– Pediatristlerin klinik müdahale ve müşahede yoluyla gelişmesi geciken çocukların sırf yüzde 30’unu yakalayabildiğini söz eden Prof. Dr. Nilgün Sarp, “Oysa hakikat bir gelişimsel tarama sistemiyle bu oran yüzde 70-80’lere çıkabilir” dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sıhhat Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Kısmı tarafından düzenlenen, “Çocuk Gelişimi ve Psikopatolojisi Sempozyumu”nda bir ortaya gelen uzmanlar internet ve sinemanın çocuklar üzerindeki tesirini ele aldı. Alanında uzman çocuk gelişimci, eğitimci ve akademisyenlerin yanı sıra psikolog, psikiyatrist, ergoterapist ve fizyoterapist katıldı.
Sempozyumda konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Toplumsal Hizmet ve Danışmanlık Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kültegin Ögel, internet bağımlılığıyla ilgili açıklamalarda bulundu. İnternet bağımlılığı ile unsur bağımlılığı ortasında hiçbir fark olmadığını belirten Prof. Dr. Kültegin Ögel, “Çocuklar gerçek hayatta sahip olmak istedikleri nitelikleri avatarlarına yükleyip, oyunlarda sunulan süratli ödül alma sistemine kapılıyor. Toplumsal medyada ise anonimliğin ardına saklanarak kendilerini gerçekleştiriyorlar, tüm bunlar bağımlılıkta kıymetli etkenler” dedi.
Prof. Dr. Ögel internet bağımlısı çocukların ortalama 6-7 saatten sonra geçirdikleri müddetten zevk almaya başladığı, bu yüzden saat değil gün kısıtlamasıyla durumun denetim altına alınması gerektiğini söyledi.
“GEÇ GELİŞİMİN YÜZDE 30’U TESPİT EDİLİYOR”
Üniversitenin Sıhhat Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Nilgün Sarp ise çocuk gelişimcilerin psikopatolojideki yeriyle ilgili bir sunum yaptı. Prof. Dr. Sarp, “Pediatristler klinik müdahale ve müşahede yoluyla gelişmesi geciken çocukların sırf yüzde 30’unu yakalayabiliyor. Meğer yanlışsız bir gelişimsel tarama sistemiyle bu oran yüzde 70-80’lere çıkabilir” tabirlerini kullandı.
Gelişim bozukluğunun tespiti için 0-3 yaşın hayati olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sarp, çocukla teğe bir ilgilenen şahsî gelişim programlarının devletle istişareli olarak yürürlüğe sokulması gerektiğini vurguladı.
“ÇOCUKTAN KATİL DOĞABİLİYOR”
Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sıhhati Yüksek Lisans Program Yöneticisi Prof. Dr. A. Tamer Aker de sinema dünyasından çocuk gelişimiyle ilgili örnekler verdi. Sinemanın çocuk gelişimi üzerindeki izlerini görmek için toplumun tavrına bakmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Aker, “Bir çocuktan bir katil doğabiliyor. Bunun beyaz perdedeki en hoş örneklerinden biri Star Wars’un fenomen figürü Anakin Skywalker’dır. Yaşadığı travmalar onu Darth Vader’a toplu katliam yapan bir katile dönüştürmüştür. Hayatta da bunun üzere travmalara bağlı çocuk gelişim bozuklukları, ileride toplumun tümüne tesir eden kişilik bozukluklarına neden olabilmektedir” formunda konuştu.
TRAVMANIN TESİRLERİ SONRADAN ÇIKABİLİYOR
Travmaların çocuk gelişimi üzerine tesirleriyle ilgili bir öbür sunum da Çocuk Gelişimi ve Erişkin Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sennur Zaimoğlu tarafından gerçekleştirildi. Gelişimsel psikopatoloji alanında çalışırken örseleyici yaşantıların beyin üzerine tesirlerini inceleme fırsatı yakaladığını belirten Prof. Dr. Zaimoğlu, “Çocuklukta fizikî cinsel ya da duyusal manada makus muamele görmüş beşerler ileriki yaşlarda nörolojik olarak bu izleri taşımaya devam ediyor. 9 bin 382 birey üzerinde yapılan araştırmayla bireylerin geriye dönük örseleyici yaşantılar incelendi. Bu bireylerin yüzde 40’ı psikiyatrik bir bozukluktan mustarip çıktı. Erken yaş travmaları majör depresyon, bipolarlık ya da bağımlılık üzere sıkıntıları beraberinde getiriyor” dedi. – İstanbul
