ayşe, Suriye’den geldiklerinde 7. sınıfa gitmesi gerekirken 4. sınıftan başlamış Türkiye’deki eğitimine: “Hep takdir belgesi aldım. Madalyalar kazandım sporda ama hepsi boşuna, vatandaşlık vermiyorlar, bir spor etkinliğine dahi katılamıyorum. Geleceğimle ilgili planlar yapmak istiyorum ama şartlar izin vermiyor. İleride bir şey olacak mıyım bunu bile bilmiyorum. Türkiye’de geleceğim olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden ailemle birlikte yurt dışına çıkmak istiyoruz. İmkanlar olmadığı için hayallerin de küçülüyor. Ben okuyacağım, başka çarem yok. Ama Türkiye vatandaşlık vermediği için burada da bir geleceğimiz yok, iş yok”
“Yetişemiyoruz o yüzden gideceğiz”
Anadolu lisesini kazanmış Ayşe, kayıt da yaptırmışlar liseye… “Şimdi 9. sınıfım. Liste verdiler, tek benim için 250 lira masraf tutuyor. Ailede 4 kişi okula gidiyor. Her birimiz için en az ortalama 200 lira kırtasiye kitap parası. Ağabeyim çalışıyor evde sadece. Günde 4 saat uykuyla işe gidip geliyor.”
Abisi devam ediyor konuşmaya, “Belini eğdiğin zaman herkes iş veriyor ama ucuz ucuz. 15 saat seni çalıştırıyorlar ama veriyor 30 lira. Ekmek bile 1.5 lira. Biz 12 kişiyiz. Benim bu parayı çıkarabilmem için bir buçuk ay sadece bunun için çalışmam lazım. Kızılay kartı veriyorlar hakkını yemeyelim ama kiraya gidiyor aldığımız. Mutfak masrafı, elektrik, su, bunları ne yapacağız? Yetişemiyoruz o yüzden gideceğiz” diyor.