Odatv’nin Türkiye’nin gündemine taşıdığı fon olayı konuşulmaya devam ediyor.
Türkiye’deki kritik kuruluşların ABD merkezli vakıf olan Chrest Foundation’dan yüz binlerce dolarlık hibe aldığı ve bu kuruluşların başında gazeteci Ruşen Çakır’ın kurduğu Medyascope adlı haber sitesinin olması dikkat çekmişti.
Vakfın kendi internet sitesinden açıkladığı listede Türkiye’den birçok kuruluş bulunuyor.
HANGİ İSİMLERİ VERMİŞTİ
Bir zamanlar Erdoğan’ın en yakınındaki isim olan eski danışman, Karar gazetesi yazarı Akif Beki ise, Cumhurbaşkanı’nın mevcut danışmanlarından Mehmet Uçum’un da aynı fonlardan yararlandığını iddia etmişti.
Beki, “Başdanışman Mehmet Uçum’la Can Paker gibi isimlerin STK’ları, aynı fondan yararlanmış. Ruşen Çakır’ın Medyascope’undan önce de yararlanmış, 2016’da aynı tarihlerde de. Onların, iktidar destekli projelerine yüz binlerce dolar yardım alan PODEM’i, TESEV’i niye fondaş değil? Yabancı fondan bağış almanın hükmü, alanın kimliğine göre değişiyor. Kimine meşru, kimine gayrimeşru” ifadelerini kullanmıştı.
AÇIKLAMA YAPTILAR
Mehmet Uçum ise söz konusu iddialara karşı bir açıklama yaptı.
“Hiç bir zaman Tesev’in de Podem’in de herhangi bir proje fonu almakla ilgili herhangi bir karar alma merciinde ve sürecinde bulunmadım” diyen Uçum, “Ayrıca 2014 sonundan itibaren Tesev’le herhangi bir ilişkim de olmadı” diye belirtti.
“Tesev’in sadece kuruluşunda 270’den fazla insan vardır. Şimdi Tesev’in aldığı proje fonlarını bunlar mı almış oluyor. Tesev’le öyle ya da böyle ilişkili ancak karar mercilerinde yer almayan herhangi bir insanı öne çıkarıp sen fon aldın demenin doğru olmayacağını, bunun ahlaki ve etik açıdan sorunlu olacağını makul bakışa sahip her dürüst insan bilir” diyen Uçum, “Kamuoyunun haklı sorularını gölgelemek ve asıl gerçekleri saptırmak maksadıyla bazı çevrelerin benim ismimi ısrarla kullanarak dış destekli medya faaliyetlerine meşruiyet kazandırma çabaları beyhudedir” diye ifade etti.
Mehmet Uçum’un açıklaması şöyle:
“Tesev ve Podem’in Chrest Vakfından proje fonu aldıklarını medyadaki son haberlerden öğrendim. Hiç bir zaman Tesev’in de Podem’in de herhangi bir proje fonu almakla ilgili herhangi bir karar alma merciinde ve sürecinde bulunmadım. Podem’in kuruluşundaki çok kısa bir süre hariç hiç bir zaman bu kuruluşlarda yönetsel ve icrai bir görev üstlenmedim. Ayrıca 2014 sonundan itibaren Tesev’le herhangi bir ilişkim de olmadı.
Hiç bir ilgim ve bilgim olmadığı halde sanki fonlar benim kararımla alınmış hatta ben almışım gibi bir algı oluşturulması bunu yapmaya çalışanların ahlaki ve etik sorunlarla malül olduklarını gösterir. Örneğin Tesev’de gerek kuruluşunda gerekse sonraki dönemlerde katılanlarla çok sayıda her türlü görüşe mensup siyasetçi, iş insanı, sivil toplumcu, çeşitli meslek mensupları, yazar, çizer, aktivist yüzlerce kişi yer almıştır. Tesev’in sadece kuruluşunda 270’den fazla insan vardır. Şimdi Tesev’in aldığı proje fonlarını bunlar mı almış oluyor. Tesev’le öyle ya da böyle ilişkili ancak karar mercilerinde yer almayan herhangi bir insanı öne çıkarıp sen fon aldın demenin doğru olmayacağını, bunun ahlaki ve etik açıdan sorunlu olacağını makul bakışa sahip her dürüst insan bilir.
Ayrıca genel olarak fon esaslı faaliyet yürütmenin çeşitli etkileri ve sorunları bir yana düşünce kuruluşlarının proje bazlı fon almasıyla gazetecilerin doğrudan kendilerine fon alması aynı kategoride değildir. Bu haberler çıktıktan sonra Podem yetkililerine sorduğumda sadece bir kere sözü edilen vakıftan proje fonu aldıklarını, bu projenin Suriye konusunda olduğunu, yazdıkları iki raporu internet sitelerinde yayınladıklarını bu raporların halen daha sitelerinde durduğunu söylediler. Merak edenler bu raporlara Podem’in sitesinden ulaşabilir.
Medya mecralarına ve gazetecilere aktarılan fonlar ise her hangi bir proje için değil o mecraların ve kişilerin doğrudan desteklenmesi amacıyladır.
Birbirinden niteliksel olarak farklı bu iki durumu bir ve aynıymış gibi sunmak zaten başlı başına bir aldatmacadır.
Aslında mesele fon alınır mı alınmaz mı hususundan çok medya mecralarının ve gazetecilerin doğrudan kendilerine finansman sağlamak amacıyla fon alıp alamayacağıdır. Dış fonlardan doğrudan kendilerine destek sağlayan medyacıların, gazetecilerin bağımsız olup olamayacağı, yurtseverce davranıp davranamayacağı soruları da çok haklı ve yerinde sorulardır.
Kamuoyunun haklı sorularını gölgelemek ve asıl gerçekleri saptırmak maksadıyla bazı çevrelerin benim ismimi ısrarla kullanarak dış destekli medya faaliyetlerine meşruiyet kazandırma çabaları beyhudedir.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.
Saygılarımla”