Yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) atlatıp görevlerine dönen Hatay İl Müftüsü Ömer Faruk Bilgili ve İl Müftü Yardımcısı Nazife Sağlamoğlu, hastalık sürecinde yaşadıklarını anlattı.
Bilgili, AA muhabirine, kırgınlık, şiddetli baş ve kas ağrısı şikayetleriyle gittiği Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaptırdığı Kovid-19 testinin pozitif çıktığını söyledi.
Bunun üzerine evde karantinaya girerek tedavisine başlandığını aktaran Bilgili, 3 gün sonra sağlık durumunun ağırlaşması üzerine Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığını, burada yoğun bakım servisine alındığını, solunum desteği verilerek 10 gün tedavi gördüğünü belirtti.
Yoğun bakımın ardından da serviste 10 gün tedavi olduğunu dile getiren Bilgili, bu süreçte çok zorlandığını anlattı.
Hastalığa yakalananların işin ciddiyetini daha iyi anladığını aktaran Bilgili, şöyle konuştu:
“Psikolojik olarak hiçbir sıkıntım olmadı. Yoğun bakım sürecinin ilk 3-5 günü ölümle burun burunaydım. Allah’a hamdolsun bilincim açıktı. Yoğun bakımda herhangi bir sıkıntı yoktu. Hamdolsun Rabb’imize, daha yiyecek ekmeğimiz var. Sağlığımıza sıhhatimize kavuştuk. Vatandaşlarımız bu işi pek ciddiye almıyor. Başa gelen biliyor bunu. İlla herkesin başına gelmesi şart değil. Benim bulunduğum yoğun bakımda ayrı kabinlerde 6 kişi vardı. Bilinci açık sadece ben vardım. Onların acılarını, sızılarını ben duyuyordum. İlla buraya düşmemiz, burada ağrı, sızı, hastalık çekmemiz şart değil.”
Bilgili, hastanede kaldığı süre içinde sağlık çalışanlarının Kovid-19’la mücadelede ne kadar fedakarlık gösterdiğine şahit olduğunu belirterek, herkesten maske, mesafe ve temizlik kurallarına dikkat etmesini istedi.
– “Eklem ve kaslarımı çürümüş gibi hissetim”
İl Müftü Yardımcısı Nazife Sağlamoğlu da baş, eklem ve kas ağrısı ile mide bulantısı ve yüksek ateş şikayetleri üzerine yaptırdığı Kovid-19 testinin pozitif çıkmasının ardından evinde karantinaya girdiğini ifade etti.
Hastalık süresince zor günler yaşadığını ve Kovid-19’u evinde 14 günlük tedaviyle atlattığını belirten Sağlamoğlu, şunları kaydetti:
“İnanılmaz bir baş ağrısı yaşadım. Sanki tepeniz uçacakmış gibi bir baş ağrısı yaşadım. Eklem ve kaslarımı çürümüş gibi hissetim. Belki insan yaşamadan önce biraz daha hafife alıyor, tedbirler noktasında ihmalkar davranabiliyor ama yaşadıktan sonra ben o hassasiyeti çok daha fazla göstermeye başladım. Zorunlu olmadıkça hiçbir şekilde dışarıya çıkmamaya başladım. Yaşayınca insan çok daha fazla hassasiyet gösteriyor.”
Sağlamoğlu, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmenin hem dinen hem de insanlığa karşı bir görev ve sorumluluk olduğunu sözlerine ekledi.