Kıymetli omurga sorunlarından birinin dar kanal müdahale edilmediği takdirde ilerleyerek hayat kalitesini kıymetli oranda düşürüyor.
Yaşlanmanın bedenimizin en erken yıpranın yapılarının başında omurgamız geliyor. Hareket kabiliyetimizin devamının sağlanması açısından da çok değerli olan bu yapıda ortaya çıkan sorunlardan biri de dar kanal hastalığı.Omurga kanalının bilhassa bel ve boyun bölgelerinde daralarak hudutlara yahut omurgaya baskı yapması sonrası oluşan bu sorunun bilhassa yaşlanmayla birlikte kendini gösterdiğini söyleyen Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Hilmi Kaya,”Omurilik kanal darlığı bilhassa yürüme uzaklığının azalmasıyla karakterize bir sorun. Hasta kümesinin yaklaşık yüzde 10-15’lik kısmını ise yapısal kanal darlığı olanlar oluşturuyor.” diye konuştu.
Omurganın fazla yük taşıyan bir organ olduğu için başka beden dokularından daha süratli eskidiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, genelde orta ve ileri yaşlarda ortaya çıkan omurilikte dar kanalın, genetik etkenlere bağlı olarak gençlerde de görülebildiğini hatırlattı.Prof. Ahmet Hilmi Kaya, “Kanal darlığına yalnızca fıtık ve kemik yapısı neden olmaz. Kanalı çevreleyen bağ dokusu da vakit içinde halk tabiriyle kireçlenir ve ağır ağır omurga kanalını daraltmaya başlar. Bu darlık vakit içinde işlevsel kayba neden olur” diye konuştu.
YÜRÜME ARASI GİDEREK AZALIYORSA DİKKAT!
Omurgada dar kanal sorunu için en kıymetli belirtinin hastanın yürüme uzaklığının giderek azalması olduğunu söyleyen Prof. Dr. A. Hilmi Kaya belirtilerle ilgili şunları anlattı: “Omurilikteki bası nedeniyle yürürken dengesizlik, his kayıpları, motor kayıplar ve kaç güçsüzlüğü üzere şikâyetler ortaya çıkar. Belde görülen dar kanalda ise hasta vakit içinde yürüme uzaklığında azalma hisseder. Hasta bunu çok tipik olarak söz eder; “yürümeyi sevmiyorum” demeye başlar. ‘Her iki bacağımda yük var üzere. Ayak uçlarım güçsüzleşiyor’ formundaki sözleri dar kanalın varlığına işaret eder. Hasta, bacaklarında uyuşma ve bilhassa ayak kısmında güçsüzlük nedeniyle yürürken durup dinlenmek zorunda kalır. Bununla birlikte hastanın yürüme uzaklığı gitgide azalır. 200-300 metrede bir dinlenmeye gereksinim duyar. Bu nokta dar kanala müdahale etme vakti geldiğini gösterir.”
ERKEN MÜDAHALEYLE HASTALIĞI GERİ DÖNDÜRMEK MÜMKÜN
Dar kanal hastalığının muayene, klinik teşhis ve görüntülemeyle çarçabuk teşhisinin konulabileceğini söyleyen Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, “Bu durumda asıl kıymetli nokta, erken teşhis ve vaktinde müdahaledir. Zira tedaviyle hastalığı geri döndürmek ve durumu bilakis çevirmek mümkün olabiliyor” diye konuştu. Uyguladıkları çağdaş cerrahi usuller hakkında şu bilgileri verdi:
“Aslında daha çok mekanik bir iş yaptığımızı söyleyebilirim. Kimi özel aygıtların yardımıyla omurgaya girip kanalı genişletiyoruz. Hastanın durumuna nazaran kolaydan komplekse varabilecek farklı ameliyatlar uygulayabiliyoruz. Bazen tekli, bazen de çoklu bölgelerden girerek hududun etrafı temizliyoruz. Doğuştan gelen kanal darlıklarında ise birtakım durumlarda kanalın büyük kısmı açılır. Açılan omurganın ileride oynak bir hale geleceğini ve sorun yaratabileceğini düşünürsek de birtakım özel vidalarla sabitleme süreci yapılır.”
“YÜZ GÜLDÜRÜCÜ SONUÇLAR ELDE EDİLEBİLİYOR”
Hastada metabolik ek sorun ya da ek bir hastalık yoksa tedavi sonucunun sahiden yüz güldürücü olabileceğini vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, toplumun bu hususta bilinçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Tedavi sonrasında hastanın yürümekten zevk almaya başladığını ve tekrar hayata döndüğünü söyleyen Prof. Dr. Kaya, “Hareket kabiliyetinin artması hastanın genel sıhhati açısından da çok değerlidir. Omurga genişlediği için çok hasta çok daha rahat hareket edebilecektir” diye konuştu.
Kaynak: Bültenler